#Tbmm

- Tbmm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

MHP ’DEN İMRALI AÇIKLAMASI: FETİ YILDIZ GÖREV ALACAK Haber

MHP ’DEN İMRALI AÇIKLAMASI: FETİ YILDIZ GÖREV ALACAK

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, ""MHP adına İmralı’ya ben gidiyorum" dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında kurulan TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun ’İmralı’ya gidiş gündemiyle yapacağı toplantı öncesinde konuştu. Yıldız, Komisyonu’nun, İmralı’ya gidişine ilişkin "Biz, ’Gidiyoruz’ demekle gidilmez. Bunun bir izni var, bakanlığa bildirilecek, gidecek milletvekilleri için izin alınacak. Tahmince her partiden 4-5 milletvekili olur. Bunu söyleyebilirim; Milliyetçi Hareket Partisi adına ben gideceğim" ifadelerini kullandı. "Oylama yapılmalı, mesele ciddi bir iştir o yüzden açık oylama yapılmalıdır" Komisyon’da olumlu bir yönde kararın çıkmasını umut ettiklerini söyleyen Yıldız "Oylama olması lazım. Madem Ada’ya gideceğiz, bir karar alınacak, bir oylama yaparız ama nitelikli çoğunluk aranmaz. Bir kanun teklifi olmadığı için oylama yapılmaz, bunu defalarca kez izah ettik. Biz CHP’nin katılmalarını isteriz ama kendi takdirleri. Elbette oybirliğiyle bu kararın alınmasını arzu ederiz. Türkiye’nin en köklü partisi, yarım asırlık bir problemin çözümünde CHP’nin katkıları bizim için önemli ama onlar olmasa da biz gideriz. Biz, ’Gidiyoruz’ demekle gidilmez. Bunun bir izni var, bakanlığa bildirilecek, gidecek milletvekilleri için izin alınacak. Tahmince her partiden 4-5 milletvekili olur. Bunu söyleyebilirim; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) adına ben gideceğim. AK Parti adına kim katılacak bilmiyorum. Ancak oylama yapılmalı, mesele ciddi bir iştir o yüzden açık oylama yapılmalıdır, gizli oylamaya gerek yok. Nisap meselesini izah ettik, basit çoğunluk yeterlidir" şeklinde konuştu.

ÖZGÜR ÖZEL VE 11 MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞI MECLİS'TE Haber

ÖZGÜR ÖZEL VE 11 MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞI MECLİS'TE

Aralarında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da bulunduğu toplam 12 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri TBMM Başkanlığı'na sunuldu. CHP lideri Özgür Özel hakkında 7 ayrı dosya bulunuyor. Tezkereler kapsamında Özel’in yanı sıra muhalefet partilerinden milletvekillerinin de dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyor. SİYASİ DENGELERİ ETKİLEYEBİLİR Tezkerelerin Meclis'e sunulmasıyla birlikte, dokunulmazlıkların kaldırılması süreci Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon'a devredilecek. Komisyonun hazırlayacağı rapor, Genel Kurul'da oylanarak sonuca bağlanacak. Bu adım, özellikle yerel seçimlerin ardından yükselen siyasi tansiyonun daha da artmasına neden olabilir. KİM BU 12 MİLLETVEKİLİ? Dosyaları Meclis’e gelen isimler arasında sadece CHP ve TİP milletvekilleri değil, başka partilerden de isimlerin yer aldığı bildiriliyor. Ancak resmi açıklamalarda yalnızca Özgür Özel ve Erkan Baş'ın isimleri netlik kazandı. SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK? Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilen dokunulmazlık tezkereleri TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Dosyalar Karma Komisyon’a havale edilecek. Komisyon kararının ardından, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp kaldırılmayacağı Genel Kurul’da oylanacak. Siyasi çevreler, bu gelişmenin Türkiye siyasetinde yeni tartışmalara yol açabileceği yorumunda bulunuyor.

CHP KURULTAY İPTAL DAVASI REDDEDİLDİ Haber

CHP KURULTAY İPTAL DAVASI REDDEDİLDİ

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 4-5 Kasım 2023 tarihli 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'te yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı'nın iptali talebiyle açılan davada karar çıktı. Mahkeme, davacılar Lütfü Savaş ve bazı kurultay delegelerinin, kurultayların "mutlak butlanla sakatlandığı" iddiasıyla açtığı davada, karar vermeye yer olmadığına hükmetti. Duruşmaya CHP'nin avukatları Çağlar Çağlayan ve Mehmet Can Keysan ile davacı vekili Onur Yusuf Üregen katıldı. Duruşmada tarafların beyanları alındı. Mahkeme, her iki kurultayın iptali istemiyle açılan davayı konusuz kalması nedeniyle reddetti. DAVACILAR NE İSTEDİ? Davacıların vekili Onur Yusuf Üregen, savunmasında kurultaylarda alınan kararların ve Özgür Özel yönetiminin işlemlerinin geçersiz sayılmasını, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve iadesini talep etti. Üregen, kurultayların yok hükmünde olduğunun tespitiyle iptal edilmesini ve alınan tüm kararların geçersiz sayılmasını istedi. Mahkeme salonunda bazı feri müdahil vekilleri ve izleyicilerin söz kesmeleri nedeniyle savunma hakkının engellendiğini ileri süren Üregen, adil yargılanma ilkesinin zedelendiğini de savundu. CHP’NİN SAVUNMASI CHP’nin avukatı Çağlar Çağlayan, davacılardan Lütfü Savaş dahil olmak üzere hiçbirinin husumet ehliyeti bulunmadığını ifade etti. Çağlayan, bir siyasi partiye üye olmayan kişilerin bu tür bir parti davasında taraf olamayacağını belirtti. Çağlayan, daha önce açılan benzer davalarda da mahkemelerin benzer talepleri reddettiğini hatırlatarak, irade fesadının yalnızca iptal sonucunu doğurabileceğini, ancak iptal davası için gereken sürenin de geçtiğini kaydetti. MAHKEMEDE ALINAN DİĞER KARARLAR Daha önceki duruşmalarda mahkeme, ihtiyati tedbir taleplerini reddetmiş ve her iki kurultayda oy kullanan delegelerin isim listelerinin dosyaya sunulmasına karar vermişti. Bu listeler dava dosyasına girdi. KURULTAY ÖNCESİ CHP'DEN YENİ KARAR Dava öncesi CHP Parti Meclisi, 39. Olağan Kurultay’ın 28-30 Kasım tarihlerinde yapılmasına karar verdi. Bu gelişme de mahkemede dikkat çeken unsurlar arasında yer aldı. DAVA SÜRECİ Davanın geçmişi, 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultay ile 6 Nisan 2025’teki 21. Olağanüstü Kurultay’a dayanıyor. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegeler, delegelerin oylarının para karşılığı alındığını öne sürerek, farklı mahkemelerde dava açmıştı. Bu davalar Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilmişti. Daha önce açılan davalarda da tedbir talepleri reddedilmiş, dava süreci çeşitli mahkemeler arasında görevsizlik kararlarıyla devam etmişti. Sonuçta açılan davada, kurultay iptali talebi reddedilerek dosya kapatıldı.

DANIŞTAY’TAN EYT KARARI: "İSTEK DIŞI EMEKLİLİK" İPTAL EDİLDİ Haber

DANIŞTAY’TAN EYT KARARI: "İSTEK DIŞI EMEKLİLİK" İPTAL EDİLDİ

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi kapsamında, kamu kurumlarında sözleşmeli olarak çalışan ve yaş dışındaki emeklilik şartlarını sağlayan personelin, istekleri dışında emekliliğe sevk edilmesi uygulamasına Danıştay’dan iptal kararı geldi. Danıştay 12. Dairesi’nin bu kararı, benzer durumda olan binlerce sözleşmeli personel için emsal niteliğinde olacak. DAVAYI MEMUR-SEN AÇTI, KARAR TÜM SÖZLEŞMELİLERE UMUT OLDU Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen tarafından açılan davada, söz konusu personelin EYT düzenlemesi kapsamında yaş dışındaki diğer şartları taşıdığı gerekçesiyle kurum tarafından resen emekli edilmesi hukuka aykırı bulundu. Davaya ilişkin açıklamayı Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sosyal medya platformu X (eski Twitter) üzerinden kamuoyuyla paylaştı. Yalçın, “Danıştay, EYT düzenlemesi nedeniyle emekliliğe hak kazandığı gerekçesiyle sözleşmesi sona erdirilen sözleşmeli personel üyemizi haklı buldu” diyerek, kararın sadece bireysel değil, genel bir emsal teşkil ettiğini belirtti. DANIŞTAY: “ERKEN EMEKLİLİK HAKKI, İSTEĞE BAĞLIDIR” Danıştay 12. Dairesi kararında dikkat çeken bir vurguda bulundu: “Erken emeklilik hakkı, isteğe bağlı istisnai bir haktır. Yaş dışındaki diğer koşullar sağlansa bile ancak bireysel talep halinde kullanılabilir. Bu nedenle, kişinin rızası dışında emekliliğe sevk edilmesi hukuka aykırıdır.” Bu ifade, kamu kurumlarının “emekliliğe hak kazandığı” gerekçesiyle sözleşmeleri sonlandırma yoluna gitmesinin yasal dayanağını ortadan kaldırmış oldu. YASAL DÜZENLEME GECİKTİ, DAVA YOLUYLA SONUÇ ALINDI Memur-Sen, EYT düzenlemesinin ardından sözleşmeli personelin de bu kapsama alınması için Cumhurbaşkanlığı ve TBMM nezdinde girişimlerde bulunmuştu. Ancak bu konuda yasal bir adım atılmayınca sendikalar, bireysel davalar açma yoluna gitmişti. İlk derece mahkemelerinde bazı olumlu kararlar alınmasına rağmen, Danıştay kararının şimdi tüm mahkemelere emsal ve ölçüt teşkil edeceği belirtiliyor. 4/C'DEN 4/B'YE GEÇENLER DE KAPSAMDA Eğitim-Bir-Sen’in açtığı dava, daha önce 4/C geçici personel olarak görev yapan ve sonrasında 4/B statüsünde sözleşmeli olarak çalışmaya devam eden bir üye adına açıldı. Bu durum, kadro geçmişi karmaşık olan sözleşmelileri de kapsayan bir örnek haline geldi. YALÇIN: “HUKUK MÜCADELEMİZ SONUÇ VERDİ” Memur-Sen Başkanı Yalçın, “Yıllardır verilen mücadelemizin hukuki zeminde karşılık bulması, hem üyelerimiz hem de kamu çalışanları açısından sevindirici bir gelişme” dedi. Ayrıca, tüm sözleşmeli personelin güvence altına alınması için yasa çıkarılması çağrısını yineledi. KİMLERİ KAPSIYOR? Danıştay’ın kararı; 4/B statüsünde sözleşmeli çalışan kamu personelini, EYT düzenlemesiyle yaş dışındaki diğer emeklilik şartlarını sağlayanları, Kendi isteği dışında emekli edilenleri kapsıyor. Karar, geçmişte emekliye sevk edilen personelin de hukuki hak arayışına zemin oluşturabilir. SONUÇ VE ETKİLERİ Danıştay’ın bu kararı ile birlikte kamu kurumlarının artık EYT kapsamında olan sözleşmeli çalışanları, istekleri olmadan emekli etmesi mümkün olmayacak. Ayrıca bu kararın ardından yeni yasal düzenlemelerin gündeme gelmesi de bekleniyor.

TBMM IRAK, SURİYE VE LÜBNAN TEZKERELERİNE ONAY VERDİ Haber

TBMM IRAK, SURİYE VE LÜBNAN TEZKERELERİNE ONAY VERDİ

TBMM, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan’da bulunan Türk askerinin görev süresinin 2 yıl, Irak’ta ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görev süresinin 3 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri’ni Genel Kurul’da kabul etti. Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan’da bulunan Türk askerinin görev süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kabul edildi. TBMM AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi milletvekilleri tezkereye kabul oyu verirken, DEM Parti çekimser kaldı. Türkiye’nin, UNIFIL’e yaptığı katkılarla barışı koruma harekatının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlendiğinin kaydedildiği tezkerede, "Bu çerçevede Türkiye’nin katkısı gerek Birleşmiş Milletler sistemi içinde, gerek bölgesel ve küresel ölçekte, gerek kapsamlı sivil-asker işbirliği faaliyetleri vasıtasıyla Lübnan toplumunun her kesimi nezdinde görünürlüğünün artmasına, ayrıca barış ve istikrarın korunmasına yönelik politikasının sürdürülmesine hizmet etmiştir. Bu itibarla UNIFIL’e katkımızın sürdürülmesinin önem arz ettiği değerlendirilmektedir" ifadelerine yer aldı. UNIFIL’in görev süresinin BMGK kararıyla 31 Aralık 2026’ya kadar son kez uzatıldığı belirtilen tezkerede, 2027 yılına kadar UNIFIL’in tedricen tasfiyesine başlanmasının kararlaştırıldığı vurgulandı. Lübnan Tezkeresi’nde, şunlar kaydedildi: "Lübnan ile ikili ilişkilerimiz ve bölgedeki güvenlik koşulları da göz önünde tutularak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL’in görev süresinin uzatılması ve tedricen tasfiyesi yönündeki 2790 Sayılı Kararı uyarınca hudut, şümul ve miktarı Cumhurbaşkanınca belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının 1701 Sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ve 880 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla tespit edilen ilkeler kapsamında 31 Ekim 2025 tarihinden itibaren 2 yıl daha UNIFIL’e iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanınca yapılması için gereğini Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım." Türk askeri 3 yıl daha Suriye ve Irak’ta Irak’ta ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görev süresinin 3 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi milletvekilleri tezkereye kabul oyu verirken, CHP ve DEM Parti hayır oyu verdi. Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiğine dikkat çekilen tezkerede, "Diğer taraftan, Irak’ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi, etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Suriye’de PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleri mevcudiyetini sürdürmekte ve ülkemize, ulusal güvenliğimize ve sivillere yönelik tehdit oluşturmaya devam etmektedir" ifadelerine yer verildi. Tezkerede, PKK/PYD-YPG’nin, Suriye merkezi yönetimine entegre olmaya yönelik adım atmayı ayrılıkçı ve ayrıştırıcı gündemi dolayısıyla reddettiği, ülkede kalıcı istikrarın tesisine yönelik sürecin ilerletilmesini de engellemeye çalıştığı belirtildi. Tezkerede, "Diğer taraftan, Suriye’de mevcut yönetimin beklenti ve gereksinimi doğrultusunda ülkenin terörle mücadele imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi, sivillerin günlük yaşamlarını ve geri dönüşlerini olumsuz etkileyen mayınların temizlenmesi, ülkedeki kimyasal silahların yerlerinin tespiti ve imhası süreçlerinde de ulusal çabalara eşlik eden uluslararası çalışmaların desteklenmesi ihtiyacı bulunmaktadır" denildi. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya, istikrar ve güvenlik tesisi çabalarını sekteye uğratmaya ve sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturmaya yönelik, Türkiye’nin milli güvenliğine tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklar doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması ve Suriye’deki istikrarın tesisine dair çabaların pekiştirilmesinin milli güvenlik açısından hayati önem arz ettiği vurgulandı. Tezkerede, şunlar kaydedildi: "Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2170 (2014), 2178 (2014), 2249 (2015) ve 2254 (2015) sayılı kararlarıyla, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyit edilmiş olmasının ve yine 2170 (2014) sayılı Kararda bu ülkelerdeki terör faaliyetlerinin kınanarak DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) sayılı Karar ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulmuş olmasının ışığında, Türkiye’nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi de önem taşımaktadır. Bu mülahazalarla, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler karşısında Türkiye’nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2.10.2014 tarihli ve 1071 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile verilen ve son olarak 17.10.2023 tarihli ve 1395 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile uzatılan iznin süresinin 30 Ekim 2025 tarihinden itibaren 3 yıl uzatılması hususunda gereğini Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım."

TBMM, ÖZGÜRLÜK FİLOSU SALDIRISINI OY BİRLİĞİYLE KINADI Haber

TBMM, ÖZGÜRLÜK FİLOSU SALDIRISINI OY BİRLİĞİYLE KINADI

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Gazze’ye giden Özgürlük Filosu ve diğer insani yardım filolarına yönelik saldırıları kınayan “Meclis Başkanlığı Tezkeresini” oy birliğiyle kabul etti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasını taşıyan tezkerede, Gazze halkına insani yardım ulaştırmanın ve uluslararası hukukun önemine dikkat çekildi. TBMM Genel Kurulu’nda, "Gazze’ye Giden İnsanı Yardım Filolarına Yönelik Saldırılara Dair" "Meclis Başkanlığı Tezkeresi" oy birliğiyle kabul edildi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasını taşıyan tezkerede şu ifadelere yer verildi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna; uzun zamandır İsrail’in acımasız ablukası altında yaşamak zorunda bırakılan ve iki yıldır soykırımcı Netanyahu hükümetinin katliamlarına maruz kalan Gazze, aylardır açlık ve kıtlıkla da mücadele etmektedir. Bu zalimlik karşısında Gazze halkına insani yardım ulaştırmak, hukuksuz İsrail ablukasını kırmak ve Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekmek amacıyla 44 ülkeden yüzlerce aktivist ve elliden fazla gemiyle yola çıkan "Küresel Sumud Filosu", insanlık cephesinin güçlü sesi olmuştur. İsrail, işlemekte olduğu soykırım ve diğer savaş suçlarına bir yenisini ekleyerek sivil ve barışçıl bir teşebbüs olan Sumud Filosu’na uluslararası sularda saldırmış, Gazze halkına insani yardım ulaştırılmasına engel olmuş, uluslararası hukuku bir kez daha fütursuzca çiğnemiştir. Uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen katil Netanyahu ve çetesi şimdi de Özgürlük Filosu Koalisyonuna saldırıda bulunmuştur. Denizli Milletvekili Sayın Sema Silkin Ün, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Atmaca ve Hatay Milletvekili Sayın Necmettin Çalışkan’ın da aralarında yer aldığı ve toplamda 21 vatandaşımızın bulunduğu Vicdan Gemisine bugün yapılan saldırı bilinmelidir ki aslında Türkiye Büyük Millet Meclisine de yapılan alçakça bir saldırıdır. Bu vesileyle Özgürlük Filosu Koalisyonunda yer alan tüm Filistin dostlarını bu cesur ve insani davranışlarından dolayı tebrik ediyoruz. Fütursuz saldırganlığı ile insanlık vicdanının tahammül sınırlarını ve haddini çoktan aşan İsrail’i, milletvekillerimiz dahil vatandaşlarımızın hiçbir şekilde kötü muamele görmemeleri, alıkonulmuş vatandaşlarımızın derhal serbest bırakılmaları ve en kısa sürede ülkemize ulaşmaları gerektiği konusunda en sert şekilde uyarıyoruz. Tüm siyasi partilerimiz ve milletvekillerimizle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üç değerli milletvekilimizin, alıkonulan vatandaşlarımızın ve Gazze halkına insani yardım ulaştırmak için yola çıkan tüm kahramanların yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Ayrıca başta milletvekillerimiz olmak üzere Sumud ve Özgürlük Filolarının mensuplarına karşı İsrail işgal güçlerince işlenen tüm suçların uluslararası mahkemelerde hesabının sorulmasının öncüsü ve ısrarlı takipçisi olacağız.İsrail’in Filistin halkına uyguladığı işgal, ilhak ve imha politikalarının son bulması, Gazze halkının kesintisiz ve kapsamlı insani yardıma erişmesi ve İsrail’in işlediği insanlık suçlarının hesabını vermesi için tüm parlamentolara ve uluslararası parlamenter asamblelere birlikte tutum alma ve seslerini yükseltme çağrısında bulunuyoruz.İnanıyoruz ki zalim İsrail yönetiminin insanlık vicdanını yaralayan bu alçak saldırıları karşısında uluslararası kamuoyu her geçen gün çok daha güçlü tepkiler vermeye devam edecek, özgür ve egemen Filistin’in önündeki tüm engeller en kısa sürede aşılacaktır."

YENİŞEHİR ÇEVRE YOLU TBMM'YE TAŞINDI Haber

YENİŞEHİR ÇEVRE YOLU TBMM'YE TAŞINDI

Bursa Yenişehir Çevre Yolu Kozdere Kavşağı’nda yıllardır süren ölümlü ve yaralamalı kazalara rağmen hiçbir düzenleme yapılmamasını gündeme getiren İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, aynı bölgede alınan kamulaştırma ve yıkım kararlarının 10 yıldır uygulanmadığını, bu ihmalin siyasi baskılar nedeniyle gerçekleştiğini vurgulayarak iki ayrı bakanlığa soru önergesi verdi. Söz konusu Kozdere Kavşağı’nda 15 Eylül günü en son meydana gelen kazada Yenişehir eski Belediye Başkanı Mehmet Kaya’nın hayatını kaybettiğini, eşinin de ağır yaralandığını anımsatan Milletvekili Türkoğlu, “Aynı kavşakta daha önce de çok sayıda ölümlü ve yaralamalı kaza yaşandı. Sürücüler, yol kenarındaki çiftlik yapıları yüzünden çevre yolunun solundan gelen araçları göremiyor. Bu ölümcül risk yıllardır biliniyor ama bir türlü önlem alınmıyor” dedi. Soru önergelerinde, kavşakta sürücülerin görüş açısını kapatan çiftlik ve ahır yapıları hakkında yıllar önce istimlak ve yıkım kararları alındığı ancak bu kararların uygulanmadığına dikkat çekildi. Türkoğlu, “Bu çiftliklerin, AK Parti Yenişehir İlçe Gençlik Kolları Başkanı ve İlçe Yöneticilerinin ailesine ait olması nedeniyle yıkımların yapılmadığı” iddialarını da Meclis’e taşıdı. Milletvekili Türkoğlu, hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’na hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a ayrı ayrı yazılı soru önergesi sundu. ÖNERGELERDE ŞU SORULAR ÖNE ÇIKTI Son 10 yılda Kozdere Kavşağı’nda kaç ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza yaşandı? Kazaların önlenmesi için bugüne kadar hangi proje ve düzenleme yapıldı? Yıkım kararlarının uygulanmamasında AK Parti ilçe yöneticilerinin etkisi oldu mu? Siyasi baskılar yüzünden kamu güvenliği mi hiçe sayıldı? Vatandaşların can güvenliği için hangi somut adımlar atılacak, hangi tarihlerde uygulanacak?

TBMM 'MECLİS BAŞKANLIĞI FİLİSTİN TEZKERESİ' KABUL EDİLDİ Haber

TBMM 'MECLİS BAŞKANLIĞI FİLİSTİN TEZKERESİ' KABUL EDİLDİ

TBMM Genel Kurulu’nda İsrail’in Gazze’deki işgalini genişletme kararı ve Filistin halkına yaptığı soykırım hakkında "Meclis Başkanlığı Tezkeresi" oy birliğiyle kabul edildi. TBMM Genel Kurulu, İsrail’in Filistin halkına yaptığı soykırım nedeniyle olağanüstü toplandı. Genel Kurul’da "İsrail’in Gazze’deki işgalini genişletme kararı ve Filistin halkına yaptığı soykırım" hakkında "Meclis Başkanlığı Tezkeresi" oy birliğiyle kabul edildi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasını taşıyan tezkerede şu ifadelere yer verildi: "İsrail, Filistin halkına karşı on yıllardır sürdürdüğü işgal, imha ve ilhak politikalarını, son iki yıldır özellikle Gazze’de bir soykırıma dönüştürmüştür. İsrail’in sürdürdüğü soykırım, kıtlık ve açlık politikaları on binlerce cana mal olmuştur. Soykırımcı Netanyahu hükümetinin Gazze halkını açlığa ve kıtlığa kasten mahkûm ettiği BM ve diğer uluslararası kuruluşlarca da ifade edilmiştir. Gazze’yi işgal operasyonunu genişletme kararı alarak katliamlarına ve zulme devam eden İsrail, son iki yılda büyük çoğunluğu kadın ve çocuk 70 bine yakın insanı öldürmüş, 150 binden fazla kişiyi yaralamış, bölgenin sivil altyapısını imha etmiştir. Filistinli kadınlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar soykırımcı İsrail güçlerince adeta bir ölüm ve açlık hapishanesine mahkûm edilmişlerdir. Bu canice eylemleriyle yetinmeyen Netanyahu ve çetesi, Filistinlileri yok etme çabasını bir üst aşamaya taşıyarak Gazze dahil tüm Filistin yerleşimlerini ilhak etme politikasını uygulamaya koyma aşamasına gelmiştir. İsrail; Kudüs ve Batı Şeria’da da işgal güçleri ve yasadışı yerleşimciler vasıtasıyla Filistinlilere uyguladığı şiddeti artırmış; toprak işgalini, yasadışı yıkımları ve yasadışı yerleşim inşasını hızlandırmıştır. Ne yazık ki Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dışında hiçbir küresel kurum İsrail hükümetinin hukuksuz kararlarını ve katliamlarını durdurmaya yönelik bir girişimde bulunmamaktadır. Neredeyse yeryüzünün her karışında insanlık cephesinin yükselen sesi, bu zulme sessiz kalan ya da destekleyen hükümetleri son zamanlarda Filistin halkının yanında durmaya zorlamaktadır. Bu karanlık tablonun umut veren tarafı ise daha önce sessiz kalan ya da İsrail’e destek veren bazı devletlerin Filistin’i tanımaya ve İsrail’i boykot etmeye yönelik kararları devreye almasıdır. Gelinen aşama insanlık vicdanının büyük bir başarısıdır. Bugün burada TBMM olarak bizler Filistin halkıyla dayanışmaya ve İsrail’in durdurulmasına yönelik tekliflerimizi ve çağrımızı dünya parlamentolarına iletmek için toplanıyoruz. Ümit ederiz ki bizimle beraber insanlığın sesini ve vicdanını yükseltmeye destek olacak dünya parlamentoları da bu çağrımıza katılır ve hep birlikte harekete geçeriz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu olarak Filistin halkının İsrail tarafından on yıllardır maruz bırakıldığı işgal, imha ve ilhak uygulamalarını en güçlü şekilde kınıyoruz. Filistin halkına yönelik katliamların ve son olarak Gazze’de kıtlığın bir imha silahı olarak kullanılmasının soykırım suçu teşkil ettiğini vurguluyoruz. Uluslararası toplumu, İsrail’i Gazze’de kalıcı bir ateşkesi kabul etmeye, silahlı güçlerini bölgeden çekmeye ve Gazze’ye kesintisiz insani yardım ulaşımını sağlamaya zorlamak için daha fazla çaba göstermeye davet ediyoruz. Kudüs ve Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim faaliyetlerini ve Filistin halkına yönelik şiddeti telin ediyoruz. Filistin topraklarında soykırım ve sömürge suçlarını işleyenlerin mahkemeler önünde hesap vermelerinin temin edilmesi çağrısında bulunuyoruz.1967 sınırları temelinde, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesinin adil ve kalıcı barışın sağlanmasının tek yolu olduğunu kayda geçiriyoruz. Mescid-i Aksa başta olmak üzere Müslümanların kutsal mekanlarına siyonist rejim tarafından yapılan saldırı ve provokasyonların mutlaka durdurulması gerektiğini vurguluyoruz. İsrail hükümeti, soykırım politikalarından vazgeçene kadar, BM ve uluslararası kuruluşlardaki üyeliklerinin askıya alınması çağrısında bulunuyoruz. Tüm ülke parlamentolarını İsrail ile olan tüm askeri ve ticari ilişkileri sonlandırmaya, Filistin halkına yönelik uygulanan ambargoyu kırmaya yönelik acilen harekete geçmeye; İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki soykırım ve sömürge politikalarını reddetmeye ve kınamaya; Filistin halkının meşru haklarını savunmaya, iki devletli çözüm perspektifini korumaya ve Filistin Devleti’ni tanımayan ülkeleri de Filistin’i tanıma çağrısında bulunmaya; 18 Nisan 2025 tarihinde, İstanbul’da TBMM öncülüğünde tesis edilen ’Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu’na katılmaya davet ediyoruz. Bu çerçevede bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan kararın Resmî Gazete’de yayımlanması hususunu Genel Kurulun tasviplerine arz ederim."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.