SON DAKİKA
Hava Durumu

#İç Hastalıkları

- İç Hastalıkları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İç Hastalıkları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

SERİN VE GÜVENDE KALMANIN İPUÇLARI Haber

SERİN VE GÜVENDE KALMANIN İPUÇLARI

Temmuz ayının ortasından bu yana etkisini artıran sıcak hava dalgası Türkiye’yi kavuruyor. Uzmanlar, sıcaklıkların pik yapacağını, 50 derecenin kapımıza dayanacağını öngörüyor. Çocuk, yaşlı ve kronik hastalıkları bulunanlara öğle saatlerinde dışarı çıkmayın uyarısı yapıldı. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Ali Vardar, sıcak havalarda vücudun normal kalabilmek için yüzde 20'ye kadar daha fazla sıvıya ihtiyaç duyduğunu belirtti. Yaşlı ve kronik hastaların gerek duymadıkça evden çıkmamaları gerektiğini belirten Uzm. Dr. Ali Vardar, şunları kaydetti: "Sıcaklığın normal olduğu havalarda iç mekanlarda sıvı ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz ancak dışarısı sıcak olduğunda vücudunuz normal kalabilmek için yüzde 20'ye kadar daha fazla sıvı hacmine ihtiyaç duyar. Vücut susuz kalınca ayağa kalktıklarında insanların başları dönüyor, düşüyorlar, kollarını ve bacaklarını yaralıyorlar. Mide bulantısı ve uyuşukluk gibi ısı bitkinliğinin belirtileri serinlemeye başlamanız gerektiğinin bir işareti. Hiç terlememe veya koyu kahverengi kola renginde idrar üretimi gibi semptomlarla karşılaşırsanız zaman kaybetmeden bir hekime başvurun." "Öğle saatlerinde serin yerleri tercih edin" Aşırı terleme sonucu vücuttan su ve gerekli tuzların kaybedilmesiyle sıcağa bağlı dehidrasyon meydana gelebileceğini aktaran Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Ali Vardar, sıcak hava dalgasında güvende kalmak için ipuçlarını sıraladı: "Sıcaklıklarda yorucu açık hava aktivitelerinden kaçının. Sizi susuz bırakmayacak sıvılar tüketin. Gölgede kalın, dinlenin ve vücut ısınızı düşürmek için serin ve nemli bezler kullanın. Açık renkli ve ince kumaşlar tercih edin, güneş gözlüğü takmadan dışarı çıkmayın. En sıcak saatlerde avm, kütüphane veya toplum merkezi gibi klimalı alanlarda dinlenin. Ayağın hava almasını sağlayan sandalet tipi rahat ayakkabılar tercih edin. Yaşlı ve engelli bireyler, daha serin bir ortama taşınamıyorlarsa daha yüksek risklerle karşı karşıya kalırlar. Bu yüzden serin kalmalarını sağlayın ve düzenli sağlık kontrollerini yaptırın. " 35 derece üstü vantilatör kullanımı tehlikeli Uzm. Dr. Ali Vardar, "Sıcaklık çok yüksek değilse vantilatörler faydalı olabilir çünkü teri vücuttan uzaklaştırır ve buharlaşmalı serinlik sağlar. Ancak çok yüksek sıcaklıklarda, vücutta ısı birikimini hızlandırabilir ve tehlikeli durumlara yol açabilir. İç mekan sıcaklığı 35 derece veya üzerine çıkar ise vantilatör kullanımı ısı kaynaklı hastalık riskini artırabilir" uyarısında bulundu. İHA

KARACİĞER YAĞLANMASINA DİKKAT Haber

KARACİĞER YAĞLANMASINA DİKKAT

VM Medical Park Bursa Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Büşra Neslişah Arslan, modern yaşam tarzının sonucu olarak hızla artan karaciğer yağlanmasına karşı toplumu uyardı. Uzm. Dr. Arslan, "Hastalık erken evrelerde belirti vermeyebilir, bu durum siroz gibi ciddi karaciğer yetmezliklerine zemin hazırlayabilir" diye konuştu. Geçmişte sirozun en sık nedeninin viral hepatitler (Hepatit B ve C) olduğunu belirten Uzm. Dr. Arslan, "Günümüzde yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı ön plandadır. Karaciğer yağlanması alkol kullanımı dışında, vücut kitle indeksinin yüksekliği, bel çevresinin kalınlığı, kan şekeri yüksekliği, insülin direnci, hipertansiyon ve kanda yüksek yağ düzeyleri gibi kardiometabolik risk faktörleriyle de ilişkilidir" dedi. "Halsizlik ve yorgunluk görülebilir" Karaciğer yağlanmasında görülen belirtilerden bahseden Uzm. Dr. Arslan, "Karaciğer yağlanmasının ilk evrelerinde genellikle hiçbir belirti görülmez. Ancak ilerleyen dönemlerde karın ağrısı, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtilerle birlikte karaciğer enzimleri yükselebilir. Hastalık ilerledikçe karında ve bacaklarda sıvı birikimi (asit ve ödem) gibi daha ciddi belirtiler ortaya çıkabilir. Yağlanmaya dair risk faktörleri taşıyan kişilerin mutlaka bir iç hastalıkları uzmanına başvurarak rutin kan tahlillerini yaptırmaları ve karaciğer ultrasonu ile değerlendirilmeleri gerekir. Gerekli durumlarda FIB-4 skoru ve Fibroscan gibi non-invaziv yöntemlerle ileri evrelerde takip edilebilir" şeklinde konuştu. "Yaşam tarzı değişiklikleri uygulanabilir" Hastalığın tedavisinde en temel unsurun yaşam tarzı değişiklikleri olduğunu vurgulayan Dr. Arslan, "Beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli; aşırı yağlı, hazır ve işlenmiş gıdalardan, şekerli yiyeceklerden ve fazla karbonhidrattan uzak durmalıyız. Haftada 3-4 gün, 30-45 dakika tempolu yürüyüş gibi düzenli egzersizlerle karaciğer yağlanmasının önüne geçebiliriz" diye konuştu. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin karaciğer enzimlerinde hızlı iyileşme sağladığını ancak ultrasonografik düzelmenin zaman alabileceğini belirten Uzm. Dr. Arslan, bu sürecin sabır ve istikrar gerektirdiğini söyledi. "Karaciğer sağlığına yönelik erken önlem alınması hayati önem taşır" İleri düzey yağlanma ya da eşlik eden risk faktörlerinin kontrol altına alınmasında gerektiğinde ilaç tedavisinin de devreye girebileceğini belirten Uzm. Dr. Arslan, "Karaciğer sağlığına yönelik erken önlem almak, ileride karşılaşılabilecek kötü sonuçların önüne geçmek açısından hayati önem taşır" ifadelerini kullandı. İHA

KALP SAĞLIĞI İÇİN DİYABETE DİKKAT Haber

KALP SAĞLIĞI İÇİN DİYABETE DİKKAT

Diyabetin kalp rahatsızlığı ve ayak yaraları başta olmak üzere 5 büyük hastalığı da beraberinde getirdiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdal Baysal, şekerin gelişmiş toplumlarda ölüme sebep olan hastalıklar içinde beşinci sırada olduğuna dikkat çekti. Halk arasında 'şeker hastalığı' olarak bilinen diyabetin kalp damar hastalığı riskini 4 kat arttığını ifade eden Uzm. Dr. Serdal Baysal, hastalığın yakın takip ve tedavi gerektirdiğini ifade etti. Diyabetin sadece kan şekeri yüksekliği olmayıp, aynı zamanda kalp damar rahatsızlıkları, sinir sistemi rahatsızlıkları, göz damarlarında ciddi değişiklikler, böbreklerde zamanla önemli hasarlara yol açan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Serdal Baysal, "Diyabet hastalığı, majör olarak diyabetik nöropati, retinopati, nefropati, kalp damar hastalıkları ve diyabetik ayak yaraları başta olmak üzere 5 majör hastalığı beraberinde getirmektedir. Diyabetin, ilaç veya insülinin yanı sıra, beslenme ve diyet kontrolü, rutin 3 ile 6 ay arasında iç hastalıkları, kardiyoloji, nöroloji ve göz hastalıkları açısından yakın takibi gerekmektedir" diye konuştu. Bir diğer önemli konunun da, hastalarda dış çevre etkisiyle insülin kullanma direnci ya da insülin korkusu olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Serdal Baysal, "Hâlbuki insülin tedavisinin vücut için daha faydalı ve şeker ilaçlarına göre daha etkili olduğunun bilinmesi gerekir. Diyabet hastalarının yüzde 75'inin ölüm sebebi koroner damar hastalıklarıdır. Diyabetin kronik komplikasyonları, körlük, son dönem böbrek yetmezliği, nontravmatik bacak ampütasyonları şeker hastalarının hayat kalitesini olumsuz etkiler. Komplike olmuş diyabeti tedavi etmek hem daha zor, hem de çok pahalıdır. Teşhis konmuş diyabetik hastaların ulusal ve uluslararası kılavuzlar doğrultusunda doğru tedavi edilmesi gerekir. Diyabetin kişiye, çevresine ve topluma yükünü azaltmak için bütün hastalıklarda olduğu gibi erken teşhis, doğru tedavi ve eğitim çok önemlidir" açıklamalarında bulundu. İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.