#Kaza

- Kaza haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kaza haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

YAŞARKEN OĞLUNA, ÖLÜNCE DE 3 KİŞİYE UMUT OLDU Haber

YAŞARKEN OĞLUNA, ÖLÜNCE DE 3 KİŞİYE UMUT OLDU

Balıkesir'de yaşarken oğluna böbreğini bağışlayan Embiye Yener, öldükten sonra da organ bağışı ile 3 kişiye daha umut oldu. Bursa'da gerçekleşen organ nakli, herkese örnek oldu. Balıkesir'de ikamet eden Embiye Yener, 69 yaşında vefat etti. Vefat ettikten sonra organları böbrek ve karaciğer bekleyen hastalara umut olan Yener'in, 2022 yılında ise bir böbreğini oğluna verdiği ortaya çıktı. Annesinin böbreği ile hayata tutunan oğlu Tahsin Yener, "Böbrek sıkıntısı sebebiyle hastaneye başvurduğumda illaki nakil ya da diyaliz dediler. Annemin dokuları bana birebir yüksek oranda uyduğu için Bursa'da başarılı bir nakil süreciyle sağlığıma kavuştum. Aradan 3 sene geçti. Annem hayatını kaybetti. Annemin hep bir hayali vardı. Benden kaynaklı olsa gerek, ‘Benim organlarımı bağışlayın' derdi. Bizde onun isteğini yerine getirerek, organ bağışında bulunduk. Veri tabanı girildiği gibi, 2 yetişkin ve 1 çocuk hastaya uyduğu söylendi. Onlara şifa oldu. Annem öldükten sonra da yine birilerinin hayatına devam etmesine vesile oldu" dedi. "Başına gelmeyen bilmez" Yaşadığı günleri duygu dolu gözlerle anlatan Tahsin Yener, "O günleri biz çok iyi biliyoruz. Organ naklinin ne kadar önemli olduğunu, gücümün yettiğince, tanıdığım tanımadığım herkese anlatmaya çalışıyorum. Bütün akrabalarımı, arkadaşlarımı ve tanıştığım herkese, organ bağışında bulunması konusunda bilgilendiriyorum. Çünkü başına gelmeyen bilmiyor. Gerçekten bunu yaşayan biliyor" diye konuştu. "Organ naklini gerçekleştiren doktor da duygulandı" Organları bağışladıktan sonra öğrendiği bir olayı anlatan Tahsin Yener, "Nakli yapacak olan doktor, bizim naklimizi yapan doktordu. 3 sene evvel annemin böbreğini alıp bana nakil ettiğini isminden hatırlamış, hatta biraz da duygulanmış. Hocam, sağ olsun, ameliyata başlamadan geri çıkarak, kendine gelmek istemiş. Oradaki doktorlara, ‘Nasıl bir kadındır ki, öldükten sonra da yine şifa oluyor' diye söylemiş. Bunlar önemli detaylar; küçük ama çok önem arz eden detaylar. Zaten ben de ilk fırsatta hocamızı gidip görmeyi düşünüyorum" dedi. "Oğluna ve 3 nakil bekleyen hastana umut oldu" İlk önce oğluna, daha sonra organ nakil bekleyen 3 kişiye umut olan Embiye Yener'in ameliyatlarını gerçekleştiren Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay ise, "Canlı verici olarak oğluna böbrek vermişti. Kendisi gayet sağlıklıydı. Oğlu da nakil böbreğiyle sağlığına kavuşmuştu. Elim bir kaza sonucu Embiye hanım hayatını kaybediyor. Daha önce aile arasında bu konu bilindiği için tereddüt etmeden ailesi de organ bağışında bulundu. Çoklu organ bağışı yaptılar. Tabi tek böbreğini zaten yaşıyorken vermişti, vefat ettikten sonra da ikinci böbreğini ve karaciğerini nakil bekleyen hastalara verdi" şeklinde konuştu. "Aile içerisinde organ bağışının konuşulması önemli" Bu nakilde en dikkat çeken konun aile içerisinde konuşulması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bülent Oktay, "Aile arasında bu konu daha önce konuşulmuş ve kişilerin bu konuda fikir ya da beyanı biliniyorsa, öldükten sonra organ bağışlamada hiç problem yaşanmıyor. Çünkü ülkemiz, canlı vericide dünyada en yüksek bağışı yapan ülke, ama ölüye gelince son derece düşük rakamlar var. Bunun temel sebebi de kültürel ya da inançlar değil, bunlar olsa canlıyken veremeyiz. Buradaki temel sebep, vefat eden kişinin yakınlarının vicdan olarak karar verememesidir. "Acaba sağlığında merhum veya merhume organ bağışına meyilliydi, yapar mıydı?" diye. Eğer bu daha evvel konuşulmuş olsa, bu örneğimizde olduğu gibi, kişi daha evvel böbreğini vermiş; tereddüt bile etmediler, hemen verdiler" dedi.

BURSA UÇAĞI FACİASINDA 50 YILLIK HASRET: BİR MEZAR İSTİYORUZ Haber

BURSA UÇAĞI FACİASINDA 50 YILLIK HASRET: BİR MEZAR İSTİYORUZ

İzmir-İstanbul seferini yaparken Marmara Denizi'ne düşen ve 50 yıl boyunca ulaşılamayan "Bursa" adlı uçağın enkazının bir YouTuber tarafından görüntülenmesi, kazada yakınlarını kaybeden aileler için umut ışığı oldu. İzmir-İstanbul seferini yapan Bursa isimli uçak 1975 yılında inişe geçtiği esnada Marmara Denizi'ne düştü. 42 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 50 yıl geçmesine rağmen sadece 5 kişinin cansız bedenine ulaşılabilmişti. Aileler, cenazelerine kavuşma ve bir anıt mezar talebiyle yetkililere seslendi. Kule hatası iddiaları ve 50 yıllık ulaşılmazlık 1975 yılında yaşanan trajedide, inişe hazırlanan Bursa uçağı, pistteki başka bir uçak nedeniyle pas geçmek zorunda kalmış ve Marmara Denizi'ne düşmüştü. Uçakta 42 kişi bulunuyordu. Dönemin zorlu şartları ve derinlik nedeniyle enkazına ulaşılamayan kaza, yarım asırdır Türkiye'nin çözülemeyen sırlarından biri olarak kaldı. Geçtiğimiz günlerde YouTuber Nedim Kuru tarafından enkazın yeri ve parçalarının görüntülenmesi, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından haberleştirilerek büyük yankı uyandırdı. Eşini kaybeden Zehra Nebioğlu: "Felç geçirdim, tek dileğim eşime ulaşmak" Kazada hayatını kaybeden, dönemin Malatya Belediye Başkanının oğlu ve iş insanı Bedir Nebioğlu'nun yakınları, yaşadıkları büyük acıyı anlattı. Eşi Bedir Nebioğlu'nu kaybeden Zehra Nebioğlu, eşinin kendilerini özlediği için bir gün erken geldiğini ve acı haberi öğrendiğinde felç geçirdiğini dile getirdi. Zehra Nebioğlu, yaşadığı acı dolu günlerden bahsederek, "Eşim İzmir'e gitti. Bizi özlediği için bir gün önce geldi. Gece yatıyordum. Herkes toplanmış. Benim kapılarımı kapatmış. Uyandım. Herkesin bana bakıyor. Denize düştü dediler. Çok güzel yüzüyordu eşim. Fakat bu olmadı. Ben felç geçirdim. İnşallah ben ölmeden o da gelse dedim. DNA yapılır. Kızım var onun DNA örneği alınır. Çıksın. Çok istiyorum. Çok ağlayacağım ama bir taraftan da sevineceğim" dedi. Kaza anında henüz 3 yaşında olan ve babasını hiç hatırlamayan Banu Nebioğlu, artık 53 yaşında olmasına rağmen babasına bir mezar dahi yapamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyor. Aktif bir iş insanı ve Malatyaspor Başkanı olan babası Bedir Nebioğlu'nun, ailesine sürpriz yapmak için uçak biletini 1 saat öne çektiğini ve bunun felakete yol açtığını söyledi. Nebioğlu, "Ben babamı kaybettiğimde 3 yaşındaydım. Şu an 53 yaşındayım. Olayın üzerinden 50 sene geçti. Ama sanki cenazeyi görmediğimiz için inanamıyorsunuz. Biz cenazemizi yıkayıp kefenleyip toprağa koyamadık. Benim araştırmalarıma göre baştan sona kule hatası var. Çok çok derinde olması bizim lehimize bir şey. Çünkü derinleştikçe oradaki suyun soğukluğu arttıkça bence kemikler, yok olmuyor. Herkesin cenazesinin bulunabileceğini düşünüyorum" dedi. Banu Nebioğlu en büyük isteğinin anıt mezar yapılması olduğunu belirterek, "Bizim isteğimiz bir anıt mezarımızın olmasını istiyorum. Ben babamı hiç tanımadım. Hiç kokusunu, sesini hiç hatırlamıyorum. Tanımadığım bir adamı her gün resminden seviyorum. Resmiyle konuşuyorum. Anıt mezarı neden olmasın. Cenazelerimize ulaşılsın. Bir anıt mezarımızı olsun istiyoruz" diye konuştu.

GÜLLÜ DAVASINDA GELİŞME: "RAPOR CİNAYETİ İŞARET EDİYOR" Haber

GÜLLÜ DAVASINDA GELİŞME: "RAPOR CİNAYETİ İŞARET EDİYOR"

Güllü’nün kardeşleri Kader Tut ve Raşit Günyer’in avukatı Sevilay Demirsu, dosyaya sunulan 40 sayfalık bilimsel raporun, olayın kaza değil cinayeti ortaya koyduğunu söyledi. Avukat Demirsu, müvekkillerinin tek amacının Güllü’nün ölümünün aydınlatılması olduğunu vurgulayarak, ne miras ne de maddi bir beklentileri olmadığını ifade etti. Açıklamada, Güllü’nün torunu Azra Karmen’in devlet koruması altına alınması ve varlıklarının devlet güvencesine geçmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na resmi başvuru yapıldığı da duyuruldu. "GÜLLÜ’NÜN ÖLÜMÜNDEN DÖRT GÜN SONRA POLİÇE PARASI ÇEKİLDİ" Daha önce gündeme gelen bireysel emeklilik poliçesiyle ilgili yeni iddialar da açıklandı. Avukat Demirsu, Güllü’nün ölümünden sadece dört gün sonra, adına açılan bir bireysel emeklilik poliçesiyle ilgili işlem yapıldığını ve paranın çekildiğini ifade etti. Başvuru sonrası alınan “poliçe yok” yanıtının maddi hatadan kaynaklandığını belirten avukat, savcılığa yeniden dilekçe sunduklarını, gerekirse Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na da başvuracaklarını belirtti. “RAPOR: BU BİR KAZA DEĞİL, CİNAYET” Açıklamanın en dikkat çekici bölümü ise bilirkişi tarafından hazırlanan 40 sayfalık bilimsel mütalaa oldu. Raporda Güllü’nün ölümünün yüksekten düşme sonucu oluştuğu ancak bu düşmenin bir ya da birden fazla kişi tarafından itilme veya fiziksel ivmeyle gerçekleşmiş olabileceğine dair güçlü bulgular bulunduğu ifade edildi. Rapora göre, ölüm kazadan çok planlı bir eylemin sonucu olabilir. “SORUŞTURMA DERİNLEŞİYOR” Avukat Demirsu, Tuğberk Gülter’in ifadesinin “müşteki-şüpheli” sıfatıyla alındığını hatırlatarak, delillere göre soruşturmada rol alan kişilerin sıfatlarının değişebileceğini söyledi. Şüphelilerin olaydan fayda sağlayıp sağlamadığına ilişkin değerlendirmeler ve özellikle bireysel emeklilik poliçesine dair detayların soruşturmanın seyrini değiştirebileceği belirtildi. Soruşturmanın, yeni deliller ve raporlar doğrultusunda derinleştirilerek devam ettiği öğrenildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.