#Körfez

- Körfez haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Körfez haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BAŞKAN TUGAY: “MODİFİYE KİL YÖNTEMİ BAŞARILI OLDU” Haber

BAŞKAN TUGAY: “MODİFİYE KİL YÖNTEMİ BAŞARILI OLDU”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, basın mensuplarının gündeme dair sorularına cevap verdi. Tugay, İzmir Körfezi için yapılan modifiye kil uygulaması ile ilgili soruyu yanıtlayarak “Modifiye kil uygulaması kesinlikle başarılı. Zaten şu an pilot uygulama sürüyor. Sudan alınan örneklerle yapılan ölçümlere bakıldığında alglerin çoğalmasına engel olduğunu, diğer yandan suyun yapısında hiçbir bozulma olmadığını, kilin zarar vermediğini de bilimsel olarak ispat edebilecek durumdayız. Bunun zaten dünyada uygulama örnekleri var, bilimsel bir arka planı var. Türkiye’de henüz uygulanmadığı için şüphe ile karşılanıyordu. İşte İzmir’deki uygulaması ile en azından bilimsel verilerle uygulamanın zararlı olmadığı gösterebilmiş olduk. Tabi amacımız körfezin tamamen temizlenmesini sağlamak. Bugün hava çok sıcak olmasa aslında böyle bir sorun olmaz. Yağmur yok, körfeze temiz su akışı olmuyor. Yani sadece İzmir Körfezi’nde değil, Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde böyle durgun su ortamında organik içerik varsa biraz da su sıcaklığı belli bir düzeyin üstünde ise bu sorun yaşanıyor. Bundan tamamen kurtulmak için sadece körfezin temizlenmesi yetmiyor, suyun içinde bir sirkülasyon sağlanması, hava sıcaklığının da bu kadar yüksek olmaması lazım. Bu su sirkülasyonu için körfeze temiz su girişi sağlayacak yeni arayışlar içindeyiz. Zamanı gelince anlatacağım” dedi. “DAHA FAZLA KATKI SAĞLAMAYA HAZIR OLDUĞUNU GÖRDÜM” Başkan Tugay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile yaptığı görüşme sonucunda çöp ve körfez konusu ile ilgili olumlu bir geri dönüş alıp almadığı ile ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi: “Anlaşmaya vardık ifadesi tam durumu ifade etmeyebilir. Ben Murat Kurum’a bu konuya gösterdiği ilgi için teşekkür etmek isterim. Bakan ile birlikte bakanlıkta ilgili genel müdürler, bakan yardımcılarına teşekkür ederim. Bir süredir bakanlıkla doğrudan ya da dolaylı olarak bazen yazışmalar ile bazen sözlü konuşarak İzmir’in içinde bulunduğu sıkıntıyı anlatmaya çalışıyorduk. Bununla ilgili dün sayın bakanla dün burada bir toplantı yaptı. Toplantıya bakanlık bürokratları, valilikten temsilciler, yerel yönetimden temsilciler katıldı. Ben de toplantının bir kısmına katıldım, kendimizi, ihtiyacımızı, yaşadığımız sorunu ifade ettik. Acil çözüme, uzun vadeli çözümlere ihtiyacımız olduğunu söyledik. Bakan da yapıcı bir yaklaşım ile bunların çözülmesi için izlenmesi gereken yol ile ilgili bazı şeyler söyledi. Bu yıl da yapacaklarımızı yapacağız. Sanıyorum çok süre geçmeden sorunlara çözüm üreteceğiz. Ben belediye başkanı olarak bakanlıkla, üst makamlar ile mutlaka bir anlaşma, diyalog içinde çalışmamız gerektiğini her zaman söylüyorum. Bu konu da buna örnek oldu. Murat Kurum’un bu sorun ve başka birkaç sorunla ilgili artık bizi daha fazla duymak için çaba gösterdiğini ve çözüm için daha fazla katkıda bulunmaya hazır olduğunu gördüm. Bu iyi niyettir, iyi niyet karşılıklı olan bir şeydir. Dünkü görüşmeden memnunum.” Tugay, “Körfez ile ilgili bakanlıktan destek gelecek mi” sorusuna ise “Gelecek... Konuştuğumuz konulardan biri de oydu. Yine bununla ilgili kesinleşmiş bir karar yok ama şu yoldan devam edelim, şöyle bir çaba gösterelim diye konuştuk” diye cevap verdi.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE ALG PATLAMASINA KARŞI PİLOT UYGULAMA Haber

İZMİR KÖRFEZİ’NDE ALG PATLAMASINA KARŞI PİLOT UYGULAMA

İZSU Körfez Ekoloji Danışma Kurulu Üyesi ve İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Modifiye kil uygulamasının olumlu sonuçlarını görüyoruz. Geçen seneki olayların daha azını göreceğiz. Hep birlikte bunu başaracağız ve İzmir Körfezi’ni kurtaracağız” dedi. İzmir’in kalbi Körfez, geçen yıl yaşanan çevre felaketiyle hafızalara kazınmıştı. Alg patlamaları ve balık ölümlerinin tekrarlanmaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı acil eylem planı doğrultusunda çalışmalar yapıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayıyla modifiye kil uygulaması Bayraklı sahilinde başlatıldı. İlk sonuçlara göre koku azaldı, balık ölümleri durma noktasına geldi. Eylül ayından itibaren ise üniversitelerin gözetiminde bilimsel izleme süreci başlayacak. BİLİMSEL DAYANAKLI ACİL EYLEM PLANI İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Körfez’in sorunlarına sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretmek için çalıştıklarını kaydeden İZSU Körfez Ekoloji Danışma Kurulu Üyesi ve İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “2024 yılı Kasım ayında ‘Körfez’in geleceği İzmir’in geleceği’ başlıklı çalıştay düzenledik. Ulusal ve uluslararası bilim insanlarının katıldığı çalıştayda kısa, orta ve uzun vadeli çözümleri masaya yatırdık. Üç aşamalı bir eylem planı oluşturduk. Kısa vadede yangına ilk müdahale gibi alg patlamasının yayılmasını engelleyecek önlemleri, orta vadede Körfez’in kendi ekosistemini güçlendirecek çözümleri, uzun vadede ise kalıcı yöntemleri belirledik. Bu süreçte UNESCO ve Avrupa Çevre Ajansı (EPA) gibi kuruluşlarla temas kurduk. Dünyadaki uygulamaları inceledik. Özellikle Çin’de kullanılan ‘modifiye kil’ yönteminin doğayla uyumlu ve etkili olduğunu gördük. Ayrıca alg patlamasına yönelik literatür araştırmalarında UNESCO’nun zararlı “Alg Patlaması” el kitabında da kil uygulamasından bahsedilmektedir. Amerikan Çevre Ajansı (EPA) dokümanlarında da kil uygulaması yapılabileceği bilgisi bulunmaktadır. Bizim için önemli olan, bu balık ölümleri olduğunda acil eylem planlaması nedir; biz onun üzerinde daha çok yoğunlaşmaya çalıştık. Bununla ilgili de dünyada nerelerde, ne şekilde uygulama yapılmış, çalıştay öncesi bir ön çalışma yaparak bu konularla ilgili bilgi sahibi olmaya çalıştık. Kil yöntemiyle ilgili bir takım ön çalışmalarda bulunduk. Üniversitelerimizin birinde deneyler yaptırdık, çökme deneyleri çok olumlu sonuçlar verdi. Ayrıca tabandaki etkiler ve canlı yaşamı üzerinde de kısa vadeli deneyler yaptırdık, onlardan da olumlu sonuçlar aldık” dedi. “GEÇEN YILKİ BALIK ÖLÜMLERİNİ YAŞAMAMAK İÇİN HIZLI DAVRANMAK GEREKİYORDU” Acil Eylem Planı uygulaması ile ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ocak ayında yazı yazdıklarını belirten Dr. Güler, “Kil uygulaması ve bununla birlikte iki yöntem daha var, onların uygulanması konusunda yazı yazdık. O yazıya şubat ayında cevap geldi. Ancak burada sıkıntı şu: zaman çok hızlı geçiyor. Körfezdeki kirlilik ve geçen yılki balık ölümlerini yaşamamak için hızlı davranmak gerekiyordu” diye konuştu. GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM İzmir’de geçen yıla oranla deniz suyu sıcaklığında bir artış olduğuna dikkat çeken Dr. Işıkhan Güler, “Nisan ayında sıcaklıklar artmaya başladı. Biz küçük ölçekli uygulamalar yaparak kil kullandık. Haziran’a kadar uyguladık. Ancak hazirandan sonra durduk çünkü Çevre Bakanlığı bu konuda beklememizi istedi. Bu zaten geçici bir çözüm. Daha önce de çalıştayda anlatıldığı gibi bu bir yangın söndürme. Çok miktarda balık ve canlının ölümünü minimize etmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu. PİLOT BÖLGE BAYRAKLI Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın modifiye kil uygulanması konusunda yazılan yazıya geçen hafta olumlu yanıt verdiğinin altını önemle çizen Dr. Güler, “Bakanlık, ‘Evet olabilir, bir pilot bölgede uygulanabilir, izleme çalışması yürütülmesi gerekir’ dedi. Bu yazı 20 Ağustos’ta elimize ulaştı. Dolayısıyla biz de bu doğrultuda planlarımızı yapmaya başladık. Bayraklı bölgesini pilot bölge olarak belirledik. Bayraklı dinamik olarak daha hassas, akıntılar az, dalga hareketi sınırlı. O yüzden Bayraklı bölgesi pilot bölge olarak seçildi. Biz de orayı önerdik ve şimdi Bayraklı’da modifiye kil uygulamasına başladık. Bu bir süreç ama görece olumlu sonuçları görüyoruz. Geçen seneki olayların daha azını göreceğiz. Daha önce başlasaydık bu sene daha da olumlu olurdu. Ama umutluyuz” ifadelerini kullandı. BİLİMSEL İZLEME EYLÜLDE BAŞLIYOR Uydu ve dron görüntüleriyle alg patlamalarını günlük olarak takip ettiklerini aktaran Dr. Güler şunları söyledi: “Bundan sonra yerinde ölçümlerle süreci daha bilimsel bir zemine oturtacağız. Eylül ayından itibaren üniversitelerin gözetiminde gözlem istasyonları kurulacak. Bütün kurumların iş birliğiyle bir çözüme ulaşmak mümkün. Hem yerel yönetim hem merkezi yönetim el ele bu işi çözebilir. Hep birlikte, yerel halk, belediye ve merkezi hükümet olarak İzmir Körfezi’ni kurtaracağız. İnsanların kenarında vakit geçirdiği, temiz, sağlıklı bir deniz olacak. Hep birlikte başaracağız.” ALG PATLAMASI NEDİR? Alg patlaması, deniz suyunda mikroskobik yosunların (alglerin) olağanüstü hızla çoğalmasıyla oluşuyor. Bu durum; sıcaklık artışı, kirlilik ve özellikle tarımsal atıklardan denize karışan azot–fosfor gibi besin tuzlarının fazlalığı ile tetikleniyor. Algler çoğaldığında geceleri yoğun oksijen tüketiyor ve sudaki oksijen hızla tükeniyor. Sonuç olarak balık ölümleri, kötü koku, suyun renginde değişim ve ekosistemde ciddi bozulmalar görülüyor. Uzun vadede deniz yaşamının çeşitliliğini azaltarak kıyı ekosistemlerini tehdit ediyor.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN ETKİLİ Haber

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN ETKİLİ

İzmir Körfezi’nde kötü koku ve balık ölümleri yeniden baş gösterirken, deniz suyu sıcaklığının yükselmesi nedeniyle ortaya çıkan planktonlar, çevreye dayanılması güç kötü koku yaydı. Özellikle Bayraklı sahili ve Kordon çevresinde yürüyüş yapmak isteyenler, kokudan dolayı nefes almakta zorlandıklarını dile getirdi. Tatil ya da gezi için İzmir’e gelen ziyaretçiler ise yaşadıkları durum karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Bazı vatandaşlar, "İzmir’de karşılaştığımız manzara bizi hayal kırıklığına uğrattı. Körfezden gelen kokudan durulmuyor. Bir daha gelmek istemiyoruz" sözleriyle tepkilerini dile getirdi. Yıllardır tartışma konusu olan körfez kokusunun nedenleri arasında arıtma tesislerinin yetersizliği, kanalizasyon sızıntıları ve deniz dibinde biriken organik atıklar gösteriliyor. Uzmanlar, özellikle sıcak hava dalgaları ve rüzgarsız günlerde körfezdeki kirliliğin daha belirgin hale geldiğini ifade ediyor. "İNSAN BURADA DURMAK İSTEMİYOR" Vatandaşlar ise kötü kokunun artık İzmir’in kanayan yarası haline geldiğini belirterek, soruna kesin çözüm bulunmasını istedi. Manisa’nın Salihli ilçesinden kente gelen Hasan Akdemir, "Manisa Salihli ilçesinden geliyorum. Geldiğimde İzmir güzeldi ama buraya geldiğimizde gerçekten de kötü kokuyor. Balık seven bir insanım ama bu koku yüzünden balıktan tiksindim. Yoğun bir koku var ve insanı gerçekten rahatsız ediyor. İnsan burada durmak istemiyor. ’Bir daha gelmek ister miyim?’ diye sorarsanız, bu koku nedeniyle gelmeyebilirim . Bu yüzden belediyenin bu konuyla ilgili çalışmalar yapması gerekiyor. Yoksa bu böyle devam ederse, İzmir’in kendi halkı da gelmeyebilir. Aslında uzun vakit geçirmek istedik ama görünen o ki, bu koku yüzünden hemen geri dönmek zorunda kalacağız. Rahatsız oluyoruz sonuçta ve bu da bize zarar veriyor. Burada beklememizin bir anlamı yok" dedi. "İZMİR GİBİ GÜZEL BİR ŞEHRE YAKIŞMIYOR" Yurt dışından İzmir’e gelen Adem Aslan ise, "Yurt dışında, İngiltere Liverpool’da ikamet ediyoruz. Buraya fizyoterapiye geliyoruz; geçen hafta da geldik, ondan önceki haftalarda da gelmiştik. Ancak böyle bir koku o zamanlar yoktu. Bu hafta geldiğimizde, çocuklar daha köprüden geçerken ’Baba, ağır bir koku var.’ dediler. Yumurta gibi kokuyordu. Buraya geldiğimizde belki koku olmaz diye düşündük ama burada da oldukça ağır ve rahatsız edici bir koku var. Gerçekten çok ağır bir koku var ve İzmir’e yakışmıyor. Bu güzelim sahil, manzara harika, her şey çok güzel ama bu koku insanı ciddi anlamda rahatsız ediyor. Rahatsız olunca da insan keyif alamıyor. Liverpool’da yaşıyorum, orada da okyanus var ama belki havanın soğuk olmasından dolayı böyle bir koku oluşmuyor. Burada ise tahminimce pis sular denize bırakılıyor; bu durum hem balıkları hem çevreyi olumsuz etkiliyor. Orada böyle bir şeyin olması mümkün değil. Buradaki cezalar sanki caydırıcı değil, denetimler daha sıkı olmalı ve yaptırımlar çok daha ağır olmalı. Bu koku gerçekten dayanılmaz. İzmir gibi güzel bir şehre yakışmıyor. Ege, dünya çapında bilinen bir yer. Ben Liverpool’da taksicilik yapıyorum ve insanlarla konuşurken herkes İzmir’i bilir, çok sever. Orada insanlara İzmir’i tavsiye ediyorum ama şimdi düşünün, biri tavsiyem üzerine buraya gelse ve bu kokuyla karşılaşsa, ’Bu nasıl bir yer?’ diye düşünür. Bu, ne kente ne de vatanımıza yakışır" diye konuştu.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN GÜNDEMDE Haber

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN GÜNDEMDE

Geçtiğimiz yıl yaşanan balık ölümleriyle birlikte bölgede yeniden gündeme gelen pis koku, bu yıl da deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla yeniden hakim oldu. Özellikle Bayraklı ve Meles Deltası civarında şiddetle hissedilen pis koku ve kirlilik, tahammül edilemez boyutlara vardı. Kentte bir çok ilçede sokaklardaki çöp kokusuna körfezden gelen pis koku da eklendi. Gezmek için sahile gelen vatandaşlar kokudan duydukları rahatsızlıkları dile getirirken, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Deniz Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, körfezdeki kokunun sebebinin kirlilik olduğunu vurguladı. Öte yandan Prof. Dr. Yaşar, geçtiğimiz yıl yaşanan balık ölümlerinin bu yıl yaşanmasının beklenmediğini söyledi. "KOKUNUN NEDENİ TAMAMEN KİRLİLİK" Prof. Dr. Yaşar, körfezdeki kokunun kaynağının kirlilik olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yaşar, "İçerideki derelerden hala müthiş bir kirli su akışı var. Arıtılmadan bırakılan bu sular denizi kirletiyor. 2007’de dere yataklarının betonlanması da büyük bir doğa katliamıydı. Tüm bu etkenler birleşince kötü koku kaçınılmaz hale geliyor" dedi. Kirliliğe karşı uygulanan yöntemleri eleştiren Prof. Dr. Yaşar, "Alüminyum sülfat gibi maddeler denize kesinlikle dökülemez. Çünkü deniz kendini kirletmiyor, biz kirletiyoruz. Temizlemek için yapılması gereken tek şey kirliliği kesmek. İzmir’in en kolay çözülebilecek sorunu Körfez kirliliğidir. Yapılması gereken, arıtmaların çalıştırılması ve betonların kırılmasıdır" dedi. "GEDİZ VE ÇİĞLİ ARITMADAN KÖRFEZE AKINTI GELMEZ" Körfez kirliliğinin Gediz Nehri veya Çiğli Arıtma Tesisi’ne bağlanmasının doğru olmadığını vurgulayan Yaşar, "Akıntı sistemi buna izin vermez. Biz bu konuda çok ciddi çalışmalar yaptık. Karaburun’dan gelen akıntı Urla ve Konak’a doğru ilerler, oradan kuzeye çıkar ve Foça’ya doğru gider. Gediz ve Çiğli’nin bu alanı kirletmesi mümkün değil. Buna rağmen bu gerekçelerle halk yanıltılıyor" diye konuştu. "GEREKİRSE KÜÇÜK ARITMA TESİSLERİ KURULMALI" Kirliliğin önlenmesi için çözüm önerilerini de sıralayan Yaşar, "Sorun tamamen iç körfeze akan derelerden kaynaklanıyor. Gerekiyorsa aralara birkaç küçük arıtma tesisi kurulabilir" dedi. PLANKTON PATLAMALARI VE RENK DEĞİŞİMLERİ Kirliliğin plankton patlamalarını tetiklediğini belirten Prof. Dr. Yaşar, "1 litrede ortalama 1 milyon plankton vardır. Fakat kirlilik ve sıcaklıkla bu sayı 2 milyona çıkar. Bu durumda tüm oksijeni tüketirler. Son günlerde körfezin turkuaz renge bürünmesi, bir kokolit türünden kaynaklandı. Başka zamanlarda kırmızı, mor ya da siyah görünümler olabilir. Bu tamamen plankton türlerinin farklılığından kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı. "ARTIK DENİZİN DİBİ GÖRÜNMÜYOR" Körfezin geçmişte şeffaf olduğunu hatırlatan Yaşar, "Eskiden Konak iskelesinden bakıldığında 3-4 metre aşağısı pırıl pırıl görünürdü. Bugün ise suyun dibi seçilmiyor. Eğer 3-4 metre aşağısı görünmüyorsa, o su kirli demektir" diye konuştu. VATANDAŞLAR KOKUDAN DURAMADI Bayraklı sahilinde yürüyüş yapan vatandaşlardan Songül Irmakoğlu, "Çok kötü kokuyor. Geçen geldiğimizde böyle değil de bugün bayağı bir kötü kokuyor. Lağım kokuyor yani. Yani belediyenin temizliğini yapması lazım. Çok kötü. Denizin içine bakar mısınız" dedi. Tolga Irmakoğlu ise, "Geçen sene de daha çok koku vardı. Bir de daha çok balık ölüsü vardı. Şimdi balıkları da temizlediler ama şunun halini görüyorsunuz zaten denizimizin. Karşıyaka’da yaşıyorum; Karşıyaka sahil bu kadar kokmuyor ama Bayraklı’da muazzam bir koku var. Sahil boyu yürüyelim dedik. Sahil bu yani..." diye konuştu.

İZMİR MARİNA’YA BİR KEZ DAHA MAVİ BAYRAK Haber

İZMİR MARİNA’YA BİR KEZ DAHA MAVİ BAYRAK

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZDENİZ AŞ tarafından işletilen ve kentteki tek marina olma özelliğini taşıyan İzmir Marina, bu yıl da marinalar kategorisinde Mavi Bayrak almaya hak kazandı. 2025 yılında da Mavi Bayrak unvanını koruyan İzmir Marina, her yıl titizlikle yapılan denetimlerden başarıyla geçerek çevreci ve kaliteli hizmet anlayışını bir kez daha kanıtladı. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) tarafından verilen bu prestijli ödül, kıyıların korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi ve turizmin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor. İzmir Marina ilk olarak 2021 yılında Mavi Bayrak almıştı. KÜREK DERSLERİ BAŞLADI İzmir Marina, sadece çevreci duruşuyla değil, aynı zamanda kentte su sporlarını yaygınlaştırma misyonuyla da öne çıkıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Dairesi ve İzmir Kürek Kulübü iş birliğiyle, su sporlarının kentte yaygınlaştırılması amacıyla İzmir Marina'da kürek dersleri başladı. Derslere katılmak isteyenler, detaylı bilgi ve kayıt için 0501 189 19 71 numaralı telefondan iletişime geçebilir. MİNİK KULAÇLAR MARİNA HAVUZUNDA İzmir Marina, yaz tatilini yüzme öğrenerek değerlendirmek isteyen çocuklar için de fırsat sunuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Dairesi Başkanlığı Buz ve Su Sporları Şube Müdürlüğü iş birliğiyle, İzmir Marina Eğitim Havuzu'nda çocuklara özel yüzme dersleri başladı. Uzman eğitmenler eşliğinde bir ay süren bu programla minikler hem yüzme öğreniyor hem de yazın tadını çıkarıyor. Başvurular, Sporİzmir uygulaması üzerinden yapılıyor. İZMİR MARİNA'DA YELKEN EĞİTİMİ FIRSATI İzmir Marina'da düzenlenen yelken eğitimleri, hem teorik bilgileri hem de uygulama heyecanını bir araya getiriyor. Yetişkinlere yönelik yelken eğitimleri 1 gün teorik ve 2 gün uygulamalı olarak toplam 3 gün sürüyor. Ağustos ayında 3 farklı tarih seçeneği ile verilecek eğitimler Cuma-Cumartesi-Pazar günleri olacak. Eğitimler katılımcılarına şehrin kalbinde rüzgâr ve denizle buluşma imkânı sağlayacak. 18 yaş ve üzeri deniz severlerin katılabileceği eğitimlerde kontenjan 5 kişi ile sınırlı. Eğitim sonunda katılımcılara “Türkiye Yelken Federasyonu D4 Eğitim Sertifikası” ve “Katılımcı Sertifikası” verilecek. Eğitimin ücreti 6 bin TL olarak belirlendi. Kayıtlar, bilet.izdeniz.com.tr adresinden yapılıyor. Bilgi için 0 232 320 00 35 -102 /103 numaralı telefon aranabilir. İZMİR MARİNA'DA OPTİMİST EĞİTİMLERİ BAŞLIYOR İzmir Marina’da ayrıca 7-13 yaş arası çocuklara özel Optimist Eğitimleri başlıyor. 28 Temmuz - 8 Ağustos tarihleri arasında hafta içi her gün düzenlenecek bu özel eğitimler, çocukların yaz tatilini hem aktif hem de öğretici bir etkinlikle değerlendirmesi için önemli bir fırsat sunacak. Kontenjan, 10 kişiyle sınırlandırıldı ve ücret kişi başı 10 bin TL olarak belirlendi. Eğitim sonunda katılımcılara “Türkiye Yelken Federasyonu D4 Eğitim Sertifikası” ve “Katılımcı Sertifikası” verilecek. Katılımcılar, bilet.izdeniz.com.tr adresinden kayıtlar yaptırılabilir. 0 232 320 00 35 -102 /103 numaralı telefondan bilgi alınab

ALG PATLAMASINA KARŞI “DOĞAL YANGIN SÖNDÜRÜCÜ” Haber

ALG PATLAMASINA KARŞI “DOĞAL YANGIN SÖNDÜRÜCÜ”

Dr. Yuan, “Modifiye kil, doğadan gelen, doğaya geri dönen, zararsız ama etkili bir bilimsel araç. Denize zarar vermiyor, onu boğulmaktan kurtarıyor. Bu yöntem bir müdahale değil, bir iyileştirme. Ya doğayı kaybetmeyi izleriz ya da bilimin sunduğu fırsatlarla onu birlikte kurtarırız. Bilimle denizi korumak mümkün. Yeter ki bilgiyle hareket edelim, korkularla değil” dedi. İzmir Körfezi, son yıllarda artan sıcaklıklarla birlikte yaz aylarında sıklıkla zararlı alg patlamalarına sahne oluyor. Deniz yüzeyini kaplayan bu mikroskobik canlılar, suyun rengini değiştiriyor, oksijeni tüketiyor, toksin salarak balık ölümlerine ve kötü kokuya yol açıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, çözüm arayışlarının merkezine ise modifiye kil yöntemini oturttu. UNESCO’nun önerisi ile Körfez Çalıştayı kapsamında İzmir’e gelen ve modifiye kil uygulaması hakkında sunum yapan Çin Bilimler Akademisi’nden Dr. Isaac Yuan, bu yönteme ilişkin bilimsel verileri ve merak edilen konuları video konferansla yanıtladı. Yuan, ‘Bu bir doğa müdahalesi değil, doğayı koruma refleksi’ dedi. “DÜNYADA 60’TAN FAZLA ÜLKENİN KIYILARINDA GÖRÜLÜYOR” Alg patlaması olaylarını değerlendiren Dr. Yuan, “Alg patlamaları, mikroskobik alglerin deniz suyunda kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşur. Su yüzeyi yeşil, kahverengi ya da kırmızı bir hal alır. Bu organizmalar, sudaki oksijen seviyesini hızla düşürür, toksin salgılar ve balıklar başta olmak üzere birçok canlı için ölümcül sonuçlar doğurur. Üstelik bu durum yalnızca İzmir’de değil; dünyada 60’tan fazla ülkenin kıyılarında görülüyor. İzmir Körfezi’nde 2025 yılı içinde yapılan gözlemlerde, Polykrikos türü alglerin reaktif oranı yüzde 90’a ulaşmış durumda. Bu, denizdeki yaşam için bir kırmızı alarm anlamına geliyor. Bu olaylar artık sadece yaz aylarında değil, yılın büyük bölümünde kendini gösteriyor. Alg patlamaları yalnızca biyolojik çeşitliliği tehdit etmekle kalmıyor; aynı zamanda akut toksin üretimiyle insan sağlığı, deniz ürünleri güvenliği ve ekonomik faaliyetler üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor. İzmir Körfezi’nde geçtiğimiz yıl gözlemlenen alg patlamaları, erken uyarı sistemleri ve hızlı müdahale mekanizmalarının gerekliliğini açıkça ortaya koydu” diye konuştu. BİLİMSEL KATLİAM MI, BİLİMSEL KURTARMA MI? Bazı çevreler, modifiye kilin deniz tabanına zarar vereceğini öne sürerken Dr. Isaac Yuan ise bu iddiaları bilimin ışığında çürütüyor. Dr. Yuan, “Denizlerde yaşanan alg patlamaları, tıpkı bir orman yangını gibidir. Binlerce canlı yok oluyor, oksijen tükeniyor. Biz bu yangına doğadan gelen bir elementle müdahale ediyoruz. Yaptığımız şey denizi çamurla kaplamak değil; bilimin imkanlarıyla can çekişen bir ekosisteme ilk yardımı yapmak. Seyirci kalmak daha büyük bir ihmaldir. Modifiye kil (Modified Clay), ilk bakışta sıradan bir toprak gibi görünse de yüzey özellikleri bilimsel yollarla değiştirilmiş bir malzeme. Denize püskürtüldüğünde suyun içinde yüzmekte olan zararlı algleri çekerek dibe çöktürüyor. Böylece su temizleniyor, oksijen seviyesi artıyor ve canlı yaşamı korunuyor. Bu teknoloji Japonya, Kore, ABD ve Çin’in kıyı şehirlerinde yıllardır başarıyla uygulanıyor. Bu yöntemi tüm Körfezi temizleyecek kalıcı bir yöntem olarak düşünmeyin. Tıpkı orman yangınlarına ilk müdahalede nasıl söndürücü malzeme kullanılıyorsa denizdeki ‘yangınlara karşı yangın söndürücü’ gibi kullanılabilecek bir acil durum çözümü olarak düşünebilirsiniz. Bu bir acil durum yöntemi ve doğal bir yöntem. IOCAS tarafından sunulan saha verilerine göre, Çin’in Nanjing kentindeki Xuanwu Gölü’nde 2005 yılında yaşanan alg patlamasına karşı modifiye kil uygulaması, 5 gün içinde toplam hücre sayısında yüzde 80 azalmayı ortaya koydu. Çözünmüş oksijen düzeyinde artış ve su şeffaflığında iyileşme sağladı. Bu uygulama sonrasında göl ekosistemi 3 yıl içinde mikro-alg baskın rejimden makrofit baskın rejime geçti ” dedi. “DENİZ CANLILARINA ZARAR VERMİYOR AKSİNE FAYDA SAĞLIYOR” Modifiye kil uygulamasının bugüne kadar Çin, Kore, Malezya, Japonya ve Peru’da yapılan uygulamalarda başarılı olduğunu belirten Dr. Yuan, “Laboratuvarlarda ve denizlerde yaptığımız uygulamalar sonrasında oksijen seviyeleri arttı, balık ölümleri durdu, dip canlılarının sayısı azalmadı, bazı bölgelerde arttı, su altı bitkileri yeniden büyümeye başladı. Özellikle Nanjing’de 2005’te gerçekleştirilen uygulamadan sonra yapılan 3 yıllık takipte, gölde su bitkileri geri geldi, alg patlamaları tekrar etmedi ve su kalitesi uzun süre yüksek seviyede kaldı. Herkes şunu bilmeli ki bu uygulama acil müdahale yöntemidir. Araştırmalar deniz balıkları, karides, midye, deniz marulu gibi ticari ve ekolojik önemi büyük türlere zarar vermediğini gösteriyor. Bilimsel olarak modifiye kili önerirken uygulamaya yönelik teknik şartnameleri de hazırlıyoruz. Bu şartnameleri bilimsel altlık ve bentik kabuklu deniz canlıları ve balıklar gibi deniz canlılarında yapılan deneyler sonucunda gözlemlenen verilere göre oluşturuyoruz. Bu sonuçlar uluslararası araştırmalarla da desteklenmiş durumda” diye konuştu. TÜRKİYE’DEKİ UYGULAMA ÇİN’LE AYNI MI? Her denizin farklı dinamiklerinin olduğuna işaret eden Dr. Yuan, “Bu yüzden Çin’de kullandığımız sistemi İzmir’e birebir taşımıyoruz. Yerel üniversiteler, İZSU, İZDENİZ ve diğer kurumlarla birlikte İzmir’e özel bir uygulama modeli geliştiriyoruz. Kilin miktarı, türü ve uygulama şekli İzmir Körfezi’nin özelliklerine göre ayarlanıyor. Yöntemin başarıya ulaşması için sadece bilimsel destek yetmiyor. Toplumun ve karar vericilerin sürece dahil olması gerekiyor. Halkın sürece katılması, uygulama öncesi ve sonrası verilerin açıkça paylaşılması büyük önem taşıyor. Bu işin sahibi sadece bilim insanları değil. Yerel yönetimler, sivil toplum ve halk birlikte çalışırsa güven oluşur” şeklinde konuştu. “HEPİMİZİN AMACI AYNI: DOĞAYI KORUMAK” “Kil dökmek” ya da “dibe çöktürmek” gibi kavramların müdahale gibi algılanabildiğini ancak modifiye kil yönteminin çevreci ve doğal bir yöntem olduğunu ifade eden Çin Bilimler Akademisi Oşinoloji Enstitüsü’nden (IOCAS) Dr. Isaac Yongquan Yuan, “Oysa kullanılan modifiye kil, sadece zararlı algleri hedef alıyor ve diğer canlılara zarar vermiyor. Bilimde görüş ayrılıkları olabilir. Bu doğaldır. Ama gerçekleri, teorik kaygılar değil, saha verileri belirlemeli. Elimizde 20 yılı aşkın süredir bu yöntemin çevreye zarar vermediğini gösteren onlarca saha çalışması var. Verileri konuşalım, birlikte izleyelim. Hepimizin amacı aynı doğayı korumak” dedi. “KORKULARLA DEĞİL BİLGİYLE HAREKET EDELİM” Modifiye kil uygulamasının tek çözüm olmadığını ancak acil durumlar için en etkili doğal araç olduğunu söyleyen Dr. Isaac Yuan, “Uzmanlara göre modifiye kil, tıpkı bir “yangın söndürücü” gibi kullanılmalı. Sonrasında ise kanal ve su akış sistemleri düzenlenmeli, arıtma tesislerinin etkinliği artırılmalı, erken uyarı sistemleri kurulmalı, atık kaynakları kontrol altına alınmalı. Yani modifiye kil, iyileşmenin ilk adımı. İzmir Körfezi’nin geleceği, denizi öldüren değil, yaşatan çözümlerle şekillenecek. Modifiye kil, doğadan gelen, doğaya geri dönen, zararsız ama etkili bir bilimsel araç. Denize zarar vermiyor, onu boğulmaktan kurtarıyor. Bu yöntem bir müdahale değil, bir iyileştirme. Ya doğayı kaybetmeyi izleriz, ya da bilimin sunduğu fırsatlarla onu birlikte kurtarırız. Bilimle denizi korumak mümkün. Yeter ki bilgiyle hareket edelim, korkularla değil” ifadelerini kullandı. MODİFİYE KİL NEDİR, NE İŞE YARAR? Modifiye kil (MK), doğada bolca bulunan bir mineral olan kilin yüzey özelliklerinin fiziksel olarak değiştirilmesiyle elde edilen bir malzeme. Bu kil, alglerin yüzeyine tutunarak onları su yüzeyinden dibe çöktürür. Böylece: • Alglerin güneş ışığına erişimi kesilir, • Toksin yaymaları engellenir, • Suya oksijen geri kazandırılır, • Deniz canlılarının yaşam alanları korunur.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.