#Sağlık Bakanlığı

- Sağlık Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

2026'DA SURİYELİLERE ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİ BİTİYOR Haber

2026'DA SURİYELİLERE ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİ BİTİYOR

Yeni düzenlemeye göre, geçici korunanlar eskiden ücretsiz olan sağlık hizmetleri için katılım payı ödemekle yükümlü olacak. KATILIM PAYLARI SOSYAL FONA AKTARILACAK Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre, bugüne dek temel ve acil sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanan geçici koruma altındaki yabancılar, yeni yıldan itibaren muayene, tedavi ve ilaç için katılım payı ödeyecek. Tahsil edilen bu tutarlar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’na (SYDTF) aktarılacak. ÖDEME GÜCÜ OLMAYANA GERİ ÖDEME DESTEĞİ Katılım payını ödeyemeyecek durumda olan geçici korunanların ödemeleri, talepleri halinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarınca karşılanacak. Ayrıca geçici korunanlara yönelik sağlık harcamaları, her üç ayda bir Sağlık Bakanlığı kontrolünde SYDTF tarafından ödenecek. Bu görevi daha önce AFAD yürütüyordu. ÖZEL HASTANEYE BAŞVURU KURALI DEĞİŞTİ Yeni düzenlemeyle özel sağlık kurumlarına doğrudan başvuru konusunda da değişiklik yapıldı. Daha önce tüm geçici korunanlar, acil durumlar dışında özel sağlık kuruluşlarına başvuramıyordu. Artık yalnızca ödeme gücü olmayanlar bu kapsama alınacak. Ödeme gücü bulunanlar, özel sağlık kurumlarına başvurabilecek. SGK FİYATLARINA UYUM ZORUNLU Bununla birlikte: Ödeme gücü olmayan geçici korunanlara SGK tarafından karşılanmayan sağlık hizmetleri sunulamayacak (aşılar hariç). Sağlık hizmetleri, SGK'nın belirlediği fiyatlar üzerinden karşılanacak; daha düşük veya yüksek iskonto uygulanamayacak. GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİ SAYISI Türkiye’de geçici koruma statüsü, öncelikli olarak Suriyeli vatandaşlar için uygulanıyor. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 20 Ekim 2025 itibarıyla geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısı şöyle: Toplam: 2 milyon 375 bin 909 İstanbul: 417 bin 725 Gaziantep: 333 bin 849 Şanlıurfa: 197 bin 17

ANNE VE İKİ ÇOCUĞUNUN ZEHİRLENDİĞİ SORUŞTURMADA YENİ GELİŞME Haber

ANNE VE İKİ ÇOCUĞUNUN ZEHİRLENDİĞİ SORUŞTURMADA YENİ GELİŞME

Almanya’dan tatil için Türkiye’ye gelen gurbetçi aileden üç kişi hayatını kaybetti. İstanbul Fatih’te bir otelde kalan aile, Beşiktaş’ta yemek yedikten sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Anne ve iki çocuğu yaşamını yitirirken, baba yoğun bakımda. Olayla ilgili başlatılan geniş çaplı soruşturmada gözaltı sayısı 11'e çıktı. Soruşturma kapsamında otelde yapılan ilaçlama çalışmaları da mercek altına alındı. ZEHİRLENME ŞÜPHESİ: ANNE SON NEFESİNDE HER ŞEYİ ANLATTI Hayatını kaybeden anne Çiğdem Böcek, hastanedeyken verdiği ifadede İstanbul’a geldikten sonra ailece neler yediklerini tek tek anlattı. Otel çevresindeki restoranlarda kebap, pide, makarna ve pizza yediklerini belirten Böcek, olay günü seyyar satıcıdan midye aldıklarını, ardından bir kokoreççide çorba, sucuk ekmek, tavuk tantuni yediklerini söyledi. Ayrıca bir dükkandan lokum aldıklarını da aktardı. Çiğdem Böcek, gece mide bulantısıyla uyandıklarını, sabah hastaneye gittiklerini ve sadece serum ve probiyotik verildiğini; çocuklarının ise yeterince muayene edilmediğini söyledi. 11 GÖZALTI, OTELDE İLAÇLAMA DETAYI ORTAYA ÇIKTI İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada gözaltına alınan kişi sayısı 11’e yükseldi. Son gözaltılar arasında otel çalışanları ve ilaçlama şirketi çalışanı da yer aldı. Olaydan kısa süre önce otelde ilaçlama yapıldığı, aynı gün iki turistin daha zehirlenme şikâyetiyle hastaneye başvurduğu belirlendi. AFAD, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ekipleri otelde kapsamlı inceleme yaptı. Yastıklar, çarşaflar, battaniyeler, su şişeleri ve çeşitli yüzeylerden alınan örnekler laboratuvara gönderildi. İlk ölçümlerde herhangi bir zehirli gaz tespit edilmedi. ESNAF VE ŞÜPHELİLER SUÇLAMALARI REDDETTİ Gözaltına alınan midyeci, kokoreççi ve lokum satıcılarının ifadelerinde, ürünlerinin taze olduğunu ve uzun süredir aynı bölgede esnaflık yaptıklarını söylediği öğrenildi. Otel sahibi H.O.’nun ise “kasten yaralama” ve “karşılıksız yararlanma” suçlarından sabıkası olduğu ortaya çıktı. İlaçlama şirketinin sahibi ve çalışanları hakkında da “taksirle yaralama” ve “dolandırıcılık” dahil çeşitli suç kayıtları bulunduğu tespit edildi. Otelin, adli soruşturma sonuçlanıncaya kadar geçici olarak kapatıldığı ve müşterilerin başka otellere yönlendirildiği bildirildi. ADLİ TIP RAPORUNDA “ÖLÜM NEDENİ TESPİT EDİLEMEDİ” İlk otopsi raporunda annenin ve iki çocuğun ölüm nedeni net olarak belirlenemedi. Ölüm sebeplerinin kesinleşmesi için ileri düzey toksikolojik incelemelerin devam ettiği ve sonuçların beklenildiği bildirildi. YENİ ŞÜPHE: İLAÇLAMA MI, GIDA MI? Olayın ardından ortaya çıkan ilaçlama bilgisi soruşturmanın seyrini değiştirdi. Yetkililer, ölümlerin otelde yapılan ilaçlama sonucu mu yoksa dışarıdan tüketilen yiyeceklerden mi kaynaklandığını araştırıyor. Gıda numuneleri, otel odasında kullanılan kimyasallar ve otopsi bulguları birlikte değerlendirilecek.

BAKANLIK UYARDI: HASTALARDA SAHTE TIBBİ ÜRÜN KULLANILDI Haber

BAKANLIK UYARDI: HASTALARDA SAHTE TIBBİ ÜRÜN KULLANILDI

Sağlık Bakanlığı, tüm sağlık kurumlarına yazı göndererek, “Ürünleri derhal imha edin, bu ürünlerin kullanıldığı hastaları tespit edip bildirin” talimatını verdi. Sağlık Bakanlığı’na bağlı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Legacy Biyoteknoloji Şirketi tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nden ithal edildiği öne sürülen ve özellikle ortopedi ile diş tedavisinde kullanılan tıbbi ürünlerin sahte olduğunu tespit etti. İl Sağlık Müdürlüğü’nün yazısında, şu ifadelere yer verildi: “Pinnacle markalı ürünlerin kutu üzerindeki bilgilerle içeriğin uyuşmadığı, barkod ve izlenebilirlik numaralarının bulunmadığı, ürünlerin ABD’deki doku merkeziyle hiçbir bağlantısının olmadığı ve sahte göründüğünün bildirildiği anlaşılmıştır.” GÜMRÜKLER: “PINNACLE MARKASIYLA HİÇBİR KAYIT YOK” Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede de “Pinnacle markasıyla herhangi bir ithalat kaydına rastlanmadığı” açıklandı. Sağlık Müdürlüğü, söz konusu ürünlerin hangi koşullarda üretildiği ve sterilize edilip edilmediğinin bilinmediğini belirterek, kullanılması halinde ciddi halk sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu. SAHTE ÜRÜNLERİN İMHA EDİLMESİ VE HASTALARIN BİLDİRİLMESİ İSTENDİ İl Sağlık Müdürlüğü, kamu hastanelerine, özel hastanelere, diş sağlığı merkezlerine ve tıp kliniklerine gönderdiği yazıda, “Pinnacle markalı allogreft ürünlerinin derhal imha edilmesi, piyasadan toplatılması ve bu ürünlerin kullanıldığı hastaların tespit edilerek Bakanlığa bildirilmesi” talimatını verdi. “BU, CİNAYETE TEŞEBBÜSTÜR!” Türk Tabipleri Birliği eski Başkanı, ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, sahte tıbbi ürünlerin kullanımıyla ilgili sert tepki gösterdi: “Bu tür tıbbi ürünlerin steril ve denetimli şekilde üretilmesi gerekir. Sahte ürünlerin hastalarda kullanılması büyük bir skandaldır. Enfeksiyon ve hepatit gibi virüslerin bulaşma riski vardır. Bu işi yapanlar cinayete teşebbüsten yargılanmalıdır.”

DELİ DANA HASTALIĞI NEDİR, BELİRTİLERİ NELER? NASIL BULAŞIR? Haber

DELİ DANA HASTALIĞI NEDİR, BELİRTİLERİ NELER? NASIL BULAŞIR?

Ankara’da bir hastada Deli Dana tespit edilmesinin ardından Bolu’da da benzer bir bulguya rastlandı. Sağlık yetkilileri alarm durumuna geçerken, uzmanlar vatandaşları et tüketimi konusunda uyardı. DELİ DANA HASTALIĞI NEDİR? Tıbbi adıyla Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD), beyinde prion adı verilen anormal proteinlerin birikmesi sonucu ortaya çıkan, sinir sistemini hedef alan nadir ve ölümcül bir hastalıktır. Bu proteinler, beyin hücrelerini tahrip ederek hızla ilerleyen nörolojik bozukluklara neden olur. BELİRTİLERİ NELERDİR? Deli dana hastalığı, erken dönem ve ileri evre belirtilerle kendini gösteriyor. ERKEN DÖNEM BELİRTİLERİ: Kişilik değişiklikleri, depresyon ve anksiyete Hafıza sorunları ve dikkat eksikliği Kaslarda seğirme ve kontrolsüz hareketler Denge bozukluğu ve baş dönmesi Uyku düzensizlikleri İLERİ AŞAMA BELİRTİLERİ: Konuşma ve yürüme zorlukları Görme kaybı, çift görme Kas sertliği, bilinç bulanıklığı Nöbetler, koma ve bitkisel hayata geçiş NASIL BULAŞIR? Uzmanlara göre hastalık insandan insana doğrudan bulaşmaz. Ancak, bulaşıcı hayvansal ürünlerin tüketimi önemli bir risk faktörüdür. RİSK OLUŞTURAN DURUMLAR: Hasta hayvanlardan elde edilen et ve et ürünleri Hijyenik olmayan kesim yerlerinden alışveriş Veteriner kontrolünden geçmemiş hayvansal ürünler Tıbbi cihazlarla bulaş (nadir) SAĞLIK BAKANLIĞI VE UZMANLARDAN KRİTİK UYARILAR Bolu’da bildirilen son vakanın ardından, Sağlık Bakanlığı ekipleri bölgedeki gıda zincirlerini ve et üretim süreçlerini incelemeye aldı. Halk sağlığı uzmanları, vatandaşlara şu uyarılarda bulundu: ✅ Et ürünlerini tam pişirerek tüketin ✅ Ürünlerin menşeine ve üretici iznine dikkat edin ✅ Kayıt dışı veya sokak kesimi yapılan etlerden uzak durun ✅ Market ve kasap alışverişlerinde Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı onaylı ürünleri tercih edin TÜRKİYE'DE DELİ DANA RİSKİ NE KADAR YÜKSEK? Türkiye’de deli dana vakası oldukça nadir görülse de, gıda güvenliği zincirindeki ihlaller, olası riskleri artırabiliyor. Daha önce bazı Avrupa ülkelerinde büyük çaplı salgınlara neden olan hastalık, kontrolsüz hayvan ithalatı ve kaçak kesimlerle insan sağlığını tehdit edebiliyor. VATANDAŞLAR ENDİŞELİ: “ET ALIRKEN KORKAR OLDUK” Son vakaların ardından özellikle kırmızı et tüketen vatandaşlar sosyal medyada endişelerini dile getirdi. Birçok kullanıcı, market alışverişlerinde menşe, parti numarası ve üretici bilgisi sorgulamasına başladığını ifade etti. YETKİLİLERDEN AÇIKLAMA BEKLENİYOR Sağlık Bakanlığı'nın ve Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, konuyla ilgili kapsamlı bir açıklama yapması bekleniyor. Soruşturmanın sonucu ve laboratuvar bulguları netleştikçe, resmî bilgilendirmeler kamuoyuyla paylaşılacak.

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR Haber

KAFATASINA İMPLANT SAPLANAN HASTA HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR

Diş tedavisi için diş hekimine başvuran ve müdahale sırasında kafatasına implant saplanan hasta hem sağlığından hem işinden oldu. Bursa'da diş tedavisi için gittiği özel klinikte yaptırdığı implant işlemi, fabrika işçisi Ramazan Yılmaz'ın (40) hayatını kabusa çevirdi. İddiaya göre, doktorun hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. SADECE 10 MUAYENE CEZASI VERİLDİ Kafatasına implant sağlanan ve ölümle burun buruna gelen talihsiz adam, saatler süren ameliyatla hayata tutundu. Ancak aradan geçen 2 yıla rağmen ne adalet yerini buldu, ne de sorumlular cezalandırıldı. Hatalı bulunan diş hekimine ise sadece 10 muayene ücreti ceza verildi. Nilüfer ilçesinde özel bir diş kliniğinde muayene olan Yılmaz'a, dişlerinin sallandığı gerekçesiyle implant tedavisi önerildi. Ancak iddiaya göre, doktor A.D.'nin hatalı müdahalesi sonucu implant vidası çene kemiğini delip kafatasına saplandı. Baygınlık geçiren Yılmaz, kliniğin kendi aracıyla hastaneye kaldırıldı. Tomografi çekiminde vidanın beynine kadar ilerlediği ortaya çıktı. Acil ameliyata alınan talihsiz adam, saatler süren operasyonla ölümden döndü. HEM SAĞLIĞINI HEM İŞİNİ KAYBETTİ Olayın ardından büyük bir travma yaşayan Ramazan Yılmaz, hem sağlığını hem işini kaybetti. Doktordan ödediği ücretin iadesini isteyen Yılmaz, ret cevabı alınca hukuk mücadelesi başlattı. Ancak iki yıldır dosyasında tek bir duruşma günü bile verilmedi. Adli tıp raporunun dosyaya eklenmediğini söyleyen Yılmaz, "Beynime implant saplandı ama kimse sorumluluk almıyor. Başhekime kadar gittim, hâlâ bir muhatap bulamadım" diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı. ''ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ BEKLİYORUM'' Bursa Diş Hekimleri Odası, olayla ilgili doktor A.D.'ye yalnızca 10 muayene ücreti tutarında para cezası verdi. Bu kararı "insan hayatını hiçe saymak" olarak nitelendiren Yılmaz, "İnsan hayatı 5 bin lira mı?" sözleriyle tepki gösterdi. ''KİMSE HESAP VERMİYOR'' Birliğe de dava açtığını belirten Yılmaz, "Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. Raporlar bir şekilde engelleniyor. İnsan hayatına mal olacak bir hataya imza atıldı, ama kimse hesap vermiyor." dedi. "Kamu vicdanı bu kararı bekliyor" ''SAĞLIK BAKANLIĞI DA SESSİZ'' Sağlık Bakanlığı ve adli makamların sessizliğinden dert yanan Yılmaz, "İki yıldır bekliyorum. Adaletin yerini bulmasını, sorumluların cezalandırılmasını istiyorum. Bu sadece benim değil, tüm toplumun meselesi. Böyle hatalar cezasız kalmamalı" diyerek çağrıda bulundu.

BURSA'DA BABASININ BÖBREĞİ İLE HAYATA TUTUNDU Haber

BURSA'DA BABASININ BÖBREĞİ İLE HAYATA TUTUNDU

Bursa Şehir Hastanesi'nde doğuştan genetik hastalığı nedeniyle 3 yıldır diyaliz tedavisi gören 9 yaşındaki İdo, babasının verdiği böbrekle hayata tutundu. Sağlık Bakanlığı öncülüğünde yürütülen organ nakil çalışmaları kapsamında Bursa Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya pediatrik organ nakli gerçekleşti. Yabancı uyruklu İdo Alabdul Ghafour, genetik bir hastalık olan Jeune Sendromu ile doğduğundan beri mücadele ediyordu. 3 yıldır diyaliz alan İdo için doktorları nakil olması gerektiğini belirtti. Uygun donör çıkmayınca 32 yaşındaki babası Abdullah A. Ghafour, oğlunu yaşatmak için böbreğini bağışladı. Bursa Şehir Hastanesi'nde gerçekleşen operasyon ile babanın sol böbreği oğluna nakledildi. 1 haftalık tedavi sürecinin ardından minik İdo hastaneden sağlıklı bir şekilde taburcu edildi. Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Çocuk Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Erdoğan, İdo'ya gerçekleştirilen operasyonla ilgili yaptığı açıklamada, "Hastamız 9 yaşında erkek hasta. Doğuştan genetik bir hastalık olan Jeune Sendromu hastası. Bu yüzden 3 yıldır diyaliz programında. Yaklaşık 2 yıl hemodiyalizde kaldıktan sonra son 1 yıldır periton diyalizi programında izliyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi oldukça zor süreçler ve maalesef hastanın bir kardeşi daha aynı sendromdan diyaliz tedavisi görüyor. Biz uzun süreden beri organ nakli için planlama yapıyoruz ama babası bu iş için gönüllü oldu. Böbreğini verdi ve sonrasında böbrek takıldı. Şu aşamada gayet iyi gözüküyor." şeklinde konuştu. Organ Bağışına Duyarlı Olalım Herkesin İdo gibi şanslı olmadığının altını çizen Prof. Dr. Erdoğan, "Bizim sırada çok bekleyen çocuk hastamız var. Bunlardan birçoğu maalesef organ vericisi olmayan hastalarımız. Dolayısıyla bizim en önemli mesajımız kadavra bağışı konusunda olmalı. Bu sağlanırsa böbrekler toprak altına gitmektense bu hastalara giderse hem onlar açısından hem diyalizlerin oldukça maliyetli işler olması sebebiyle ülkemiz açısından oldukça faydalı olur. Bu yüzden organ bağışı konusunda halkımızın çok bilinçli olması gerekiyor." dedi. Nakil operasyonunda görev alan Böbrek Nakli Birim Sorumlusu Üroloji Uzmanı Op. Dr. Serdar Geylan ise, "İki gün önce babasını taburcu etmiştik. Bugün de babası İdo'yu almaya geldi. Onun da taburculuğunu yapacağız. Öncelikle bu bir ekip işidir. Pediyatrik canlı vaka yapmak kolay iş değil. Bu işin içinde çok büyük bir emek var. Özverilerini esirgemeyen tüm ekibe teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.

BURSA'DA MEME KANSERİNE DİKKAT ÇEKİLDİ Haber

BURSA'DA MEME KANSERİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Bursa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla Cumhuriyet Caddesi'nde yürüyüş etkinliği düzenlendi. Yürüyüşün ardından şehrin merkezi noktalarından olan Tophane surlarına meme kanserinin simgesi olan dev ‘Pembe kurdele' asıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından ülke genelinde yürütülen 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte Cumhuriyet Caddesi'nden Zafer Meydanı'na doğru yoğun katılımla gerçekleşen bir yürüyüş yapıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Bandosu'nun marşlarıyla eşlik ettiği yürüyüşe; İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. İrfan Oğuz, Kamu Hastaneleri Başkanı Dr. Melike Savaş, sağlık çalışanları, sivil toplum kuruluşları, kanser dernekleri ve öğrenciler katıldı. Vatandaşların yoğun ilgiyle takip ettiği etkinlikte, lise öğrencileri ellerinde tuttuğu meme kanserinin simgesi olan dev ‘pembe kurdele' ile cadde boyunca yürüyüşe eşlik etti. Yürüyüşün ardından Zafer Meydanı'nda konuşan Bursa Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. İrfan Oğuz, meme kanseri konusunda toplumsal bir bilinç oluşturabilmek adına etkinliği düzenlediklerini söyledi. Meme kanserinin kadınlarda kanser türlerinin içerisinde ölüm nedenlerinde ilk sıralarda geldiğini hatırlatan Dr. Oğuz, ‘Bu çerçevede bizler de geçen sene sağlıklı hayat merkezlerimiz ve ikinci basamak kuruluşlarımızda 276 binden fazla kişiye kanser taraması yaptık. Bunların arasında meme kanseri, kolorektal ve rahim ağzı kanseri olmak üzere, 210 kişide kanser erken dönemde teşhis edildi. İşin sadece mali boyutunu düşünsek bile bir kanser hastasını erken dönemde yakalamak hem hasta, hem devletimiz için birçok mali yükten kurtulmak demektir. Bunun yanında kanser hastalığının sosyal ve psikolojik kısımları da fazlasıyla yıpratıcı olmaktadır" diye konuştu. ‘Erken teşhis hayat kurtarır' Bursa'da 13 adet Sağlıklı Hayat Merkezi olduğunu hatırlatan Dr. Oğuz, ‘Bunların 10 tanesinde mamografi cihazımız var, mamografi cihazlarımız ileri teknoloji ürünü cihazlar. Kolorektal ve rahim ağzı kanserlerinin de bu merkezlerimizde taramaları yapılabilmektedir. Kanser taramaları için MHRS üzerinden, aile hekimlerinden ya da sağlıklı hayat merkezini direkt arayarak başvurular oluşturulmaktadır. Erken teşhisin hayat kurtaracağını bir kez daha hatırlatıyor, vatandaşlarımızı bu merkezlerimize bekliyoruz" dedi. Tophane surlarına ‘Pembe kurdele' asıldı Konuşmaların ardından sağlık çalışanları ve öğrenciler, meme kanserinin simgesi olan dev ‘pembe kurdeleyi' Bursa'nın birçok noktasından görülebilecek olan Tophane surlarına astılar. ‘Pembe Kurdele'nin toplumsal bilinç oluşturmak amacıyla ay sonuna kadar şehrin farklı noktalarında asılı kalacağı bilgisi verildi.

BURSA SUYU MODERN TESİSLERDE ARITILIYOR Haber

BURSA SUYU MODERN TESİSLERDE ARITILIYOR

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Doğancı ve Çınarcık barajlarından gelen suyu, BUSKİ’ye bağlı Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi'nde ileri düzey fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma işlemlerinden geçirerek ulusal ve uluslararası standartlara uygun hale getirdikten sonra Bursalıların kullanımına sunuyor. İÇME SUYU ARITMA TESİSİNDE TİTİZ ÇALIŞMA Kentte yaşam kalitesini artırmak için çalışmalarını hızlandıran Bursa Büyükşehir Belediyesi, iklim değişikliği neticesinde ortaya çıkan kuraklık sonucu su kaynaklarının azalması ve baraj doluluk oranlarının kritik seviyeye düşmesi sebebiyle de gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. BUSKİ Genel Müdürlüğü ekipleri, her gün metreküplerce suyun ulaştığı Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi’nde titiz bir çalışma yürütüyor. ULUSAL VE ULUSLARARASI KRİTERLER UYGULANIYOR Dünya Sağlık Örgütü’nün, Sağlık Bakanlığı’nın ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği kriterlerin büyük dikkatle uygulandığı tesiste, birçok ileri düzey fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma işlemleri yürütülüyor. Tesislerde arıtılan ve sürekli örnek alınan su, şehre dağıtımı yapılmadan önce modern laboratuvar ortamında birçok testten geçirilerek analiz ediliyor. RİSKLER OLUŞMADAN ÖNLENİYOR Tesisin arıtma sürecinde su, önce kaba ve ince ızgaralardan geçirilerek fiziksel kirliliklerden arındırılıyor. Ardından kimyasal çöktürme, filtrasyon ve dezenfeksiyon aşamalarıyla suyun içme suyu standartlarına ulaşması sağlanıyor. Bu süreçte kullanılan otomasyon sistemleri sayesinde tüm işlemler anlık olarak izleniyor. Olabilecek riskler daha oluşmadan önleniyor. ÇEVREYE DUYARLI YAKLAŞIM Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi, sadece içme suyu kalitesiyle değil, çevreye duyarlı yaklaşımıyla da örnek oluyor. Enerji verimliliğini artırmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının ve modern otomasyon teknolojilerinin kullanıldığı tesiste, hem işletme maliyetleri düşürülüyor hem de çevresel sürdürülebilirlik sağlanıyor. YATIRIMLAR SÜRÜYOR Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin artan nüfusu ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak uzun vadeli su yönetimi stratejilerini de devreye alıyor. Bu kapsamda suyun tasarruflu kullanımı, kayıp-kaçak oranlarının azaltılması ve altyapının güçlendirilmesine yönelik yatırımlar da sürdürülüyor. 7/24 ESASIYLA SÜREÇ TAKİP EDİLİYOR BUSKİ ekipleri, suyun şebeke boyunca kalitesini korumak amacıyla düzenli hat temizliği, basınç kontrolü ve numune analizleri yapıyor. Vatandaşların musluklarından akan suyun güvenle içilebilir olmasını sağlamak için tüm süreçler 7 gün 24 saat esasına göre takip ediliyor. Suyun yalnızca bugünün değil, geleceğin de en değerli kaynağı olduğu bilinciyle hareket eden Büyükşehir Belediyesi, Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi başta olmak üzere kent genelindeki tüm arıtma tesislerinde çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve yenilikçi uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor.

ECZANEDE ŞİDDET: SOPA VE BIÇAKLI SALDIRI Haber

ECZANEDE ŞİDDET: SOPA VE BIÇAKLI SALDIRI

Eczanede şiddet haberi Mersin’in Erdemli ilçesinden geldi. Bir hasta yakını, reçetedeki ilaç yerine muadilini veren eczacı kalfasını sopayla darp etti. Güvenlik kameralarına yansıyan olayda, muadil ilaç verdiği için eczacı kalfasının kafasını sopayla yaran saldırgan, cebinden çıkardığı bıçakla üzerine saldı, araya girenler güçlükle engelledi. Edinilen bilgiye göre olay, Merkez Mahallesi Erdemli Devlet Hastanesi acil girişi karşısındaki Meryem Eczanesi’nde yaşandı. İddiaya göre, İsmail T. adlı şahıs yaklaşık 1.5 ay önce babasına verilen ilacın, reçetede yazılan değil de muadili olduğunu belirterek eczacı kalfası Arif Fidan ile tartıştı. Tartışmanın ardından eczaneden ayrılan şahıs, bu sabah tekrar gelerek yanında getirdiği sopayla Fidan’a saldırdı. Sopayı kalfanın başına vurarak yaralayan şahıs, ardından arka cebinden çıkardığı bıçakla tezgahın arkasında duran Fidan’ın üzerine yürüdü. Saldırgan elindeki bıçağı açmaya çalışırken, eczacı kalfası da karşılık verince kısa süreli arbede yaşandı. Bu sırada çevredekilerin içeriye girmesiyle kavga aralanırken, şikayet üzerine saldırgan gözaltına alındı. ECZANEDE ŞİDDET OLAYINA ,ECZACILARDAN TEPKİ Yaşanan saldırının ardından olayın yaşandığı eczane önünde toplanan eczacılar, saldırıyı kınadı. Burada açıklama yapan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Aliye Akgül Aydın, saldırının bir hekimin hastasını, ’eczaneden temin edilen eş değer ilaç’ hakkında yanlış yönlendirmesi sonucu yaşandığını ileri sürdü. Hekimin yanlış yönlendirmesi sonucu hasta yakını tarafından eczane çalışanına yönelik fiziksel saldırı gerçekleştiğini belirten Aydın, "Sağlıkta şiddetin durdurulması için tüm sağlık çalışanları olarak omuz omuza mücadele ederken, eczanemize yönelik böylesi bir saldırının, bir sağlık çalışanının yanlış yönlendirmesi sonucu yaşanmış olması kabul edilemez bir durumdur" dedi. Yaşanılanları asla normalleştirmediklerini ve kesin bir dille reddettiklerini vurgulayan Aydın, "Eşdeğer ilaç, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış, etkinliği ve güvenirliği bilimsel olarak kanıtlanmış ilaçlardır" ifadelerini kullandı. "ELİNDEKİ BIÇAĞI TUTMASAK DAHA KÖTÜ OLABİLİRDİ" Saldırıya uğrayan eczane çalışanı Arif Fidan ise olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Hasta eczaneye geldi ve elindeki poşetten 3 ilacı çıkardı. Ben yardımcı olmaya çalıştım kendisine. Sorunun ne olduğu çözmeye yönelik reçeteyi açmaya çalıştım. Reçete yaklaşık 1.5 önce yazılmış. Ben bunu çözmeye çalışırken, şahıs, ’Bana neden ilacı vermiyorsun lan’ dedi. Ben kendisini uyardım, ikinci kez söyleyince çıkmasını istedim. Bu şekilde gittikten sonra sabah tekrar gelerek elindeki sopayla saldırdı. Elinde bıçak vardı. Bıçağı tuttuk zaten, tutmasaydık daha kötü olabilirdi" şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.