#Ölü Balık

- Ölü Balık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ölü Balık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE ALG PATLAMASINA KARŞI PİLOT UYGULAMA Haber

İZMİR KÖRFEZİ’NDE ALG PATLAMASINA KARŞI PİLOT UYGULAMA

İZSU Körfez Ekoloji Danışma Kurulu Üyesi ve İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Modifiye kil uygulamasının olumlu sonuçlarını görüyoruz. Geçen seneki olayların daha azını göreceğiz. Hep birlikte bunu başaracağız ve İzmir Körfezi’ni kurtaracağız” dedi. İzmir’in kalbi Körfez, geçen yıl yaşanan çevre felaketiyle hafızalara kazınmıştı. Alg patlamaları ve balık ölümlerinin tekrarlanmaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı acil eylem planı doğrultusunda çalışmalar yapıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayıyla modifiye kil uygulaması Bayraklı sahilinde başlatıldı. İlk sonuçlara göre koku azaldı, balık ölümleri durma noktasına geldi. Eylül ayından itibaren ise üniversitelerin gözetiminde bilimsel izleme süreci başlayacak. BİLİMSEL DAYANAKLI ACİL EYLEM PLANI İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Körfez’in sorunlarına sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretmek için çalıştıklarını kaydeden İZSU Körfez Ekoloji Danışma Kurulu Üyesi ve İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “2024 yılı Kasım ayında ‘Körfez’in geleceği İzmir’in geleceği’ başlıklı çalıştay düzenledik. Ulusal ve uluslararası bilim insanlarının katıldığı çalıştayda kısa, orta ve uzun vadeli çözümleri masaya yatırdık. Üç aşamalı bir eylem planı oluşturduk. Kısa vadede yangına ilk müdahale gibi alg patlamasının yayılmasını engelleyecek önlemleri, orta vadede Körfez’in kendi ekosistemini güçlendirecek çözümleri, uzun vadede ise kalıcı yöntemleri belirledik. Bu süreçte UNESCO ve Avrupa Çevre Ajansı (EPA) gibi kuruluşlarla temas kurduk. Dünyadaki uygulamaları inceledik. Özellikle Çin’de kullanılan ‘modifiye kil’ yönteminin doğayla uyumlu ve etkili olduğunu gördük. Ayrıca alg patlamasına yönelik literatür araştırmalarında UNESCO’nun zararlı “Alg Patlaması” el kitabında da kil uygulamasından bahsedilmektedir. Amerikan Çevre Ajansı (EPA) dokümanlarında da kil uygulaması yapılabileceği bilgisi bulunmaktadır. Bizim için önemli olan, bu balık ölümleri olduğunda acil eylem planlaması nedir; biz onun üzerinde daha çok yoğunlaşmaya çalıştık. Bununla ilgili de dünyada nerelerde, ne şekilde uygulama yapılmış, çalıştay öncesi bir ön çalışma yaparak bu konularla ilgili bilgi sahibi olmaya çalıştık. Kil yöntemiyle ilgili bir takım ön çalışmalarda bulunduk. Üniversitelerimizin birinde deneyler yaptırdık, çökme deneyleri çok olumlu sonuçlar verdi. Ayrıca tabandaki etkiler ve canlı yaşamı üzerinde de kısa vadeli deneyler yaptırdık, onlardan da olumlu sonuçlar aldık” dedi. “GEÇEN YILKİ BALIK ÖLÜMLERİNİ YAŞAMAMAK İÇİN HIZLI DAVRANMAK GEREKİYORDU” Acil Eylem Planı uygulaması ile ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ocak ayında yazı yazdıklarını belirten Dr. Güler, “Kil uygulaması ve bununla birlikte iki yöntem daha var, onların uygulanması konusunda yazı yazdık. O yazıya şubat ayında cevap geldi. Ancak burada sıkıntı şu: zaman çok hızlı geçiyor. Körfezdeki kirlilik ve geçen yılki balık ölümlerini yaşamamak için hızlı davranmak gerekiyordu” diye konuştu. GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM İzmir’de geçen yıla oranla deniz suyu sıcaklığında bir artış olduğuna dikkat çeken Dr. Işıkhan Güler, “Nisan ayında sıcaklıklar artmaya başladı. Biz küçük ölçekli uygulamalar yaparak kil kullandık. Haziran’a kadar uyguladık. Ancak hazirandan sonra durduk çünkü Çevre Bakanlığı bu konuda beklememizi istedi. Bu zaten geçici bir çözüm. Daha önce de çalıştayda anlatıldığı gibi bu bir yangın söndürme. Çok miktarda balık ve canlının ölümünü minimize etmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu. PİLOT BÖLGE BAYRAKLI Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın modifiye kil uygulanması konusunda yazılan yazıya geçen hafta olumlu yanıt verdiğinin altını önemle çizen Dr. Güler, “Bakanlık, ‘Evet olabilir, bir pilot bölgede uygulanabilir, izleme çalışması yürütülmesi gerekir’ dedi. Bu yazı 20 Ağustos’ta elimize ulaştı. Dolayısıyla biz de bu doğrultuda planlarımızı yapmaya başladık. Bayraklı bölgesini pilot bölge olarak belirledik. Bayraklı dinamik olarak daha hassas, akıntılar az, dalga hareketi sınırlı. O yüzden Bayraklı bölgesi pilot bölge olarak seçildi. Biz de orayı önerdik ve şimdi Bayraklı’da modifiye kil uygulamasına başladık. Bu bir süreç ama görece olumlu sonuçları görüyoruz. Geçen seneki olayların daha azını göreceğiz. Daha önce başlasaydık bu sene daha da olumlu olurdu. Ama umutluyuz” ifadelerini kullandı. BİLİMSEL İZLEME EYLÜLDE BAŞLIYOR Uydu ve dron görüntüleriyle alg patlamalarını günlük olarak takip ettiklerini aktaran Dr. Güler şunları söyledi: “Bundan sonra yerinde ölçümlerle süreci daha bilimsel bir zemine oturtacağız. Eylül ayından itibaren üniversitelerin gözetiminde gözlem istasyonları kurulacak. Bütün kurumların iş birliğiyle bir çözüme ulaşmak mümkün. Hem yerel yönetim hem merkezi yönetim el ele bu işi çözebilir. Hep birlikte, yerel halk, belediye ve merkezi hükümet olarak İzmir Körfezi’ni kurtaracağız. İnsanların kenarında vakit geçirdiği, temiz, sağlıklı bir deniz olacak. Hep birlikte başaracağız.” ALG PATLAMASI NEDİR? Alg patlaması, deniz suyunda mikroskobik yosunların (alglerin) olağanüstü hızla çoğalmasıyla oluşuyor. Bu durum; sıcaklık artışı, kirlilik ve özellikle tarımsal atıklardan denize karışan azot–fosfor gibi besin tuzlarının fazlalığı ile tetikleniyor. Algler çoğaldığında geceleri yoğun oksijen tüketiyor ve sudaki oksijen hızla tükeniyor. Sonuç olarak balık ölümleri, kötü koku, suyun renginde değişim ve ekosistemde ciddi bozulmalar görülüyor. Uzun vadede deniz yaşamının çeşitliliğini azaltarak kıyı ekosistemlerini tehdit ediyor.

EGE ’DE SARDALYA YOK: BALIKÇILAR HAMSİYE UMUT BAĞLADI Haber

EGE ’DE SARDALYA YOK: BALIKÇILAR HAMSİYE UMUT BAĞLADI

Balıkçılar, 1 Eylül’de başlayacak av sezonu için hazırlıklarını tamamlarken limanlara çekilen tekneler, hummalı bir bakım ve onarım sürecinden geçti. Haftalar süren emeğin ardından denize açılmaya hazırlanan balıkçılar, bu sene sezona hüzünlü giriyor. İzmir’deki deniz suyu sıcaklığının yüksek ve denizin de kirli olması nedeniyle, Ege’nin simge balığı sardalyanın az olacağını ön gören balıkçılar, umutlarını hamsiye bağladı. İzmir İli Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aksoy, bu yıl Ege Denizi’nde sardalyanın görülmediğini belirterek iklim değişikliği ve deniz kirliliğinin balık popülasyonunu olumsuz etkilediğini söyledi. Aksoy, "Ege’nin simge balığı sardalya, bu yıl yaz aylarında dahi denizde görünmedi. Balıkçılarımıza soruyoruz, ‘Sardalya görebiliyor musunuz?’ diyoruz, cevap hep aynı: ’Sardalya yok’. Bu yıl daha çok hamsinin yoğun olacağı bir sezon bekliyoruz" dedi. "SARDALYASIZ BİR SEZON BİZİ BEKLİYOR" İklim değişikliği ve deniz kirliliğinin balıkçılıktaki en büyük sorunlardan biri olduğunu vurgulayan İzmir İli Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aksoy, "Sardalya yaz aylarında Ege’ye havyarını bırakmak için gelir. Ancak bunun için deniz suyunun sıcaklık ve temizlik dengesinin uygun olması gerekir. Bu sene havalar çok sıcak geçti, deniz suyu soğumadı. Sular kirli olunca sardalya üreyemiyor, yavrular büyüyemiyor. Sardalyasız bir sezon bizi bekliyor" diye konuştu. Sardalyanın halkın en çok tükettiği balık olduğuna dikkat çeken Aksoy, "Hamsi de besleyici ve kıymetli bir balık ama Ege’nin asıl balığı sardalyadır. Üniversitelerin yaptığı araştırmalara göre sardalya, anne sütüne eş değer omega-3 içeriyor. Özellikle çocuklar için çok önemli bir besin kaynağı. Ne yazık ki bu yıl sardalyadan umudumuz yok" ifadelerini kullandı. "SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK YAPALIM" Sürdürülebilir balıkçılığın önemine de dikkat çeken Mehmet Aksoy, "Biz bu sene çıkıp denizi kurutalım, bitirelim istemiyoruz. Maksat bu değil. Çıkalım, kapasitemiz kadar balığı tutalım. Gelecek yıl da tutalım. Bir sonraki yıl da tutalım" açıklamalarına yer verdi. "SARDALYA GİDEREK AZALIYOR" Yeni sezon için umutlarının olduğunu ancak sardalyanın giderek azaldığını söyleyen Ordulu kaptan Selahattin Verdi, "Umutlarımız çok, inşallah hayırlı olur. Tabii ki bu masraflara, balıkçılık olmadığı zamanlarda hiçbir tekne sahibi ya da personel dayanamaz. Biz normalde Ordu’dayız; bugün geldik, hazırlık yapıyoruz, tekneyi hazırlıyoruz. Yeni sezonumuz için herkese hayırlı olsun diliyoruz. İnşallah bol avcılık olur. Sardalya eskiden çoktu ama sezon geçtikçe, seneler yıllar ilerledikçe sardalya denizimizde azaldı maalesef. Hamsi oluyor ama tabii buranın hamsisi de Karadeniz ya da Marmara hamsisi gibi olmuyor. İnşallah iyi olur. Bizim için fiyatlar çok önemli. Bugün boş bir köpük kasa 45-46 lira. Bir kasa sardalya bin liraya satıldığında hiçbir tekne sahibi ya da personel kazanç sağlayamaz. Umutlarımız her zaman var. İnşallah sezonumuz daha güzel geçer. Geçen seneye göre bu sene daha iyi bir beklentimiz var" diye konuştu.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN ETKİLİ Haber

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KÖTÜ KOKU YENİDEN ETKİLİ

İzmir Körfezi’nde kötü koku ve balık ölümleri yeniden baş gösterirken, deniz suyu sıcaklığının yükselmesi nedeniyle ortaya çıkan planktonlar, çevreye dayanılması güç kötü koku yaydı. Özellikle Bayraklı sahili ve Kordon çevresinde yürüyüş yapmak isteyenler, kokudan dolayı nefes almakta zorlandıklarını dile getirdi. Tatil ya da gezi için İzmir’e gelen ziyaretçiler ise yaşadıkları durum karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Bazı vatandaşlar, "İzmir’de karşılaştığımız manzara bizi hayal kırıklığına uğrattı. Körfezden gelen kokudan durulmuyor. Bir daha gelmek istemiyoruz" sözleriyle tepkilerini dile getirdi. Yıllardır tartışma konusu olan körfez kokusunun nedenleri arasında arıtma tesislerinin yetersizliği, kanalizasyon sızıntıları ve deniz dibinde biriken organik atıklar gösteriliyor. Uzmanlar, özellikle sıcak hava dalgaları ve rüzgarsız günlerde körfezdeki kirliliğin daha belirgin hale geldiğini ifade ediyor. "İNSAN BURADA DURMAK İSTEMİYOR" Vatandaşlar ise kötü kokunun artık İzmir’in kanayan yarası haline geldiğini belirterek, soruna kesin çözüm bulunmasını istedi. Manisa’nın Salihli ilçesinden kente gelen Hasan Akdemir, "Manisa Salihli ilçesinden geliyorum. Geldiğimde İzmir güzeldi ama buraya geldiğimizde gerçekten de kötü kokuyor. Balık seven bir insanım ama bu koku yüzünden balıktan tiksindim. Yoğun bir koku var ve insanı gerçekten rahatsız ediyor. İnsan burada durmak istemiyor. ’Bir daha gelmek ister miyim?’ diye sorarsanız, bu koku nedeniyle gelmeyebilirim . Bu yüzden belediyenin bu konuyla ilgili çalışmalar yapması gerekiyor. Yoksa bu böyle devam ederse, İzmir’in kendi halkı da gelmeyebilir. Aslında uzun vakit geçirmek istedik ama görünen o ki, bu koku yüzünden hemen geri dönmek zorunda kalacağız. Rahatsız oluyoruz sonuçta ve bu da bize zarar veriyor. Burada beklememizin bir anlamı yok" dedi. "İZMİR GİBİ GÜZEL BİR ŞEHRE YAKIŞMIYOR" Yurt dışından İzmir’e gelen Adem Aslan ise, "Yurt dışında, İngiltere Liverpool’da ikamet ediyoruz. Buraya fizyoterapiye geliyoruz; geçen hafta da geldik, ondan önceki haftalarda da gelmiştik. Ancak böyle bir koku o zamanlar yoktu. Bu hafta geldiğimizde, çocuklar daha köprüden geçerken ’Baba, ağır bir koku var.’ dediler. Yumurta gibi kokuyordu. Buraya geldiğimizde belki koku olmaz diye düşündük ama burada da oldukça ağır ve rahatsız edici bir koku var. Gerçekten çok ağır bir koku var ve İzmir’e yakışmıyor. Bu güzelim sahil, manzara harika, her şey çok güzel ama bu koku insanı ciddi anlamda rahatsız ediyor. Rahatsız olunca da insan keyif alamıyor. Liverpool’da yaşıyorum, orada da okyanus var ama belki havanın soğuk olmasından dolayı böyle bir koku oluşmuyor. Burada ise tahminimce pis sular denize bırakılıyor; bu durum hem balıkları hem çevreyi olumsuz etkiliyor. Orada böyle bir şeyin olması mümkün değil. Buradaki cezalar sanki caydırıcı değil, denetimler daha sıkı olmalı ve yaptırımlar çok daha ağır olmalı. Bu koku gerçekten dayanılmaz. İzmir gibi güzel bir şehre yakışmıyor. Ege, dünya çapında bilinen bir yer. Ben Liverpool’da taksicilik yapıyorum ve insanlarla konuşurken herkes İzmir’i bilir, çok sever. Orada insanlara İzmir’i tavsiye ediyorum ama şimdi düşünün, biri tavsiyem üzerine buraya gelse ve bu kokuyla karşılaşsa, ’Bu nasıl bir yer?’ diye düşünür. Bu, ne kente ne de vatanımıza yakışır" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.