#Dava

- Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP KURULTAY İPTAL DAVASI REDDEDİLDİ Haber

CHP KURULTAY İPTAL DAVASI REDDEDİLDİ

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 4-5 Kasım 2023 tarihli 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'te yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı'nın iptali talebiyle açılan davada karar çıktı. Mahkeme, davacılar Lütfü Savaş ve bazı kurultay delegelerinin, kurultayların "mutlak butlanla sakatlandığı" iddiasıyla açtığı davada, karar vermeye yer olmadığına hükmetti. Duruşmaya CHP'nin avukatları Çağlar Çağlayan ve Mehmet Can Keysan ile davacı vekili Onur Yusuf Üregen katıldı. Duruşmada tarafların beyanları alındı. Mahkeme, her iki kurultayın iptali istemiyle açılan davayı konusuz kalması nedeniyle reddetti. DAVACILAR NE İSTEDİ? Davacıların vekili Onur Yusuf Üregen, savunmasında kurultaylarda alınan kararların ve Özgür Özel yönetiminin işlemlerinin geçersiz sayılmasını, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve iadesini talep etti. Üregen, kurultayların yok hükmünde olduğunun tespitiyle iptal edilmesini ve alınan tüm kararların geçersiz sayılmasını istedi. Mahkeme salonunda bazı feri müdahil vekilleri ve izleyicilerin söz kesmeleri nedeniyle savunma hakkının engellendiğini ileri süren Üregen, adil yargılanma ilkesinin zedelendiğini de savundu. CHP’NİN SAVUNMASI CHP’nin avukatı Çağlar Çağlayan, davacılardan Lütfü Savaş dahil olmak üzere hiçbirinin husumet ehliyeti bulunmadığını ifade etti. Çağlayan, bir siyasi partiye üye olmayan kişilerin bu tür bir parti davasında taraf olamayacağını belirtti. Çağlayan, daha önce açılan benzer davalarda da mahkemelerin benzer talepleri reddettiğini hatırlatarak, irade fesadının yalnızca iptal sonucunu doğurabileceğini, ancak iptal davası için gereken sürenin de geçtiğini kaydetti. MAHKEMEDE ALINAN DİĞER KARARLAR Daha önceki duruşmalarda mahkeme, ihtiyati tedbir taleplerini reddetmiş ve her iki kurultayda oy kullanan delegelerin isim listelerinin dosyaya sunulmasına karar vermişti. Bu listeler dava dosyasına girdi. KURULTAY ÖNCESİ CHP'DEN YENİ KARAR Dava öncesi CHP Parti Meclisi, 39. Olağan Kurultay’ın 28-30 Kasım tarihlerinde yapılmasına karar verdi. Bu gelişme de mahkemede dikkat çeken unsurlar arasında yer aldı. DAVA SÜRECİ Davanın geçmişi, 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultay ile 6 Nisan 2025’teki 21. Olağanüstü Kurultay’a dayanıyor. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegeler, delegelerin oylarının para karşılığı alındığını öne sürerek, farklı mahkemelerde dava açmıştı. Bu davalar Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilmişti. Daha önce açılan davalarda da tedbir talepleri reddedilmiş, dava süreci çeşitli mahkemeler arasında görevsizlik kararlarıyla devam etmişti. Sonuçta açılan davada, kurultay iptali talebi reddedilerek dosya kapatıldı.

52 KİŞİYE MEZAR OLAN YONCA SİTESİ'NİN DURUŞMASI GERÇEKLEŞTİ Haber

52 KİŞİYE MEZAR OLAN YONCA SİTESİ'NİN DURUŞMASI GERÇEKLEŞTİ

Osmaniye’de 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkılan ve 52 kişinin hayatını kaybettiği Yonca Sitesi B Blok ile ilgili davanın 11. duruşması, Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuksuz yargılanan müteahhit Ali Kale, savunmasında tüm sorumluluğun zemin etüdü yapılmadan ruhsat veren belediyeye ait olduğunu öne sürdü. "4 BİN DAİRE YAPTIM, SUÇ BENDE DEĞİL" Sanık müteahhit Ali Kale, 33 yıldır Osmaniye’de inşaat yaptığını belirterek, kendisini şu sözlerle savundu: "Bu şehirde 4 binin üzerinde konut yaptım. Eğer zemin etüdü yapılmadan ruhsat verilmişse, bu benim değil, ruhsatı veren kurumun sorumluluğudur." Mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarında binanın mühendislik standartlarına uygun olmadığı belirtilmişti. BELEDİYE GÖREVLİLERİ DE YARGILANIYOR Dava kapsamında, Osmaniye Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde görevli üç personel hakkında açılan dava da birleştirilmişti. Sanıklardan Hülya İnan, teknik yeterliliği olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Sadece evrak kontrolü yaptım. Teknik açıdan lise mezunuyum, projeleri inceleme yetkim ve bilgim yok." Bir diğer belediye görevlisi Rahime İyi ise görev tanımının sadece belgeleri tamamlayıp teknik personele iletmek olduğunu belirtti. Her iki sanık da beraat talebinde bulundu. MÜŞTEKİ AVUKATLARI: "BU SADECE İHMAL DEĞİL" Depremde yakınlarını kaybeden ailelerin avukatları ise müteahhit ve belediye yetkililerinin ağır ihmali olduğunu belirterek, olayın "bilinçli taksir" değil, "olası kast" kapsamında değerlendirilmesini ve sanıkların en üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti. Avukatlar, bilirkişi raporlarının 10 katlı bir yapının bu zemine inşa edilemeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu vurguladı. MAHKEME YENİ RAPOR TALEBİNİ REDDETTİ Mahkeme heyeti, yeniden bilirkişi raporu alınması talebini reddetti. Henüz ifadesi alınmamış sanıkların dinlenmesine karar verildi. Dava, karar aşamasına gelmesi ihtimali nedeniyle 5 Ocak 2026 tarihine ertelendi.

“KOOPERATİF DAVASI” 19 EYLÜL ’DE ŞAKRAN’DA BAŞLIYOR Haber

“KOOPERATİF DAVASI” 19 EYLÜL ’DE ŞAKRAN’DA BAŞLIYOR

İzmir kamuoyunun yakından takip ettiği “kooperatif operasyonları” soruşturması kapsamında, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da sanıkları arasında bulunduğu davanın ilk duruşması 19 Eylül 2025 Cuma günü saat 09.30’da Aliağa Şakran Cezaevi Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda görülecek. İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kararlaştırılan bu yer değişikliği, duruşma salonu kapasitesi ve güvenlik gerekçeleriyle yapıldı. KİMLER YARGILANACAK, NEDEN? Soruşturma dosyasında toplam 65 sanık bulunuyor; bunlar arasında Tunç Soyer, Şenol Aslanoğlu ve İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya da var. Sanıkların, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZBETON A.Ş.’de taşeron şirketler üzerinden yürütülen kooperatif, araç kiralama ve yapım ihaleleri ile ilgili usulsüzlük iddialarına karıştığı ileri sürülüyor. Mahkeme, kamu kaynaklarının hatalı kullanımı ve kooperatif üyelerinin mağdur olması gibi unsurları içeren iddianameyi kabul etti. HAPİS CEZASI TALEPLERİ VE TUTUKLU SANIKLAR Davanın iddianamesinde her sanık için 3 ile 45 yıl arasında hapis cezası isteniyor. Ayrıca, aralarında Soyer, Aslanoğlu ve Kaya’nın da bulunduğu bir kısmı tutuklu olan sanıkların durumu duruşmada önemli bir gündem olacak. KAMU KURUMLARININ KONUMU Mağdur taraf olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile iştiraki İZBETON A.Ş. gibi kurumlar yer alıyor. İddianamede bu kurumların kamu zararına uğradığı iddia edildi.

İZMİR TORBALI TÜP PATLAMASI DAVASINDA TAHLİYE Haber

İZMİR TORBALI TÜP PATLAMASI DAVASINDA TAHLİYE

Ayrancılar Mahallesi Barış Manço Caddesi’nde 30 Haziran’da şırdan satışı yapılan iş yerinde tüp patlaması nedeniyle Ruken Çağur (31), Evin Aslan (36), kardeşi Birgül Sarsılmaz (44), Havin Ergin (17) ve Dilek Bağ (24) hayatını kaybetti, 63 kişi de yaralanmıştı. Patlamanın yaşandığı bina ile çevredeki 10 binada hasar oluşurken diğer iş yerlerinde de hasarlar meydana gelmişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı ekipler tarafından olay yerindeki hasar gören bina ve iş yerlerinde hasar tespit çalışmaları yapıldı. Görevlendirilen 2 müfettiş soruşturma yürüttü. Patlamayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, tüp değiştirdiği öne sürülen M.K. ile Menderes ilçesinde yakalanan işletme sahibi G.K., jandarma tarafından gözaltına alındı. 2 şüpheli, jandarmadaki işlemlerini ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Patlamanın meydana geldiği iş yerinin 6 aydır ruhsatsız olduğu ortaya çıktı. Şüpheliler hakkında Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "taksirle birden fazla insanın ölümüne ya da yaralanmasına neden olma" suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Torbalı Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. Torbalı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık işletmeci G.K., SEGBİS aracılığıyla katıldı. Tüpü değiştirdiği iddia edilen tutuklu sanık M.K. ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Tutuksuz yargılanan tüp firmasının Ege bölge sorumlusu O.İ. ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada, tüp firmasının eski işletmecisi G.B. tanık olarak ifade verdi. G.B., iş yerini M.K.’ye tüp firmasının bilgisi dahilinde devrettiğini, firmanın herhangi bir eğitim zorunluluğu şartı belirtmediğini söyledi. Sanayi tipi tüplerin sadece sanayi faaliyetleri yürüten işletmelerde kullanılabileceğini belirten G.B., "M.K.’nin daha önce tüpçülük yapmadığını biliyordum" dedi. SANIKLAR KENDİLERİNİ SAVUNDU Cumhuriyet savcısı mütalaasında, bilirkişi raporlarında soru işaretleri bulunduğunu belirterek ek rapor alınması gerektiğini söyledi ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Söz alan işletmeci G.K., patlamanın tüpten kaynaklanan gaz kaçağından yaşandığını savundu. "Ben de orada ölebilirdim. Belediye gelip tüpü gördü ama herhangi bir müdahalede bulunmadı. En suçsuz kişi benim" diyerek tahliyesini istedi. Sanık M.K. de suçlamaları reddederek, "Tüpü kusursuz şekilde teslim ettim. Tek suçum tüp değiştirme belgemin olmayışıdır" ifadelerini kullandı. İŞLETMECİ TAHLİYE EDİLDİ Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek görmedi. Heyet, işletmeci G.K.’nin tahliyesine, yurt dışına çıkış yasağı ve konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi. Diğer sanık M.K.’nin ise tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Eksikliklerin tamamlanması için dava ileri bir tarihe ertelendi.

CHP ’Lİ GÖKÇEN’DEN CEZAEVİ ZİYARETİ Haber

CHP ’Lİ GÖKÇEN’DEN CEZAEVİ ZİYARETİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Buca Kırıklar Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaret etti. Ziyaret öncesinde basın mensuplarına açıklama yapan Gökçen, 19 Eylül’deki duruşmanın ardından Aslanoğlu ve Soyer’in serbest bırakılacağına inandıklarını dile getirdi. CHP’li Gökçen açıklamasında şunları söyledi: “İl Başkanımız, Önceki Dönem Büyükşehir Belediye Başkanımız ve diğer yol arkadaşlarımızın maruz kaldığı adaletsizliklere karşı her ne kadar iddianameleri hazırlanmış olsa da tutuklu yargılamalara karşı il ve ilçe örgütlerimiz her gün nöbetlerini sürdürüyorlar. Bugün Karabağlar ilçe örgütümüz cezaevi önünde nöbet tutarak adaletsizlikler karşı dayanışma duygularını iletmek için burada. Buradan beraber hukuk devleti vurgumuzu, adalet vurgumuzu, yol arkadaşlarımıza özgürlük talebimizi dile getirmeye karar verdik. İzmir’de iddianameler biraz daha hızlı yazıldı. Bunu olumlu görüyoruz ancak tutuksuz yargılama esas olmalıydı. Şenol Başkanımız daha önce aynı suç isnadıyla yargılanıp beraat etmişti. Yol arkadaşlarımızın yargılanmaktan korktukları yok. Hesap veremeyecekleri herhangi bir davranışları olmadı. Tutuksuz yargılanmış olsalardı çifte standardın ortadan kalkması mümkün olacaktı. Vatandaşlarımızın huzurunda yargılamanın adil bir şekilde sonuçlanmasını bekleyecektik.” Gökçen sözlerini şöyle sürdürdü: “İddianameler hazırlandı. İddianamede büyük cezalar isteniyor ancak ilk duruşmada kendilerinin serbest bırakılmalarını bekliyoruz. 19 Eylül’de İzmir 23. Ağır ceza mahkemesinde başkanlarımızın yanında olacağız. Güzel haberlerini bekleyeceğiz.”

DİPLOMA DAVASI 11 EYLÜL'DE Haber

DİPLOMA DAVASI 11 EYLÜL'DE

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu'nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Yargılama tarihi belli oldu İmamoğlu'nun dava kapsamında hakim karşısına çıkacağı tarih belli oldu. İmamoğlu'nun yargılanmasına 11 Eylül tarihinde saat 13.00'da İstanbul 59.Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus'ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus'ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı belirtildi Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından K.K.T.C.'de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme Programına yurtdışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurtdışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri' gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. Öğrenci kütük defterine gerçeğe aykırı şekilde Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kayıt edildiği belirlendi İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin'in K.K.T.C.'ye akademik izinle gittiği dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin yurtdışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus'de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kayıt edildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi' sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi'nin bilmesine rağmen İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus'a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne ait olmadığı açıkça anlaşılmasına karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. Hileli bir şekilde aldığı evrakı Yüksek Lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi'ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı'na ve Yüksek Seçim Kurulu'na sunarak kullandığı belirtildi İddianamede, şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB'nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği , bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu'nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı Yüksek Lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi'ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı'na ve Yüksek Seçim Kurulu'na sunarak kullandığı belirtildi. 8 yıl 9 aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İHA

POLİSİ ISIRAN KÖPEĞİ VURAN MEMURA CEZA ÇIKMADI Haber

POLİSİ ISIRAN KÖPEĞİ VURAN MEMURA CEZA ÇIKMADI

Olay, Aralık 2023 tarihinde, Aliağa’da yaşanan bir kavga ihbarı üzerine devriye görevi yapan polis ekiplerinin müdahalesi sırasında meydana geldi. İddiaya göre, olaya müdahale anında, müşteki Kadir A.’ya ait ’Paşa’ isimli Doberman cinsi köpek, görevli polis memuru Aslan Y.’yi sol bacağından ısırdı. Ardından sanık polis memuru Abdulkadir Y.’ye yöneldi. Abdulkadir Y. tabancasını çekerek bir el ateş etti. Köpek olay yerinde can verdi. Kendisine saldıran köpeği vurarak etkisiz hale getiren polis hakkında 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. SAVCI: "ZORUNLULUK HALİ VAR" İddia makamı tarafından sunulan mütalaada, köpeğin olay esnasında serbest olduğu ve uyarılara rağmen sahibi tarafından bağlanmadığı ifade edildi. Köpeğin saldırgan tutumu nedeniyle sanığın yaşam ve beden bütünlüğünü koruma amacıyla hareket ettiği vurgulanan mütalaada, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na muhalefet suçunun unsurlarının oluştuğu ancak meşru müdafaa gereği zorunluluk hali nedeniyle ceza verilmemesi gerektiği belirtildi. SANIK BERAATİNİ İSTEDİ Duruşmada sanık Abdulkadir Y., mütalaaya itiraz etmeyerek beraatini talep etti. Sanık avukatları da benzer şekilde mütalaaya katıldıklarını ifade etti. Ancak köpeğin sahibi olan müşteki Kadir A., sanığın köpeği bilerek ve isteyerek öldürdüğünü savunarak "Köpeğin sanığa yönelik saldırısı yoktu. Beraati kabul etmiyorum, sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu. MAHKEME CEZA VERMEDİ Duruşma sonunda mahkeme, sanığın eyleminin meşru savunma kapsamında kaldığına kanaat getirerek ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.