#Sağlık

- Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

DOLANDIRICI SANILAN DOKTOR HASTASINI ZOR İKNA ETTİ Haber

DOLANDIRICI SANILAN DOKTOR HASTASINI ZOR İKNA ETTİ

Ancak bağış haberi geldiğinde dolandırıcı sanarak nakli reddetti. Gerçeği ancak doktorunun görüntülü aramasıyla anlayan Demirel, nakil operasyonuna ikna oldu ve Ankara'dan gönderilen yüzde yüz uyumlu böbrek, İzmir’de başarıyla nakledildi. “DOLANDIRICI TUZAĞI SANDIM, NEREDEYSE BÜYÜK BİR ŞANSI KAÇIRIYORDUM” Hatay'ın Defne ilçesinde yaşayan ve deprem sonrası İzmir’e taşınan Demirel, 3 yıl önce Acıbadem Kent Hastanesi kadavra listesine adını yazdırmıştı. Ancak hastaneden gelen “böbrek bulundu” telefonunu bir dolandırıcılık girişimi sanarak reddetti. Daha önce yaşadığı bir dolandırıcılık deneyimi nedeniyle tedirgin olan Demirel, arayan kişinin doktor olduğunu ancak görüntülü görüşmeyle anlayabildi. “Polise gitmeyi bile düşündük. Doktorum görüntülü aramasa, bu nakli reddedip büyük bir şansı kaçıracaktım,” diyen Demirel, yaşadığı tedirginliği şu sözlerle anlattı: “Hatay depreminde birçok yakınımı kaybettim. Evim, dükkanım yıkıldı. O süreçte dolandırıldım. Bu yüzden bir anda gelen ‘böbrek bulundu’ haberine inanamadım.” YÜZDE 100 UYUMLU BÖBREK: “BÜYÜK İKRAMİYEYDİ” Demirel, doktorların ısrarı üzerine hastaneye geldi ve yapılan nakil operasyonu başarılı geçti. Operasyon, Acıbadem Kent Hastanesi Böbrek Nakli Ekibi tarafından, Uzm. Dr. Işık Özgü başkanlığında gerçekleştirildi. Uzm. Dr. Özgü, süreci şu sözlerle anlattı: “Hastamıza uygun böbrek Ankara’dan geldi. Yüzde 100 uyumlu olması nadir rastlanan bir durum. Bağışı hemen değerlendirdik ama hastayı ikna etmek için günlerce uğraştık. En sonunda görüntülü arama ile inandırabildik. Şimdi sağlık durumu gayet iyi.” ORGAN BAĞIŞI HAFTASI'NA DİKKAT ÇEKİLDİ Rutin kontrol için yeniden hastaneye gelen Demirel, doktorlarına tekrar teşekkür etti. Sağlık ekibi ise bu olayla birlikte Organ Bağışı Haftası dolayısıyla çağrıda bulundu: “Organ bağışı hayat kurtarır. Nursel Hanım’ın hikayesi de bunun en güzel örneklerinden biri.”

FATİH ÜREK’İN SAĞLIK DURUMU NASIL? FATİH ÜREK SON DURUM Haber

FATİH ÜREK’İN SAĞLIK DURUMU NASIL? FATİH ÜREK SON DURUM

Sağlık ekiplerinin evde gerçekleştirdiği müdahale sonucu hayata döndürülen FATİH ÜREK'in, yoğun bakım ünitesinde tedavisinin sürdüğü bildirildi. Hastaneden yapılan açıklamada, sanatçının sağlık durumunun halen kritik olduğu ifade edildi. EVİNDE KALBİ DURDU, İLK MÜDAHALE SAĞLIK EKİPLERİNDEN Olayın geçtiğimiz günlerde sabah saatlerinde İstanbul'da yaşandığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, evinde yalnız olduğu sırada fenalaşan 58 yaşındaki Fatih Ürek'e ilk müdahale, yakınlarının çağrısı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından yapıldı. Yapılan ilk değerlendirmede sanatçının kalbinin durduğu tespit edildi. Ambulans ekibi, ileri yaşam desteği uygulayarak sanatçının kalbini yeniden çalıştırmayı başardı. Durumu stabil hale getirilen Ürek, ambulansla en yakın özel hastaneye kaldırılarak yoğun bakım servisine alındı. HASTANEDEN RESMİ AÇIKLAMA: DURUMU KRİTİK SEYREDİYOR Fatih Ürek’in sağlık durumu hakkında tedavisinin sürdüğü Liv Hospital tarafından kamuoyuna yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Değerli sanatçımız Fatih Ürek’in yoğun bakımdaki tedavisi sürmekte olup, durumu kritik seyretmektedir. Hastamız, hekimlerimizin yakın takibinde, yoğun bakım protokolü çerçevesinde tedavi edilmektedir." Yoğun bakım sürecine ilişkin detay verilmezken, sanatçının yakın çevresinin hastaneye bilgi akışını sınırlı tuttuğu öğrenildi. SEVENLERİNDEN DUA VE DESTEK MESAJLARI YAĞIYOR Fatih Ürek’in sağlık durumu haberinin duyulmasının ardından sanat camiası ve sosyal medya kullanıcıları endişeyle gelişmeleri takip etmeye başladı. Birçok ünlü isim sosyal medya hesapları üzerinden destek mesajları paylaşırken, hayranları da #FatihÜrek etiketiyle binlerce gönderi paylaştı. Ürek’in sağlık durumuna ilişkin gelişmeler merakla beklenirken, hastaneden yapılacak bir sonraki açıklamanın ilerleyen saatlerde gelmesi bekleniyor.

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR Haber

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR

Diş tedavisi için diş hekimine başvuran ve müdahale sırasında kafatasına implant saplanan hasta hem sağlığından hem işinden oldu. Bursa'da diş tedavisi için gittiği özel klinikte yaptırdığı implant işlemi, fabrika işçisi Ramazan Yılmaz'ın (40) hayatını kabusa çevirdi. İddiaya göre, doktorun hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. SADECE 10 MUAYENE CEZASI VERİLDİ Kafatasına implant sağlanan ve ölümle burun buruna gelen talihsiz adam, saatler süren ameliyatla hayata tutundu. Ancak aradan geçen 2 yıla rağmen ne adalet yerini buldu, ne de sorumlular cezalandırıldı. Hatalı bulunan diş hekimine ise sadece 10 muayene ücreti ceza verildi. Nilüfer ilçesinde özel bir diş kliniğinde muayene olan Yılmaz'a, dişlerinin sallandığı gerekçesiyle implant tedavisi önerildi. Ancak iddiaya göre, doktor A.D.'nin hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. Baygınlık geçiren Yılmaz, kliniğin kendi aracıyla hastaneye kaldırıldı. Tomografi çekiminde vidanın beynine kadar ilerlediği ortaya çıktı. Acil ameliyata alınan talihsiz adam, saatler süren operasyonla ölümden döndü. HEM SAĞLIĞINI HEM İŞİNİ KAYBETTİ Olayın ardından büyük bir travma yaşayan Ramazan Yılmaz, hem sağlığını hem işini kaybetti. Doktordan ödediği ücretin iadesini isteyen Yılmaz, ret cevabı alınca hukuk mücadelesi başlattı. Ancak iki yıldır dosyasında tek bir duruşma günü bile verilmedi. Adli tıp raporunun dosyaya eklenmediğini söyleyen Yılmaz, "Beynime implant saplandı ama kimse sorumluluk almıyor. Başhekime kadar gittim, hâlâ bir muhatap bulamadım" diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı. ''ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ BEKLİYORUM'' Bursa Diş Hekimleri Odası, olayla ilgili doktor A.D.'ye yalnızca 10 muayene ücreti tutarında para cezası verdi. Bu kararı "insan hayatını hiçe saymak" olarak nitelendiren Yılmaz, "İnsan hayatı 5 bin lira mı?" sözleriyle tepki gösterdi. ''KİMSE HESAP VERMİYOR'' Birliğe de dava açtığını belirten Yılmaz, "Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. Raporlar bir şekilde engelleniyor. İnsan hayatına mal olacak bir hataya imza atıldı, ama kimse hesap vermiyor." dedi. "Kamu vicdanı bu kararı bekliyor" ''SAĞLIK BAKANLIĞI DA SESSİZ'' Sağlık Bakanlığı ve adli makamların sessizliğinden dert yanan Yılmaz, "İki yıldır bekliyorum. Adaletin yerini bulmasını, sorumluların cezalandırılmasını istiyorum. Bu sadece benim değil, tüm toplumun meselesi. Böyle hatalar cezasız kalmamalı" diyerek çağrıda bulundu.

TÜRKİYE'NİN EN AĞIR BEBEĞİ BURSA'DA DOĞDU Haber

TÜRKİYE'NİN EN AĞIR BEBEĞİ BURSA'DA DOĞDU

Bursa’nın İnegöl ilçesinde dünyaya gelen erkek bebek, 6 kilo 150 gram doğum ağırlığıyla Türkiye'nin en ağır bebeği olarak literatüre girmeye aday. Avukat Murat Tunç Bircan (32) ve özel sağlık merkezi Müdürü Ece Bircan (28) çiftinin ikinci çocukları olan Ali Atilla, 6 kilo 150 gram ağırlığında 59 santim uzunluğunda doğarak hem ailesini hem de sağlık görevlilerini hayrete düşürdü. Doğum, İnegöl’de özel bir hastanede Kadın Doğum Uzmanı Dr. İbrahim Yaşa tarafından gerçekleştirildi. Sezaryen yöntemiyle 37 haftalık olarak dünyaya gelen Ali Atilla'nın doğum sürecinde doktor ve sağlık ekibi ekstra hassasiyet gösterdi. Normal doğum ortalaması 3-3,5 kilogram arasında seyrederken, Ali Atilla’nın kilosu neredeyse iki kat fazla oldu. Doğumdan sonra yapılan kontrollerde bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu belirlendi. Kadın Doğum Uzmanı Dr. İbrahim Yaşa, "Bebek Bircan tarafımdan takip edildi. Birkaç gün önce de doğumu gerçekleşti. Sıkıntılı bir takip vardı. Bebek çok hızlı kilo alıyordu. 6 kilo 150 gram ağırlığında erkek bebek doğurttuk. 2024-2025 taramalarında Türkiye’deki en büyük bebek. Geçen sene İspanya’daki 6 kiloluk bebek Avrupa’da gündem olmuştu. Bundan birkaç ay önce doğuda bir ilimizde 5 kilo 250 gram doğan bir bebekle baya sansasyonel olmuştu. Bizim bebeğimiz aynı zamanda 37 haftalık bir bebekti. Literatüre girmeye aday bir bebek. Annemizi bir iki gün hastaneye yatırdık fakat ağrılar artmaya başlayınca normal doğum süresinden 3 hafta önce de olsa sezeryanla almaya karar verdik" ifadelerini kullandı. Baba Murat Bircan," Teşekkür ederiz. Mutluyuz, bütün çocuk doktoru hocamıza da teşekkür ediyoruz Kadın doğum İbrahim hocamıza, çocuk doktoru Kahraman hocaya da teşekkür ediyoruz, sağ olun. Sevindik mutlu olduk, çok şükür" dedi. Anne Ece Bircan ise, "Biz aslında bekliyorduk, çünkü ultrasonda her hafta, her ay kontrollerinde belliydi kilolu gittiği, önden gittiği. İbrahim hocam söylüyordu ama biz tabii ki 5 kilo civarında beklerken birden 6 kilo 150 gram doğması bizi de şaşırttı. Sağlıklı olması çok şükür güzel bir şey. İnşallah da böyle devam eder"dedi.

BURSA'DA BABASININ BÖBREĞİ İLE HAYATA TUTUNDU Haber

BURSA'DA BABASININ BÖBREĞİ İLE HAYATA TUTUNDU

Bursa Şehir Hastanesi'nde doğuştan genetik hastalığı nedeniyle 3 yıldır diyaliz tedavisi gören 9 yaşındaki İdo, babasının verdiği böbrekle hayata tutundu. Sağlık Bakanlığı öncülüğünde yürütülen organ nakil çalışmaları kapsamında Bursa Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya pediatrik organ nakli gerçekleşti. Yabancı uyruklu İdo Alabdul Ghafour, genetik bir hastalık olan Jeune Sendromu ile doğduğundan beri mücadele ediyordu. 3 yıldır diyaliz alan İdo için doktorları nakil olması gerektiğini belirtti. Uygun donör çıkmayınca 32 yaşındaki babası Abdullah A. Ghafour, oğlunu yaşatmak için böbreğini bağışladı. Bursa Şehir Hastanesi'nde gerçekleşen operasyon ile babanın sol böbreği oğluna nakledildi. 1 haftalık tedavi sürecinin ardından minik İdo hastaneden sağlıklı bir şekilde taburcu edildi. Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Çocuk Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Erdoğan, İdo'ya gerçekleştirilen operasyonla ilgili yaptığı açıklamada, "Hastamız 9 yaşında erkek hasta. Doğuştan genetik bir hastalık olan Jeune Sendromu hastası. Bu yüzden 3 yıldır diyaliz programında. Yaklaşık 2 yıl hemodiyalizde kaldıktan sonra son 1 yıldır periton diyalizi programında izliyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi oldukça zor süreçler ve maalesef hastanın bir kardeşi daha aynı sendromdan diyaliz tedavisi görüyor. Biz uzun süreden beri organ nakli için planlama yapıyoruz ama babası bu iş için gönüllü oldu. Böbreğini verdi ve sonrasında böbrek takıldı. Şu aşamada gayet iyi gözüküyor." şeklinde konuştu. Organ Bağışına Duyarlı Olalım Herkesin İdo gibi şanslı olmadığının altını çizen Prof. Dr. Erdoğan, "Bizim sırada çok bekleyen çocuk hastamız var. Bunlardan birçoğu maalesef organ vericisi olmayan hastalarımız. Dolayısıyla bizim en önemli mesajımız kadavra bağışı konusunda olmalı. Bu sağlanırsa böbrekler toprak altına gitmektense bu hastalara giderse hem onlar açısından hem diyalizlerin oldukça maliyetli işler olması sebebiyle ülkemiz açısından oldukça faydalı olur. Bu yüzden organ bağışı konusunda halkımızın çok bilinçli olması gerekiyor." dedi. Nakil operasyonunda görev alan Böbrek Nakli Birim Sorumlusu Üroloji Uzmanı Op. Dr. Serdar Geylan ise, "İki gün önce babasını taburcu etmiştik. Bugün de babası İdo'yu almaya geldi. Onun da taburculuğunu yapacağız. Öncelikle bu bir ekip işidir. Pediyatrik canlı vaka yapmak kolay iş değil. Bu işin içinde çok büyük bir emek var. Özverilerini esirgemeyen tüm ekibe teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.

40 YIL HATIRI OLAN TÜRK KAHVESİ VE BİLİNMEYEN FAYDALARI Haber

40 YIL HATIRI OLAN TÜRK KAHVESİ VE BİLİNMEYEN FAYDALARI

Çoğu kişi güne Türk kahvesi içmeden başlayamazken, kimileri için de yemek sonraları kahve olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Bilinçsiz tüketildiği takdirde vücuda zararlı olan kahvenin, düzenli tüketildiğinde ise faydaları saymakla bitmiyor. Dengeli Türk kahvesi tüketiminin stresten kansere, diş çürümesinden şeker hastalığına kadar birçok faydaları olduğuna dikkat çeken Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Veysel Ciğerli, kahvenin strese iyi geldiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Vücuttaki serbest radikallerin sebep olduğu hücresel hasarlarla mücadele eden antioksidanların kahve tohumu ekstrelerinde bulunur. Oksidatif stresin sebep olduğu hastalıklara karşı antioksidan özelliği sayesinde vücuda yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Yapılan araştırmalara göre günde 3 bardak Türk kahvesi tüketen bireylerde karaciğer kanseri riskinin daha az olduğu görülmektedir. Kahvedeki kafeinin karaciğer fibrözü, sirozu ve karaciğer kanserinin gelişiminde rol oynayan dönüştürücü büyüme faktörü beta-1 (TGF-beta1) oluşumunu baskılamasından kaynaklanabileceği ancak bu konuda klinik çalışmaların detaylı olarak yapılması gerektiği vurgulanmıştır." DİŞ VE CİLT SAĞLIĞINI KORUYOR Kahvenin antimikrobiyal etkisi olduğunu belirten Uzm. Dyt. Veysel Ciğerli, "Kahve ekstresi, diş çürümesine sebep olan bakterilere karşı engelleyici etkiye sahiptir. Kahvenin yapısındaki kafein jel veya krem şeklinde cilt bakım ürünlerinde yer almaktadır. Kafein cilt üzerine uygulandığında kan damarlarını genişleterek daha zinde ve küçük kırışıklıkları azaltan bir cilt elde edilebilmektedir" dedi. Kahvenin şeker hastalığı riskini de azalttığına dikkat çeken Uzm. Dyt. Veysel Ciğerli, "10 binden fazla erkek veya kadın Finli ya da Hollandalı bireyler üzerinde yapılan saha çalışmalarında, kahve içenlerin içmeyenlere oranla yüzde 50'den daha az Tip-2 diyabet riski taşıdığı ortaya konmuştur" diye konuştu. TOKLUK HİSSİNİ ARTIRIYOR, YORGUNLUĞU GİDERİYOR "Kardiyovasküler, koroner kalp hastalığı ve inme konusunda yararlı etkileri olduğu fakat yüksek alım miktarlarında daha az etkili olduğu çalışmalarda belirtilmiştir. 3-4 bardak kahve tüketimi günlük alınan enerji miktarını düşürmektedir. Ayrıca yapılan rastgele plasebo kontrollü çalışmalarda günde 524 miligram kahve tüketiminin 151 miligram ve daha az tüketenlere göre kiloyu ve yağ kütlesini azalttığı, tokluk hissini artırdığı da belirlenmiştir. Kahvenin merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olduğu, yorgunluğu giderici ve ağrı kesici etkinliğini arttırabildiği belirlenmiştir." KAHVE TÜKETİMİ KARACİĞERE DE FAYDALI Kahvenin yapısındaki kafeinin karaciğerde metabolize olduğunu ifade eden Uzm. Dyt. Veysel Ciğerli, "Bu sebeple karaciğer üzerinde çalışmalar yoğundur. Örneğin, kahve tüketimi yağlı karaciğeri önleyebilmektedir. Kahvenin karaciğer trigliseriti ile etkileşime girdiği ortaya konmuştur. Yapılan klinik çalışmalar; yaş, cinsiyet ve diğer faktörler değerlendirilerek kahve tüketiminin metabolik sendrom ile ters ilişkili olduğunu göstermektedir. Hayvan modellerinde ise non-alkolik karaciğer yağlanmasıyla da kafein alımı arasında zıt bir bağlantı olduğu ortaya konmuştur. Ancak kullanılan kahvenin hazırlanışı, miktarı, içimi sırasında şeker kullanımı gibi faktörler bu deneysel sonuçları değiştirebilmektedir. Bu amaçla klinik çalışmaların daha da artması gerekmektedir. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Kongresi'nde, hamilelikte günde 200 miligramın altında ılımlı bir kafein tüketiminin bebek ve anne için risk oluşturmadığı rapor edilmektedir" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.