#Adalet

- Adalet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ÖZGÜR ÖZEL VE 11 MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞI MECLİS'TE Haber

ÖZGÜR ÖZEL VE 11 MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞI MECLİS'TE

Aralarında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da bulunduğu toplam 12 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri TBMM Başkanlığı'na sunuldu. CHP lideri Özgür Özel hakkında 7 ayrı dosya bulunuyor. Tezkereler kapsamında Özel’in yanı sıra muhalefet partilerinden milletvekillerinin de dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyor. SİYASİ DENGELERİ ETKİLEYEBİLİR Tezkerelerin Meclis'e sunulmasıyla birlikte, dokunulmazlıkların kaldırılması süreci Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon'a devredilecek. Komisyonun hazırlayacağı rapor, Genel Kurul'da oylanarak sonuca bağlanacak. Bu adım, özellikle yerel seçimlerin ardından yükselen siyasi tansiyonun daha da artmasına neden olabilir. KİM BU 12 MİLLETVEKİLİ? Dosyaları Meclis’e gelen isimler arasında sadece CHP ve TİP milletvekilleri değil, başka partilerden de isimlerin yer aldığı bildiriliyor. Ancak resmi açıklamalarda yalnızca Özgür Özel ve Erkan Baş'ın isimleri netlik kazandı. SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK? Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilen dokunulmazlık tezkereleri TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Dosyalar Karma Komisyon’a havale edilecek. Komisyon kararının ardından, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp kaldırılmayacağı Genel Kurul’da oylanacak. Siyasi çevreler, bu gelişmenin Türkiye siyasetinde yeni tartışmalara yol açabileceği yorumunda bulunuyor.

REHA MUHTAR VE DENİZ UĞUR ARASINDA VELAYET DAVASI SONUÇLANDI Haber

REHA MUHTAR VE DENİZ UĞUR ARASINDA VELAYET DAVASI SONUÇLANDI

İstanbul 14. Aile Mahkemesi, ikiz çocuklar P.D.M. ve M.D.M.’nin velayetini anne Deniz Uğur’a verdi. Mahkeme ayrıca baba Reha Muhtar’a sınırlı görüş hakkı tanıdı. Deniz Uğur Gülener, boşandığı eşi Reha Muhtar’a karşı 2022 yılında başlattığı velayet davasında nihai kararı aldı. Mahkeme süreci boyunca basına ve kamuoyuna çok az bilgi verilirken, karar duruşması da basına kapalı olarak gerçekleşti. MAHKEMEDEN SINIRLI GÖRÜŞ KARARI Mahkeme, Reha Muhtar’ın çocukları her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günleri 10.00 – 18.00 saatleri arasında, ayrıca her yıl Babalar Günü’nde aynı saatler arasında görebileceğine hükmetti. Mahkeme ayrıca, yatılı kalma hakkı tanımadı. REHA MUHTAR’DAN AÇIKLAMA GELDİ Kararın ardından açıklama yapan Reha Muhtar, “Baba olarak tüm görevlerimi yerine getirdim. Çocukların özel okul aidatlarını eksiksiz ödedim. Giderlerini karşıladım” ifadelerini kullandı. “ADALET TECELLİ ETTİ” Deniz Uğur’un avukatı Feyza Altun, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Müvekkilim ve ben, Reha Muhtar’ın türlü iftira, kumpas ve karalama kampanyalarına maruz kalarak yıllardır hukuk mücadelesi vermekteydik. Bugün bu mücadelenin haklı zaferi içerisindeyiz. Çocukların üstün yararı doğrultusunda velayet annelerine verilmiş, baba ile yatılı ilişkileri kısıtlandırılmıştır. Çocuklar da müvekkilim de karardan son derece memnun. Adalet tecelli etmiştir.”

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR Haber

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR

Diş tedavisi için diş hekimine başvuran ve müdahale sırasında kafatasına implant saplanan hasta hem sağlığından hem işinden oldu. Bursa'da diş tedavisi için gittiği özel klinikte yaptırdığı implant işlemi, fabrika işçisi Ramazan Yılmaz'ın (40) hayatını kabusa çevirdi. İddiaya göre, doktorun hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. SADECE 10 MUAYENE CEZASI VERİLDİ Kafatasına implant sağlanan ve ölümle burun buruna gelen talihsiz adam, saatler süren ameliyatla hayata tutundu. Ancak aradan geçen 2 yıla rağmen ne adalet yerini buldu, ne de sorumlular cezalandırıldı. Hatalı bulunan diş hekimine ise sadece 10 muayene ücreti ceza verildi. Nilüfer ilçesinde özel bir diş kliniğinde muayene olan Yılmaz'a, dişlerinin sallandığı gerekçesiyle implant tedavisi önerildi. Ancak iddiaya göre, doktor A.D.'nin hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. Baygınlık geçiren Yılmaz, kliniğin kendi aracıyla hastaneye kaldırıldı. Tomografi çekiminde vidanın beynine kadar ilerlediği ortaya çıktı. Acil ameliyata alınan talihsiz adam, saatler süren operasyonla ölümden döndü. HEM SAĞLIĞINI HEM İŞİNİ KAYBETTİ Olayın ardından büyük bir travma yaşayan Ramazan Yılmaz, hem sağlığını hem işini kaybetti. Doktordan ödediği ücretin iadesini isteyen Yılmaz, ret cevabı alınca hukuk mücadelesi başlattı. Ancak iki yıldır dosyasında tek bir duruşma günü bile verilmedi. Adli tıp raporunun dosyaya eklenmediğini söyleyen Yılmaz, "Beynime implant saplandı ama kimse sorumluluk almıyor. Başhekime kadar gittim, hâlâ bir muhatap bulamadım" diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı. ''ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ BEKLİYORUM'' Bursa Diş Hekimleri Odası, olayla ilgili doktor A.D.'ye yalnızca 10 muayene ücreti tutarında para cezası verdi. Bu kararı "insan hayatını hiçe saymak" olarak nitelendiren Yılmaz, "İnsan hayatı 5 bin lira mı?" sözleriyle tepki gösterdi. ''KİMSE HESAP VERMİYOR'' Birliğe de dava açtığını belirten Yılmaz, "Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. Raporlar bir şekilde engelleniyor. İnsan hayatına mal olacak bir hataya imza atıldı, ama kimse hesap vermiyor." dedi. "Kamu vicdanı bu kararı bekliyor" ''SAĞLIK BAKANLIĞI DA SESSİZ'' Sağlık Bakanlığı ve adli makamların sessizliğinden dert yanan Yılmaz, "İki yıldır bekliyorum. Adaletin yerini bulmasını, sorumluların cezalandırılmasını istiyorum. Bu sadece benim değil, tüm toplumun meselesi. Böyle hatalar cezasız kalmamalı" diyerek çağrıda bulundu.

İZMİR'DE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN DİYANET’E SUÇ DUYURUSU Haber

İZMİR'DE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN DİYANET’E SUÇ DUYURUSU

Kesk İzmir Kadın Meclisi, iktidarın “ailenin korunması ve güçlendirilmesi” adı altında kadın karşıtı politikalarını arabuluculuk düzenlemeleri, aile hukukuna müdahaleler ve kanunlarla güvence altına alınmış boşanma, nafaka, tazminat gibi kazanımları gasp etmeye dönük planlar yaptığını ileri sürdü. Açıklamada, “medeni haklarımızdan vazgeçmiyoruz! Mücadelelerimizle edindiğimiz kazanımların gasp edilmesine izin vermeyeceğiz” denildi. Kadın hakları savunucuları, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 01.08.2025 ve 15.08.2025 tarihlerindeki Cuma hutbesinde; kadınların kıyafetlerini hedef gösterdiğini, sessiz kalanların “vebal altında” olduğunu söylediğini ve “Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” diyerek kadınların ve kız çocuklarının eşit miras hakkını yok saydığını belirtti. Eğitim Sen İzmir 2 No'lu Şube Kadın Sekreteri Cansu Başer açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bizler geleceğimize, haklarımıza, kazanımlarımıza sahip çıkarak, devletten Diyanet’in hutbelerine de yansıyan bu bütünlüklü ve sistematik saldırılarına karşı suç duyurusunda bulunmak için buradayız. Diyanet suç işliyor! Güvenliğimizi, haklarımızı ve hayatlarımızı korumak, güvence altına almak ve Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel ilkelere aykırı tutum içinde olanları cezalandırmakla yükümlü olan yetkilileri Anayasa’nın eşitlik ve laiklik ilkesini yok sayarak haklarımızın gasp edilmesi çağrısında bulunanlara, ayrımcılığı teşvik edenlere ilişkin sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.” Açıklamada, hutbelerin kadınların ve kız çocuklarının en temel haklarını ortadan kaldırmaya çalıştığını, kılık kıyafet üzerinden erkeklere talimat verdiğini ve eşitlik ile mülkiyet hakkına saldırdığını ifade edildi. Diyanet’in görevinin hukuk yaratmak ya da toplumsal yaşamı belirlemek değil, tüm dinlere eşit uzaklıkta durmak olduğu vurgulandı. KESK İzmir Kadın Meclisi, hutbelerin anayasal ve yasal sınırları ihlal ettiğini, erkek şiddetini kışkırttığını ve suç işlemeye teşvik ettiğini belirterek, başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere hutbeleri hazırlayan, yayınlayan ve okuyan tüm kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılmasını istedi. Açıklama, “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” ifadeleriyle son buldu.

İZMİR ’DE KIRMIZI HALILI ADALET EYLEMİ Haber

İZMİR ’DE KIRMIZI HALILI ADALET EYLEMİ

İzmir Büyük Şehir Belediyesine ait; kentsel dönüşüm ve kooperatif projelerinde yaşanan mağduriyetlere dikkat çekmek isteyen dört kooperatifin yönetimi ile bir kooperatifin üye temsilcileri, Buca Kırıklar Cezaevi önünde kırmızı halı sererek basın açıklaması yaptı. Grup, tutuklu bulunan eski belediye başkanları üzerinden gündeme gelen destek kampanyalarına tepki göstererek, kendi mağduriyetlerinin görmezden gelindiğini savundu. S.S. İş İnsanları Gaziemir Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Alpyavuz, kooperatif mağdurları adına açıklama yaptı. Cezaevi önüne sembolik olarak kırmızı halı seren grup, bu eylemin iktidar ya da ihtişam için değil, adalet arayışlarını görünür kılmak amacıyla yapıldığını belirtti. "BU HALI, MAĞDURLARIN GÖZYAŞINI VE ADALET ARAYIŞINI TEMSİL EDİYOR" Basın açıklamasında konuşan Alpyavuz, kırmızı halının tarih boyunca seçkinlerin ve güçlülerin ayrıcalığını simgelediğini ifade ederek, "Bugün Buca Cezaevi önüne kırmızı bir halı sermeye geldik. Ama bu halı, şatafatın, ihtişamın ya da iktidarın gösterişi için değil. Bu halı, mağdurların gözyaşını ve adalet arayışını görünür kılmak için serilecek" dedi. "BİZLERE ZİYARET VE DAYANIŞMA YOK" Kamuoyunda tutuklu bulunan bazı belediye yöneticileri için destek kampanyaları yapıldığını ancak kendilerinin görmezden gelindiğini söyleyen Alpyavuz, "Bugün İzmir’de görüyoruz ki; seçilmişler için kırmızı halılar seriliyor, ziyaretler düzenleniyor, kameralar karşısında destek mesajları veriliyor. Peki, kooperatif mağdurları? Hayatlarının birikimlerini kaybeden, evsiz kalmış, borç batağına sürüklenen binlerce yurttaş? Bizlere kırmızı halı yok. Bizlere ziyaret ve dayanışma yok" ifadelerini kullandı. "ÇÖZÜM DEĞİL, ÇABANIZ BİLE YOK" CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kooperatifler ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatan Alpyavuz, "Kimse dolandırılmadı, mağdur yok, çözüm irademiz vardır" sözlerine değinerek şu soruları yöneltti: "Yönetimleri değişen kooperatiflerin eski yöneticileri hakkında yapılan suç duyurularını okudunuz mu? Şenol Aslanoğlu’nun da içinde bulunduğu dosyaları partinizden herhangi biri inceledi mi? Bir kişi olsun mağdurlara gelip ‘bunlar nedir, size ne yaşatılmış’ diye sordu mu?" "ÖRNEK PROJELERDE FAHİŞ BEDELLER TALEP EDİLİYOR" İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oluşturduğu ödeme planlarını da eleştiren Alpyavuz, çivi dahi çakılmamış projelerde üyelerden 2+1 daireler için 4 milyon 600 bin TL talep edildiğini, faiziyle birlikte bu tutarın 7 milyon 700 bin TL’ye kadar çıktığını belirtti. Alpyavuz, "60 aylık ödeme planında taksitler 95 bin TL’den başlıyor, son taksit ise 220 bin TL’ye kadar çıkıyor. Bu şartlarda bu ödemeleri kim yapabilir?" diye konuştu. "MAĞDURİYETİ AFFETMEYECEĞİZ" Açıklamasının sonunda kırmızı halının sembolik anlamına dikkat çeken Alpyavuz, "Bizler, hakkını arayan kooperatif mağdurları olarak kırmızı halının üstünde yürüyen değil; halının altında ezilenleriz. Bu halının üzerinde yürüyen herkes bilsin; biz bu tiyatroyu izlemeyeceğiz. Biz bu adaletsizliği unutmayacağız, mağduriyeti affetmeyeceğiz" dedi. Grup, açıklamanın ardından olaysız şekilde dağıldı.

YÜRÜYEREK GİRDİ, TABUTU ÇIKTI Haber

YÜRÜYEREK GİRDİ, TABUTU ÇIKTI

Bursa’dan Balıkesir’e çalışmak için giden 18 yaşındaki Bünyamin Balcı, sabah saatlerinde kendini kötü hissedince yürüyerek gittiği hastanede 2 saat içinde hayatını kaybetti. Ailesi, hastanede "müdahalede geç kalındığını" ve "yanlış ilaç uygulandığını" öne sürerek suç duyurusunda bulundu. Olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen adalet arayışı sürerken, hastanenin el değiştirmesiyle sorumlulara ulaşılamayacağı endişesi büyüyor. Ailenin tek isteği adaletin yerini bulması için Sağlık Bakanlığı’ndan çıkacak soruşturma izni. YÜRÜYEREK GİRDİ, TABUTU ÇIKTI Bursa’nın Kestel ilçesinde yaşayan Bünyamin Balcı, çalışmak üzere gittiği Balıkesir’de 18 Ağustos 2023 sabahı kendini kötü hissedince saat 09.45 sıralarında yürüyerek Balıkesir Özel Sevgi Hastanesi’ne başvurdu. Yanında bulunan iş arkadaşı, Balcı’nın uzun süre bekletildiğini, müşahede odasında ilaç uygulandığını, ardından film çekimine götürülürken baygınlık geçirdiğini ve kalbinin durduğunu söyledi. Saat 11.30’da genç için ölüm belgesi düzenlendi. Hastane yetkilileri Balcı’nın hastaneye baygın geldiğini iddia etse de ortaya çıkan güvenlik kameraları görüntüleri iddiaları yalanladı. ADLİ TIP: "ALERJİK REAKSİYON OLABİLİR" Olayın ardından aile, 22 Eylül 2023’te hem Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na hem de Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurdu. İl Sağlık Müdürlüğü, "ihmal bulunmadığı" gerekçesiyle dosyayı kapattı. Ancak 17 Şubat 2025 tarihli Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda, ölümün "kas içine uygulanan ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlara bağlı alerjik reaksiyon (anaflaksi)" sonucu meydana gelmiş olabileceği değerlendirildi. 2 YIL GEÇTİ, HASTANE EL DEĞİŞTİRDİ Rapordan sonra savcılık, 13 Mart 2025’te dosyayı Sağlık Bakanlığı Mesleki Sorumluluk Kurulu’na gönderdi. Ancak halen soruşturma izni çıkmadı. Bu süreçte hastane el değiştirirken, sorumlu olduğu iddia edilen birçok personelin görevden ayrıldığı öğrenildi. Aile endişeli: "Sorumlular tespit edilemeyecek" Acılı baba Serkan Balcı, "Oğlumuzun ölümünde ihmal ve kusur varsa sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını istiyoruz. Hastanenin el değiştirmesiyle bu kişilere ulaşılamayacağından korkuyoruz. Her geçen gün acımız taze kalıyor" diyerek yetkililere çağrıda bulundu.

VEDAT EYMEN BEBEK İÇİN ADALET ARAYIŞI Haber

VEDAT EYMEN BEBEK İÇİN ADALET ARAYIŞI

İzmir’de 5 Temmuz 2024 tarihinde Özel Karataş Hastanesi’nde sezaryenle dünyaya gelen Vedat Eymen Dağlı isimli bebek, doğumunun hemen ardından akciğerlerinde sıvı olduğu gerekçesiyle yenidoğan yoğun bakım ünitesine alındı. Sağlıklı ve hareketli bir şekilde doğan bebeğin burada tedavi süreci başladı. Anne Esra Dağlı ve baba Mustafa Dağlı’ya doktorlar, sürecin 7 gün süreceğini iletti. Ancak tedavinin 6. gününde hastane tarafından aileye, çocuğun mama aspirasyonu yaşadığı, ardından kalp ve solunumunun durduğu ve entübe edildiği bildirildi. Ailenin iddiasına göre, yoğun bakıma sağlıklı giren çocuk, oksijensiz kaldığı süre nedeniyle ağır beyin hasarı aldı ve bir yıldır komada. Dış dünyaya tepki vermeyen çocuk artık ağır engelli durumda ve her geçen gün ailesiyle birlikte hayatta kalma mücadelesi veriyor. "PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ" 1 yıldır koma halinde yaşayan çocuğunun hastane ihmali yüzünden engelli kaldığını söyleyen anne Esra Dağlı, "5 Temmuz 2024 yılında Özel Karataş Hastanesinde sağlıklı bir şekilde sezaryenle doğum yaptım. Eymen’in doktor muayenesinde ciğerinde su olduğunu ama ağlayarak kendi kendine ciğerindeki suyu atacağını söyleyerek bebeğimi yoğun bakıma aldılar. Her şey iyi gidiyordu ama 6. gün sabaha karşı bize bir telefon geldi. Bebeğin kustuğunu, kusmuğunu yuttuğunu solunumun ve kalbinin durduğunu, entüübe edildiğini söylüyorlar. Bebeğe 1 dakika içerisinde müdahale edildiğini söylüyorlar. Hastaneye gittiğimizde çocuğumuzun o halini gördük ve yıkıldık. Çocuğumu tam teşekküllü bir hastaneye götürmemizi söylediler ve buraya geldik. Burada da çocuğumuzun durumunun hiç iyi olmadığını söylediler. Şimdi Eymen tam 1 yaşında ve o günden beri koma halinde. Hiç bir şeye tepki vermeden böyle duruyor. Hareketleri yok, solunum cihazına bağlı olarak nefes alıp verebiliyor, beslenmesini de boru yardımıyla sağlıyoruz. Hastane ve yetkililer hakında davacı ve şikayetçi olduk. İlk başta bize bebeğe 1 dakika içinde müdahale ettiklerini söylediler ancak gerçek, biz kamera kayıtlarını izleyince ortaya çıktı. Bebeğime müdahale edilmemiş. Biz tüm yetkililerden yardım bekliyoruz. Davamızda haklıyız ve peşini bırakmayacağız" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.