#Birleşmiş Milletler

- Birleşmiş Milletler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Birleşmiş Milletler haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

DÜNYA YENİ SAVAŞIN EŞİĞİNDE: TRUMP BOMBAYI PATLATTI Haber

DÜNYA YENİ SAVAŞIN EŞİĞİNDE: TRUMP BOMBAYI PATLATTI

Canlı yayında konuşan Trump, “Yakında Venezuela’ya bir kara operasyonu olacak” ifadelerini kullandı. Açıklama, halihazırda gergin olan ABD-Venezuela ilişkilerini yeni bir boyuta taşıdı. UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇLAMASI Trump, Venezuela’yı uzun süredir Latin Amerika’daki uyuşturucu ticaretinin merkezi olarak nitelendiriyor. “Kartellere karşı savaşımızı artık sadece sözle değil, sahada da sürdüreceğiz” diyen Trump, bu operasyonun kaçınılmaz olduğunu savundu. MADURO'DAN RUS FÜZE GÖZDAĞI Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ise Trump’ın açıklamasına sert tepki gösterdi. Maduro, ülkesinin olası bir ABD müdahalesine karşı hazır olduğunu belirterek, “Binlerce Rus yapımı Igla-S tipi uçaksavar füzeyi stratejik bölgelere konuşlandırdık. Bu topraklar kolay lokma olmayacak” dedi. Maduro’nun açıklamasında dikkat çeken bir diğer detay ise, bu savunma sistemlerinin “ülkenin en ücra kasabalarına kadar yerleştirildiği” oldu. Maduro, Venezuela ordusunun “tek bir asker bile kalmadan direneceğini” vurguladı. KARAYİPLER'DE SAVAŞ GERGİNLİĞİ Trump yönetimi, geçtiğimiz aylarda Karayipler’e savaş gemileri ve denizaltılar konuşlandırmıştı. Bu hareket, “uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele” gerekçesiyle açıklansa da, askeri analistler bunu Venezuela’ya gözdağı olarak yorumlamıştı. ABD Savunma Bakanlığı ise henüz kara harekâtına dair resmi bir açıklama yapmazken, Trump’ın doğrudan kullandığı “kara operasyonu” ifadesi, Beyaz Saray’ın müdahale seçeneğini ciddi biçimde değerlendirdiğine işaret ediyor. ULUSLARARASI HUKUK GÜNDEMDE Trump’ın sözleri dünya kamuoyunda da yankı uyandırdı. Bazı uluslararası hukukçular, herhangi bir Birleşmiş Milletler kararı ya da uluslararası meşruiyet olmaksızın gerçekleştirilecek bir kara operasyonunun “uluslararası hukuka aykırı olabileceğini” vurguladı. Venezuela hükümeti ise daha önce ABD’nin Venezuela açıklarındaki bazı deniz araçlarına yönelik müdahalelerini protesto etmiş, bu eylemleri “egemenlik ihlali” olarak tanımlamıştı. GÖZLER WASHINGTON'DA Trump’ın bu çıkışının ardından gözler şimdi ABD Savunma Bakanlığı’na ve Kongre’ye çevrildi. ABD anayasasına göre, savaş ilanı ya da uzun süreli askeri müdahale için Kongre’nin onayı gerekiyor. Ancak Trump’ın geçmişte bazı operasyonları “başkanlık yetkisiyle” gerçekleştirdiği biliniyor. Venezuela’ya yönelik olası bir müdahalenin yalnızca bölgesel değil, küresel düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceği yorumları yapılıyor.

TBMM IRAK, SURİYE VE LÜBNAN TEZKERELERİNE ONAY VERDİ Haber

TBMM IRAK, SURİYE VE LÜBNAN TEZKERELERİNE ONAY VERDİ

TBMM, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan’da bulunan Türk askerinin görev süresinin 2 yıl, Irak’ta ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görev süresinin 3 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri’ni Genel Kurul’da kabul etti. Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan’da bulunan Türk askerinin görev süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kabul edildi. TBMM AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi milletvekilleri tezkereye kabul oyu verirken, DEM Parti çekimser kaldı. Türkiye’nin, UNIFIL’e yaptığı katkılarla barışı koruma harekatının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlendiğinin kaydedildiği tezkerede, "Bu çerçevede Türkiye’nin katkısı gerek Birleşmiş Milletler sistemi içinde, gerek bölgesel ve küresel ölçekte, gerek kapsamlı sivil-asker işbirliği faaliyetleri vasıtasıyla Lübnan toplumunun her kesimi nezdinde görünürlüğünün artmasına, ayrıca barış ve istikrarın korunmasına yönelik politikasının sürdürülmesine hizmet etmiştir. Bu itibarla UNIFIL’e katkımızın sürdürülmesinin önem arz ettiği değerlendirilmektedir" ifadelerine yer aldı. UNIFIL’in görev süresinin BMGK kararıyla 31 Aralık 2026’ya kadar son kez uzatıldığı belirtilen tezkerede, 2027 yılına kadar UNIFIL’in tedricen tasfiyesine başlanmasının kararlaştırıldığı vurgulandı. Lübnan Tezkeresi’nde, şunlar kaydedildi: "Lübnan ile ikili ilişkilerimiz ve bölgedeki güvenlik koşulları da göz önünde tutularak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL’in görev süresinin uzatılması ve tedricen tasfiyesi yönündeki 2790 Sayılı Kararı uyarınca hudut, şümul ve miktarı Cumhurbaşkanınca belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının 1701 Sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ve 880 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla tespit edilen ilkeler kapsamında 31 Ekim 2025 tarihinden itibaren 2 yıl daha UNIFIL’e iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanınca yapılması için gereğini Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım." Türk askeri 3 yıl daha Suriye ve Irak’ta Irak’ta ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görev süresinin 3 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi milletvekilleri tezkereye kabul oyu verirken, CHP ve DEM Parti hayır oyu verdi. Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiğine dikkat çekilen tezkerede, "Diğer taraftan, Irak’ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi, etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Suriye’de PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleri mevcudiyetini sürdürmekte ve ülkemize, ulusal güvenliğimize ve sivillere yönelik tehdit oluşturmaya devam etmektedir" ifadelerine yer verildi. Tezkerede, PKK/PYD-YPG’nin, Suriye merkezi yönetimine entegre olmaya yönelik adım atmayı ayrılıkçı ve ayrıştırıcı gündemi dolayısıyla reddettiği, ülkede kalıcı istikrarın tesisine yönelik sürecin ilerletilmesini de engellemeye çalıştığı belirtildi. Tezkerede, "Diğer taraftan, Suriye’de mevcut yönetimin beklenti ve gereksinimi doğrultusunda ülkenin terörle mücadele imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi, sivillerin günlük yaşamlarını ve geri dönüşlerini olumsuz etkileyen mayınların temizlenmesi, ülkedeki kimyasal silahların yerlerinin tespiti ve imhası süreçlerinde de ulusal çabalara eşlik eden uluslararası çalışmaların desteklenmesi ihtiyacı bulunmaktadır" denildi. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya, istikrar ve güvenlik tesisi çabalarını sekteye uğratmaya ve sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturmaya yönelik, Türkiye’nin milli güvenliğine tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklar doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması ve Suriye’deki istikrarın tesisine dair çabaların pekiştirilmesinin milli güvenlik açısından hayati önem arz ettiği vurgulandı. Tezkerede, şunlar kaydedildi: "Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2170 (2014), 2178 (2014), 2249 (2015) ve 2254 (2015) sayılı kararlarıyla, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyit edilmiş olmasının ve yine 2170 (2014) sayılı Kararda bu ülkelerdeki terör faaliyetlerinin kınanarak DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) sayılı Karar ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulmuş olmasının ışığında, Türkiye’nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi de önem taşımaktadır. Bu mülahazalarla, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler karşısında Türkiye’nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2.10.2014 tarihli ve 1071 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile verilen ve son olarak 17.10.2023 tarihli ve 1395 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile uzatılan iznin süresinin 30 Ekim 2025 tarihinden itibaren 3 yıl uzatılması hususunda gereğini Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım."

BARBAROS KÖYÜ NEREDE, NASIL GİDİLİR, NELER YAPILIR? Haber

BARBAROS KÖYÜ NEREDE, NASIL GİDİLİR, NELER YAPILIR?

Özellikle oyun ve oyuncak festivali, el yapımı ürünler pazarı, zeytinyağı üretimi ve taş ev mimarisiyle dikkat çeken bir yerleşim yeri olarak bilinen Urla'nın Barbaros Köyü, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından "dünyanın en iyi turizm köyü" seçildi. BARBAROS, NEDEN DÜNYANIN EN İYİSİ SEÇİLDİ? UNWTO’nun her yıl düzenlediği "Best Tourism Villages" programı kapsamında gerçekleştirilen değerlendirmelerde, Barbaros Köyü; sürdürülebilir turizm uygulamaları, çevreye ve kültürel mirasa duyduğu saygı, yerel üretimi destekleyen yaklaşımı ve toplumsal dayanışma örnekleriyle öne çıktı. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından verilen bu unvan, köyün uluslararası tanınırlığını artırırken, sürdürülebilir ve yerel değerlere dayalı turizm anlayışının da örnek gösterilmesi açısından önem taşırken Barbaros köyü, Türkiye’den bu ödülü alan sayılı köylerden biri oldu. BARBAROS KÖYÜ TARİHÇESİ Günümüzden yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanan prehistorik tarihi bulunan "Barbaros Başköy Höyüğü" nedeniyle bir bölümü "1. Derece Arkeolojik Sit Alanı" ilan edilmiştir. İzmir'e 55 km, Urla'ya ise 22km uzaklıkta olan ve Urla'dan belli aralıklarla kalkan otobüslerle ulaşılan Barbaros, eski köy yaşantısını hala muhafaza edebilen nadir yerleşim yerlerinden biridir. Türkler bu bölgeye ağırlıklı olarak Anadolu Beylikleri döneminde yerleşmiş. Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre Çaka Bey döneminde de bölgede Türklerin olduğunu görmekteyiz. İzmir’in Urla ilçesine bağlı Barbaros köyü, Yarımada’nın üç ilçesinin ortasında yer alan Barbaros polyesinde yer almaktadır. Köy, şu an bulunduğu yerine 300-350 yıl önce köyün ilk yerleşim yeri olan Başköy mevkiinden gelmiş ve bir kış deresinin iki yanına sıralanmış, o dönemki toprak damlı evlerinden dolayı Sıradamlar adını almıştır. 1931 yılına kadar çevresindeki köylerin bağlı olduğu Barbaros nahiyesinin merkezidir ve o dönem Çeşme ilçesine bağlıdır. 1931 yılında İzmir – Çeşme yolunun yapılmasıyla nahiye merkezi bu yolun üzerinde kalan Uzunkuyu köyüne taşınmıştır. Nahiye merkezinin taşınmasıyla nahiyenin ismi olan Barbaros, köyün Sıradamlar olan ismiyle değiştirilmiştir. Köy, 1954 yılında merkeze ulaşım kolaylığı için kendi istekleriyle Urla ilçesine bağlanmıştır. Köyün girişindeki parkta Çanakkale Savaşında şehit olan Barbaroslu askerlerin isimlerinin yazılı olduğu Şehitlik Heykeli de bulunuyor. RİVAYETLER: bugün burada yaşayanlar Türkmen Yörükler. Köyün kuruluş hikayesi bir hayli ilginç. Çok eski dönemlerde ilk yerleştikleri yer olan Başköy’de veba salgını olmuş ve köylüler bir hayvan keserek etlerini değişik yerlere dağıtmışlar etin bozulduğu yere köyü kurmaya karar vermişler. Bugün köyün kurulu olduğu yer etin bozulduğu yer. Buraya çatısı topraktan, sıra sıra evler yapmışlar. Bu yüzden köyün ilk adı Sıradamlar olmuş. 1933 yılına kadar köyün adı Sıradamlar olarak kalmış. Bu tarihten önce doğanların kimliklerinde doğum yeri Sıradamlar yazıyormuş. O tarihte rivayete göre köye bir vali gelmiş ve köylülerden, 5 km’lik bir yolu imece usulü ile yapmalarını istemiş. Köylüler bunu yapacak güçlerinin olmadığını söylemişler. Rivayet bu ya, vali gerekirse eşlerinizin giysilerini satın, yapın demiş. Köylüler de bu laf üzerine valinin üzerine yürümüşler. Bunun neticesinde vali bu köyde yaşayanlar çok barbar, köyün adı Barbaros olsun demiş. İkinci rivayete gelince, Yunanlılar, Rum olmayan kişilere veya Rumların bulunmadığı yere Barbaros diyorlarmış. Köyün kurulumundan itibaren bu köyde hiç Rum yaşamamış. Bu yüzden köyün adı Barbaros Köyü olmuş. BARBAROS KÖYÜNDE ÜRETİM VE EKONOMİ Köy, tarım amaçlı kullandığı ovayı Birgi, Uzunkuyu ve Zeytinler köyleriyle paylaşmaktadır. Bölgedeki su kaynaklarının kısıtlılığından dolayı eski dönemlerden beri çevredeki doğaya uyumlu olarak susuz tarım yapılmıştır. Üzüm, yöredeki en kadim üründür. Tütün daha fazla kazanç getirdiği dönemlerde bağlar sökülmüş yerlerine tütün dikilmiş; Tekel’in özelleşmesiyle 2008 yılında tütüncülük köyde tamamen bitmiştir. Toplumsal ve ekonomik yapıların değişimiyle tarım yapan kişi sayısı giderek azalmıştır. Köyde tarımsal üretime çağrı niyetiyle organize edilmeye başlanan Oyuk Festivali ve yeni kurulan Barbaros Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin de destekleriyle tarımsal faaliyetler artırılmaya çalışılmaktadır. Köyde günümüzde en yoğun buğday, susam ve kavun ekimi yapılmaktadır. Zeytincilik tüm Ege’de olduğu gibi bir diğer önemli tarımsal faaliyettir. Köy halkının çoğunluğunu, kuşaklardır bu bölgede yaşayan kişiler oluşturur; dönem dönem çalışmak için bölgeye gelip sonra buraya yerleşmiş insanlar da mevcuttur. Son 10 yılda ise özellikle şehirlerden gelip Barbaros’a yerleşen hane sayısı artmaktadır. Köydeki tarımsal üretimin bitmesiyle 2000’li yıllarda şehirlere göç yoğunlaşsa da, Barbaroslular köyleriyle bağlantılarını koparmamaktadır. OYUK FESTİVALİ Barbaroslular, köylerinin kaybolmaya yüz tutan tarımsal, kültürel ve geleneksel değerlerini canlandırmayı hedeeyen sıra dışı bir festival hazırlığına giriştiler ve ilki 3-4-5 Haziran 2016 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Festival, belki de ülkemizde düzenlenen ilk “temalı festival” olma özelliğine sahip.Festivalin sürdürülebilir olması, öncelikli stratejik hedef olduğundan, düzenlenen her festivalin kalkındırmaya yönelik kalıcı izler bırakmasına özen gösterileceği belirtiliyor. OYUKLAR KÖYE İNDİ Barbaros Oyuk Festivali’nin hareket noktası, güzel bir hikayeye dayanıyor. Uzun zamandır ekilmeyen tarlalarda işsiz kalan korkulukların, ne olduğunu merak ederek köy merkezine gelmeleri ile başlayan hikayede, köylülerin artık tarım yapmadığını gören oyuklar; köylüyü yeniden üretime ikna etmek için eğlenceli bir yol seçerler ve festival başlar. Barbarosluların tarlada güneşten korunmak için kullandıkları yerel kadın başlığı olan ‘Boru’, 2024 yılında festival teması olarak seçildi. Atölyeler, kitap imza günleri, oyuk yarışması, dört mevsim keçe sergisi gibi birbirinden renkli etkinliklerin olduğu festivalde, köy halkı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan stantlarda lezzetli yiyeceklerden kooperatif gıda ürünlerine, el işçiliğine dayanan takılar ve oyuklardan sanat eserlerine kadar her zevke ve ihtiyaca hitap eden ürünlerini ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. . BU BAŞLIĞIN KÖYDE İLK NE ZAMAN KULANILDIĞINI BİLEN YOK Köyün yerel kıyafetlerinden boru adlı başlığı kadınlar tarlada, bahçede, avluda çalışırken, bir iş yaparken giymekteler. İlk ne zaman kullanılmaya başlandığını veya tarihçesini bilen yok. BARBAROS KÖYÜNDE NEREDE KALINIR? Barbaros köyünün girişinde geniş bahçesi ve taş mimarisiyle konuklarına hoşgeldin diyen "Emek Kültür ve Sanat Evi"nde konaklama yapılabilmekte. Bahçesinde yer alan bungalovlarda keyifli bir hafta sonu tatili geçirebilirsiniz. Bunun yanı sıra önceden muhtarla irtibata geçilmesi koşuluyla köylü evlerini pansiyon olarak da ziyaretçilere açabiliyor. Alternatif olarak köy sınırları içinde bulunan göllerin etrafında kamp keyfi de yapabilirsiniz. EMEK, KÜLTÜR VE SANAT EVİ Eski okul binasının onarım ve tadilatı tamamlanarak burada faaliyete geçen, ayrıca sanat ve kültür amaçlı bir merkez olarak Urla'nın köylerinde bir ilk olan "Barbaros Emek Kültür ve Sanat Evi" hizmet vermeye başladı. Bu merkezdeki asıl etkinlik özel bir teknikle resim çalışmaları.Türkiye'nin ve dünyanın değişik bölgelerinden toplanmış taşlar kırılarak özel yöntemlerle işlendikten sonra elde edilen malzeme ile resim yapılmakta. BARBAROS KÖYÜ'NE NASIL GİDİLİR? Barbaros Köyü E881 İzmir-Çeşme Otoyolu üzerinden O-32′ye girdiğinizde 5km içerde. İzmir şehir merkezinden yaklaşık 1 saat 30 dakika süren bir yolculukla ulaşabileceğiniz Barbaros Köyü'ne Urla’dan kalkan dolmuşlarla da rahatlıkla ulaşılabilir. Barbaros Köyü, doğa ile iç içe bir tatil yapmak isteyenler, yöresel kültürü keşfetmek isteyenler ve sakin bir atmosfer arayanlar için ideal bir yerleşimdir. Ege’nin saklı aklmış cennetlerinden biri olan Barbaros'ta geçireceğiniz zamanı unutulmaz kılacak pek çok gezi noktası ve deneyim sizi bekliyor. Ayrıca, aşağıdaki toplu taşıma hatları Barbaros Köyü/Urla - yakınından geçiyor: Otobüs: 882, 883, 982, 737, 760. Konum için tıklayın. NEREDE, NE YENİR? Eski bir Türk köyü olan Barbaros'un merkezinde diğer köylere nazaran yemek yenilebilecek bir çok mekan bulunuyor. Yöreye özgü yemeklerin tadına baktıktan sonra meydandaki kıraathanelerde kahve keyfi yapabilirsiniz. Barbaros Mahallesi'ndeki köy kahvesi kültürünü bir kadın yaşatıyor. Kahvehane işleten Bahar Doğru, görenleri şaşırtıyor. Doğa ile baş başa yemek keyfi yaşamak isteyenler ise gölün kenarında bulunan restoranı tercih edebilir. Barbaros’un mutfağı, yöresel lezzetlerle dolup taşıyor. Özellikle köy loru, taze maydanoz ve soğanla hazırlanan katmer, köyde mutlaka tatmanız gereken bir lezzet. Ayrıca, köy fırınında pişirilen odun ateşinde çalkama da kış aylarında vazgeçilmezler arasında. Lezzet İçerik Mevsim Katmer Köy loru, maydanoz, soğan Her Mevsim Çalkama Yerel otlar, odun ateşi Kış Karabaşotu Reçeli Fransız lavantası Nisan GEZİLECEK YERLER Urla- Çeşme ana yolundan Barbaros köyüne saptıktan sonra köyün sevimli oyuklarıyla karşılaşacaksınız. Yolun her iki tarafına belli aralıklarla yerleştirilmiş oyuklar yani korkuluklar gelen konuklarına adeta hos geldiniz deyip, köye buyur ediyor. Şirin köy evleriyle süslü köy meydanından yukarı çıktığınızda Eski Cami'ye varmış olacaksınız. Barbaros'ta 1970'li yıllara kadar işletilen, 4 su havuzuna sahip bir su değirmeni bulunuyor. Köyün altından geçen dere suyu ile çalışan değirmenin kalıntıları bugün hala mevcut. Geçmişte köylülere ait iki adet yel değirmeni varmış. Değirmenlerin dış duvarları bugün kısmen ayakta kalmayı başarmış. Ayrıca köyde bulunan Zübeyir Zühtü Erzen Kütüphanesi, aynı zamanda toplanti ve sergi yeri olarak çok amaçlı bir kullanıma sahip. Barbaros köyünün gurur veren bir diğer özelliği ise okur yazarlık oranın yüzde yüz oluşudur. Köyde ekmek fırını bulunmuyor. Urla Belediyesinin tahsis ettiği alana oyuk festivali ile birlikte köylülerin kullanması için iki adet ekmek fırını yapıldı. Yapılan fırınlar sayesinde köylü kadınlar kendi ekmeklerini o fırında yaparlar. Köyü ziyaret ederek mis kokulu köy ekmeklerini tadabilir, dilerseniz satın alabilirsiniz. ''KALBİM EGE’DE KALDI'' Diğer Ege köylerinde olduğu gibi burası da dizi furyasından nasibini alan yerlerden biri olmuş. lk bölümü 24 Haziran 2015 tarihinde yayımlanan, aile ve romantik komedi türündeki Türk televizyon dizisi Kalbim Ege’de Kaldı'nın bazı bölümleri burada çekilmiş. KORUNCUKKÖY URLA Türkiye'nin ikinci çocuk köyüne sahip olan Barbaros Köyü, bu özelliğiyle sosyal sorumluluk hizmetlerine ev sahipliği yapıyor. Koruncuk Vakfı (Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı), Bolluca'da yer alan çocuk köyünden sonra Urla Belediyesi'nin de ortak işbirliği protokolü ile ikincisini Barbaros Köyünde açtı. Dezavantajlı durumdaki çocuklar ve gençlere yönelik oluşturulan Koruncukköy Urla tesislerinde çocuklar meslek edinene kadar her türlü eğitim ve sosyal desteği alabilecekler. Köy hakkında daha fazla bilgiye şaşılacak derecede güncel web sitesinden ulaşabilirsiniz. KAYNAKLAR: https://studiosustain-urla.bilgi.edu.tr/wp-content/uploads/2018/09/CerenSezgin_%C4%B0remTosun_Naz%C3%87akar_lowres.pdf https://barbarossukulturu.com/barbaros-koyu/ https://www.urla.bel.tr/Upload/files/barbaros.pdf https://moovitapp.com/index/tr/toplu_ta%C5%9F%C4%B1ma-Barbaros_K%C3%B6y%C3%BC_Urla-IzmirAyd%C4%B1n-site_58204343-1564 https://www.facebook.com/iktm35/posts/pfbid0Mx4paQXeJi3eBYfHPTZt8cqyrdLZQn4aM5sXhNj94bHthhUfGi4pHfu5YrHC2H9yl?locale=tr_TR https://azgezmis.com/barbaros-koyu-oyuk-festivali/ https://anysqft.tr/koy-yasami/barbaros-koyu-gezilecek-yerler/

NİLÜFER MODELİ, KOOPERATİFÇİLİĞE ÖRNEK OLUYOR Haber

NİLÜFER MODELİ, KOOPERATİFÇİLİĞE ÖRNEK OLUYOR

Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) düzenlediği Yerel Yönetimler ve Kooperatifçilik Çalıştayı’nda ilçenin kooperatifçilik modelini anlattı. Başkan Şadi Özdemir, "Üreticiyi güçlendiren, gençleri ve kadınları sürece katan sürdürülebilir bir kırsal kalkınma ekosistemi kuruyoruz" dedi. Türkiye Belediye Birliği (TBB), Uluslararası Kooperatifler Yılı etkinlikleri kapsamında 9-10 Ekim tarihleri arasında "Yerel Yönetimler ve Kooperatifçilik Çalıştayı" düzenledi. TBB’nin Ankara’daki Hizmet Binası’nda düzenlenen çalıştayda, "Tarımsal Kalkınmada Kooperatifler ve Yerel Yönetimler Paneli"nde konuşmacı olan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Nilüfer Belediyesi’nin bu alandaki vizyonunu ve projelerini paylaştı. Kooperatifçiliği geleceğin kalkınma modeli ve sosyal dayanışma ekonomisinin omurgası olarak tanımlayan Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’de hayata geçirdikleri adil, dayanıklı ve ölçülebilir modeli anlattı. Başkan Şadi Özdemir, hedeflerinin bu modeli Türkiye’ye örnek olacak bir yapıya dönüştürmek olduğunu vurguladı. Tarladan sofraya adil üretim zinciri Nilüfer Belediyesi’nin uzun yıllardır Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) aracılığıyla kırsal kalkınmayı desteklediğini belirten Başkan Şadi Özdemir, "NİLKOOP aracılığıyla ahududu, lavanta gibi katma değerli ürünler yetiştirerek çiftçimize rol model oluyoruz. Nilüfer Tarımsal Analiz Laboratuvarı’nda ücretsiz toprak analizi yaparak üreticimize bilimsel destek sağlıyoruz" dedi. Tarımsal üretimi bir bütün olarak ele aldıklarını ifade eden Başkan Şadi Özdemir, "12. Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’ kategorisinde ödül alan Hasanağa Gıda Merkezi’mizde, NİLKOOP’un ve kırsaldaki kadın kooperatiflerinin ürünlerini gıda mühendislerimiz eşliğinde, hijyenik ve katkısız bir şekilde işliyoruz. Bu ürünleri Kantin Nilüfer ve Nilüfer Bostan markalarımızla doğrudan vatandaşlarımıza ulaştırarak tarladan sofraya adil bir yolculuk oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. Bursa’da bir ilk olan Nilüfer Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi’nde lavanta, kekik, biberiye, defne ve adaçayı gibi bitkilerin işlenerek hidrosol ve uçucu yağlar gibi katma değerli ürünlere dönüştürüldüğünü anlatan Başkan Şadi Özdemir, önümüzdeki dönemde soğuk hava deposu, soğuk sıkım zeytinyağı tesisi ve dondurarak kurutma tesisini hayata geçirmek istediklerini sözlerine ekledi. Üreticiye alım garantisi, kadınlara girişimcilik desteği Üreticiyi güçlendirmek adına somut adımlar attıklarını vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, kooperatifleşen çiftçilere ürün alım garantisi verdiklerini açıkladı. Başkan Şadi Özdemir, kapsamda 4 kırsal mahalleyi bir araya getiren Konaklı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurduklarını söyledi. Kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımını artırmak için Nilüfer Kadın Kooperatifi’ni hayata geçireceklerini belirten Başkan Şadi Özdemir, "Bu kooperatifle kadınların tekstil, el sanatları, turizm ve hizmet sektörlerindeki girişimcilik potansiyellerini değerlendirerek sürdürülebilir gelir elde etmelerini amaçlıyoruz" dedi. Yeni tesisler ve kooperatif girişimleri Nilüfer’in kırsal kalkınma vizyonunu yenilikçi yatırımlarla güçlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, bu ekosistemin merkezinde ise Nilüfer Belediyesi Planlama ve Kalkınma Ajansı (PlaKA) koordinasyonunda kurulan Sosyal Dayanışma Ekonomisi ve Kooperatifçilik Destekleme Merkezi olduğunu belirtti. Başkan Şadi Özdemir, merkez hakkında şunları söyledi: "Merkezimiz, bir kuluçka merkezi gibi çalışarak mevcut 11 kooperatifi destekliyor ve 15 yeni kooperatif girişimine öncülük ediyor. Bu girişimlerin 7’si Türkiye’de kendi alanlarında bir ilk olacak. Kooperatiflerimizle hazırladığımız hibe başvurularının toplam bütçesi yaklaşık 1,2 milyon euroya ulaştı." "Dayanıklı bir model inşa ediyoruz" Kooperatifçiliğin en büyük sorunlarının ortaklık kültürünün zayıflığı ve finansmana erişim zorluğu olduğunu dile getiren Başkan Şadi Özdemir, çözüm modelini şöyle anlattı: "Bizim görevimiz bu sorunları aşacak mekanizmaları kurmak. Eğitimler, mentorluk programları, ulusal ve uluslararası fonlara erişimle kooperatifleri güçlendiriyoruz. Küçük girişimleri yalnız bırakmıyor, onları büyütüp dayanıklı kılan bir belediye modeli inşa ediyoruz. Nilüfer İlçesi Kırsal Kalkınma Stratejik Planı ile Birleşmiş Milletler’in Südürülebilir Kalkınma Amaçları’yla uyumlu bir yol haritamız var. Geliri ve verimliliği artırmayı, kooperatiflerin kapasitesini güçlendirmeyi ve toplumsal faydayı en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz." Bu çalışmalarla bilgi, finansman ve pazarı aynı masada buluşturduklarını belirten Başkan Şadi Özdemir, "Nilüfer’de adil, dayanıklı ve ölçülebilir bir kooperatifçilik ekosistemi inşa ediyoruz. Nihai hedefimiz, Nilüfer’de olgunlaştırdığımız bu yaklaşımı, başka belediyelerin de uygulayabileceği örnek bir yerel kalkınma standardına dönüştürmektir" dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BM’DE TARİHİ KONUŞMAYA İMZA ATTI Haber

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BM’DE TARİHİ KONUŞMAYA İMZA ATTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 80. BM Genel Kurul toplantısında dünyaya seslendi. Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere bir kez daha hitap etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan, Sayın Yangı tebrik ediyor. Bu görevi devralan Sayın Berboka ise başarılar diliyorum. Konuşmamın hemen başında, Filistin'in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor. Henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Sayın Başkan, değerli üyeler, Birleşmiş Milletler şartı bundan 80 yıl önce San Francisco'da imzalandı ve 24 Ekim 1945'te yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerini burada tekrar hatırlatmak isterim. "ÇOCUKLARIN ÖLDÜĞÜ BİR DÜNYADA HUZUR OLABİLİR Mİ?" Gazze'deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstereceğim. Birinci fotoğraf gördüğünüz gibi ellerinde leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında böyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Bu utanç manzarası Gazze'de 23 aydır her gün tekrar ediyor. 2,5 milyon Gazzeli her gün yerinden ediliyor. Her gün göçe zorlanıyor. Sağlık altyapısı çökmüş durumda. Doktorlar öldürüldü ya da gözaltına alındı. Ambulanslar vuruldu. Hastaneler bombalandı. Tedavi mümkün değil. Operasyon mümkün değil, ilaç bulmak mümkün değil. Tayyip Erdoğan olarak için yanarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. Hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların öldüğü bir dünyada huzur olabilir mi? Üzerine titrediğimiz evlatlarımız var. "NETANYAHU'NUN BARIŞA NİYETİ OLMADIĞI BİR KEZ DAHA ANLAŞILMIŞTIR" BM, Gazze'de kendi çalışanlarını dahi koruyamamıştır. İnsanlığa yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür. Bunların 365'i BM personelidir. Soykırım tıpkı Holokost gibi utanç verici insanlık dışı bir kavramdır. Gazze'de bugün sadece insanlar öldürülmüyor, hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, Gazze'de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze'de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Okullar, camiiler, kiliseler bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze'de bir savaş yoktur. Gazze'de iki taraftan söz edilemez. Bir tarafta düzenli ordu diğer tarafta ise masum çocuklar, siviller vardır. Bu 7 Ekim olayı ileri sürülerek yürütülen bir soykırım, toplu kıyım politikasıdır. Gazze Hamas bahanesiyel yok edilirken, Hamas'ın yönetimde olmadığı Batı Şeria'da adım adım işgal edilmekte, masum siviller katledilmektedir. İsrail Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor, Suriye, Lübnan'a da saldırılar düzenleyerek bölge barışını tehdit ediyor. Katar'da ateşkes için toplantı yapan heyete İsrail saldırısı gerçekleşmiştir. Katar'a yönelik saldırı, İsrail yönetiminin tamamen kontrolü kaybettiğini göstermiştir. Netanyahu'nun barışa niyeti olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır. Adalet, demokrasi gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Vadedilmiş topraklar safsatasıyla hareket eden İsrail, insanlığın müşterek kazanımlarına saldırmaktadır. "GÜN, FİLİSTİNLİ MAZLUMLARIN YANINDA DİMDİK DURMA GÜNÜDÜR" Adalet, demokrasi gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Vadedilmiş topraklar safsatasıyla hareket eden İsrail, insanlığın müşterek kazanımlarına saldırmaktadır. Gazze'de ateşkes bir an önce sağlanmalı. İnsani, yardımların girmesi sağlanmalıdır. Gün bugündür. Gün, Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız bu barbarlığa tepki gösterirken, gelin sizler de cesaretinizi gösterin. Gazze'ye karşı insanlık görevinizi yerine getirin. "SURİYE'DE YENİ BİR DÖNEMİN KAPILARI AÇILDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan 13 yıl boyunca Suriyelilerin feryatlarına dikkat çektik, 1 milyon insanın hayatına ve milyonlarcasının ülkesini terk etmesine neden olan zulüm tarihe kavuştu. Suriye'de yeni bir dönemin kapıları açıldı. Eli kanlı bir rejime karşı Suriye halkı, büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi inşallah menziline ulaştıracaktır. Terörün hiçbir çeşidinin olmadığı, bir ve bütün Suriye'nin vizyonunu bütün imkanlarımızla destekleyeceğiz. Bunun kazanını Suriyelilerle birlikte tüm komşu ülkeler ve bölgemiz olacaktır."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.