#Yargıtay

- Yargıtay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yargıtay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BAŞSAVCILIKTAN "CHP'YE KAPATMA DAVASI" AÇIKLAMASI Haber

BAŞSAVCILIKTAN "CHP'YE KAPATMA DAVASI" AÇIKLAMASI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapatma davası açılması için Yargıtay’a başvuru yapıldığına dair haberlere ilişkin bir açıklama yayımladı. Açıklamada, CHP’nin kapatılmasına yönelik bir talebin olmadığı belirtildi. İDDİANAME HATIRLATILDI Başsavcılık açıklamasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun "suç örgütü lideri" olarak suçlandığı iddianameye atıfta bulunuldu. Açıklamada, iddianamede yer alan detaylar aktarıldı. SEÇİMLERİN MANİPÜLE EDİLDİĞİ İDDİASI Başsavcılık, "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmezi olan seçimlerin manipüle edilmeye çalışıldığı, bu sürecin parti organları tarafından bilinçli, sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde yürütüldüğünün" tespit edildiğini açıkladı. YARGITAY’A BİLDİRİMDE BULUNULDU Açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulma gerekçeleri şöyle sıralandı: Kamu kaynaklarının seçim çalışmaları için suistimal edilmesi, Suç gelirlerinin parti yönetiminin bilgisi dahilinde bir havuz sistemine aktarılması, Tanık anlatımlarıyla rüşvet ve suç gelirlerine ilişkin iddiaların belgelenmesi, Seçmen verilerinin hukuka aykırı olarak işlenmesi ve seçimlerin bu şekilde manipüle edilmeye çalışılması, CHP’nin demokratik düzeni etkileyen, sistematik müdahalelerde bulunduğunun tespiti. Bu gerekçelerle, Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve devamı maddeleri uyarınca işlem yapılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulduğu ifade edildi. "KAPATILMASINA YÖNELİK BİR TALEP SÖZ KONUSU DEĞİL" Bazı medya organlarında çıkan haberlerin aksine açıklamada, “Bir kısım medya organlarında belirtildiği gibi partinin kapatılmasına yönelik bir talep söz konusu değildir” denilerek, konunun yalnızca bildirim niteliğinde olduğu vurgulandı.

İŞ ARKADAŞLARINI FOTOĞRAFLAYAN SANIĞA 12 YIL HAPİS Haber

İŞ ARKADAŞLARINI FOTOĞRAFLAYAN SANIĞA 12 YIL HAPİS

Samsun’da aynı kurumda çalıştığı iş arkadaşlarının masa altından gizlice fotoğraflarını çeken ve kişisel bilgisayarlarındaki özel fotoğrafları kopyalayan bir kamu çalışanı, “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı onayladı. İKİ AYRI EYLEMDEN 6’ŞAR YIL CEZA 2018 yılında meydana gelen olayda, bir kamu kurumunda görev yapan sanık, aynı odada çalıştığı iki iş arkadaşının masa altından gizlice fotoğraflarını çekti. Ayrıca, söz konusu kişilerin bilgisayarlarında bulunan kişisel ve ailevi fotoğrafları da rızaları dışında dijital ortamda kopyaladı. Olayın ortaya çıkmasının ardından sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan dava açıldı. Samsun 8. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığı her bir mağdur için 6’şar yıl olmak üzere toplamda 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. TARAFLAR KARARA İTİRAZ ETTİ Mağdurlar, sanığın ayrıca “cinsel taciz” ve “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçlarından da yargılanmasını talep etti. Öte yandan sanık, verilen cezanın fazla olduğu gerekçesiyle karara itiraz etti. Her iki tarafın temyiz başvurusu üzerine dosya Yargıtay’a taşındı. YARGITAY CEZAYI ONADI Yargıtay 12. Ceza Dairesi, dosya üzerinde yaptığı temyiz incelemesinde yerel mahkemenin kararını uygun bularak onadı. Kararda, sanığın eyleminin sabit olduğu, yargılamanın usulüne uygun gerçekleştirildiği ve cezai yaptırımların doğru şekilde belirlendiği ifade edildi. Yargıtay kararında şu ifadeye yer verildi: “Sanık müdafi ile katılanlar vekili tarafından öne sürülen tüm temyiz sebepleri incelenmiş, hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, bu nedenle temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.”

EVLİLİKTE ALDATMAYA YARGITAYDAN EMSAL KARAR! Haber

EVLİLİKTE ALDATMAYA YARGITAYDAN EMSAL KARAR!

Karar'da, kamuya açık alanda çekilen görüntülerin delil niteliğinde olduğu ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmediği belirtildi. BOŞANMA AŞAMASINDAKİ EŞİNİ TAKİP ETTİ Karara konu olay, Muğla'da yaşandı. Boşanma aşamasında olan bir kişi, gece saatlerinde eşiyle tanımadığı bir erkeğin otomobilde birlikte olduğunu gördü. Kendi aracıyla takibe başlayan adam, eşini ve yanındaki kişiyi araçtan indikleri anda cep telefonu kamerasıyla kayda aldı. Bu görüntülerin ardından eşinin şikâyeti üzerine hakkında, "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçundan dava açıldı. 2 YIL 1 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığı suçlu bularak 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı. Ancak karar, sanık ve avukatının itirazı üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından incelendi. DELİL TOPLAMA AMAÇLI, İFŞA YOK Bölge Adliye Mahkemesi, kararını bozarak sanığın beraatine hükmetti. Gerekçede, görüntülerin: Kamuya açık alanda çekildiği, Delil elde etme amacı taşıdığı, Hiçbir şekilde ifşa edilmediği ya da dağıtılmadığı, vurgulandı. Bu nedenle, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu unsurlarının oluşmadığı ifade edildi. YARGITAY KARARI ONADI: SUÇ YOK Yargıtay 12. Ceza Dairesi, temyiz başvurusunu değerlendirerek yerel mahkemenin beraat kararını oy birliğiyle onadı. Kararda, yargılama sürecinin hukuka uygun şekilde yürütüldüğü, delillerin titizlikle toplandığı ve kararda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı belirtildi. EVLİLER İÇİN EMSAL NİTELİĞİNDE Yargıtay'ın bu kararı, özellikle boşanma süreçlerinde sadakatsizlik iddialarının ispatı için yapılacak görüntü kayıtlarında hukuki sınırların çerçevesini çizmesi açısından önem taşıyor. Bu kararla birlikte, kamuya açık alanlarda delil amacıyla yapılan çekimlerin ceza kapsamına girmeyeceği hukuken tescillenmiş oldu.

KİRA ANLAŞMAZLIĞINDA ERKEN ARABULUCULUK GEÇERSİZ SAYILACAK Haber

KİRA ANLAŞMAZLIĞINDA ERKEN ARABULUCULUK GEÇERSİZ SAYILACAK

Ev sahibi ve kiracılar arasında yaşanan kira uyuşmazlıklarında uzun süredir tartışılan “erken arabuluculuk” başvurularıyla ilgili Yargıtay’dan emsal nitelikte karar çıktı. Buna göre, dava açma süresi başlamadan yapılan arabuluculuk başvuruları geçersiz sayılacak. YARGITAY NOKTAYI KOYDU 01 Eylül 2023’ten itibaren yürürlüğe giren düzenleme ile kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmak zorunlu hale getirilmişti. Ancak bu başvuruların hangi aşamada yapılabileceği konusunda farklı yorumlar bulunuyordu. Avukat Mustafa Bilgehan Çalık, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi, tahliye davalarının yalnızca belirli şartlarda açılabileceğini açıkça düzenliyor. Buna göre, dava hakkı doğmadan önce yapılan arabuluculuk başvurularının geçerliliği tartışmalıydı." Farklı bölge adliye mahkemelerinin çelişkili kararlar verdiğini hatırlatan Çalık, Yargıtay’ın bu konuda son noktayı koyduğunu belirtti. “KAMUYA HAKSIZ YÜK” Yargıtay kararında, henüz taraflar arasında bir uyuşmazlık doğmadan yapılan başvuruların "formaliteden öteye geçmediği" vurgulandı. Ayrıca dava şartı arabuluculuk masraflarının Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığı hatırlatılarak, erken başvuruların kamuya haksız bir mali yük getirdiği ifade edildi. Buna göre, dava açma hakkı doğmadan yapılan arabuluculuk başvuruları artık dava şartını yerine getirmiş sayılmayacak. UYGULAMADA BİRLİK SAĞLANACAK Kararın önemine dikkat çeken Çalık, "Yargıtay’ın bu kararıyla birlikte uygulamada yaşanan ikilik sona erdi. Artık tahliye davalarında arabuluculuk başvurusu ancak dava açma hakkı doğduktan sonra yapılabilecek. Böylece erken başvuru nedeniyle açılan davaların usulden reddedilmesinin önüne geçilecek" dedi. HAK KAYIPLARINA KARŞI UYARI Çalık ayrıca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26 Mayıs 2025’ten önceki kararına güvenerek yapılan erken başvurular nedeniyle bazı sorunlar yaşanabileceğini dile getirdi. Vatandaşların hak kaybı yaşamaması için dava sürelerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.

LEYLA AYDEMİR DAVASINDA FLAŞ GELİŞME Haber

LEYLA AYDEMİR DAVASINDA FLAŞ GELİŞME

Ağrı’da 2018 yılında kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ölümüne ilişkin davada Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 7 sanık hakkında verilen beraat kararını bozdu. Ağrı’da 2018 yılında kaybolduktan günler sonra dere kenarında ölü bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in davasında yeni bir gelişme yaşandı. Yargıtay, sanıklar hakkında verilen beraat kararının eksik araştırma nedeniyle bozulmasına hükmetti. Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 2021 yılında sanıklar Ayşe A., Besim D., Hatun D., Mehmet Ali A., Musa A., Yıldırım A., Yusuf A. hakkında "nitelikli kasten öldürme" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından beraat kararı vermişti. Kararın istinaf incelemesini yapan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Cumhuriyet savcısı ile katılan vekillerinin başvurularını reddederek beraat kararlarını onamıştı. Ancak Yargıtay, eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bu kararı bozdu. Kararda, sosyal medyada olayın gerçekleştiği tarihlerde yapılan bir paylaşımın kim tarafından yapıldığının araştırılmadığı, ayrıca olayla ilgili bir CD kaydında yer alan kişilerin tespiti ve ifadelerinin alınmadığı belirtildi. Yargıtay, eksikliklerin giderilerek yeniden yargılama yapılması gerektiğine hükmetti. Dosya, yeniden değerlendirme yapılmak üzere Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

EŞİNE 'BOŞOL' DEMEK, BOŞANMA SEBEBİ Haber

EŞİNE 'BOŞOL' DEMEK, BOŞANMA SEBEBİ

İçtihat Bülteni Uygulaması'ndan edinilen bilgiye göre, Kırşehir'de görülen ve karşılıklı olarak açılan boşanma davasında, ilk derece mahkemesi, eşlerin birbirlerine farklı şekilde kusurlu davranışlarının olmasının yanında taraflardan birinin eşine "boşol boşol boşol" demesini ayrıca kusur saydı ve karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının kabulüne karar vererek tarafların boşanmalarına karar verdi. Eşine "boşol boşol boşol" diyen eşin vekili, hükmü istinaf etti. İstinaf incelemesi neticesinde eşin istinaf itirazı esastan reddedildi. Bunun üzerine istinaf itirazı reddedilen eş, bu kez dosyayı temyiz etti. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, tarafların kusur derecelerine ilişkin inceleme yaparak somut olayda tanıkların yanında "boşol boşol boşol" diyen erkek eşin kusurlu olduğuna karar verdi. Böylelikle, üçüncü kişilerin olduğu bir ortamda eşine "boşol boşol boşol" diyen eşin boşanma davasında kusurlu olduğuna ilişkin emsal bir karara imza atıldı. Karara ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan "Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, boşanma davaları açısından eşlerin birbirlerine karşı, üçüncü kişilerin olduğu bir ortamda, eşe yönelik olarak boşanmayı çağrıştıracak bu gibi sözlerin kullanmasına ilişkin verdiği bu karar, hukukî anlamda yerindedir. Zira, üçüncü kişilerin de bulunduğu bir ortamda bu gibi kavramların kullanılması durumunda, bu sözlere maruz kalan eşin küçük düşürülmesi de söz konusu olmaktadır. Bu nedenle, bu gibi sözleri söyleyen eşin, boşanma davalarında, kusurlu sayılması doğrudur" dedi. İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.