Dünyanın en zengin aileleri zenginliklerini arttırmak yerine, finansal piyasalardaki çöküş ile eriyen zenginliklerinin zararlarını sınırlama yönüne gitmekteler ve bazıları o kadar endişeli ki; paralarını “felaket portföyleri” ‘ne koyuyorlar… ‘Felaket portföyünde’ paranın üçte birini altına, üçte birini savunma ve uluslararası blue chip (güvenilir, tanınmış ve finansal olarak sağlam firmalar) şirketlerine ve üçte birini de son derece sağlam gelişmiş ülkelerin bonolarına yatırılmakta. (“Kargaşa zenginleri vurunca sığınaklara koşmaya başladılar,” Reuters)

Bu dalga hepimizin üzerinde geçecek ve büyük ihtimalle pek de hoş olmayan bir şekilde bizi “yıkayacak”. Ama dalga gelene kadar aklımız başımıza gelmez ve Doğayla tekrar bir denge unsuruna dönmek uğruna kendi değişimimizle adımlar atmazsak, bu dengesizlik giderek artacaktır ve hiç hoş olmayan sonuçlar doğuracaktır.

Doğa ile aramızda ahenge gelmenin bir yolu var. İhtiyacımız olan tek şey küresel olarak yaklaşımımızı değiştirmek. Bu daha önce asla denenmedi. Son on yıldır birçok bilim adamı bu sürecin gerekliliğinden bahsetmektedir, ancak araştırmalarına fon sağlamak dışında, bu araştırmacıların vardıkları sonuçları dikkate alan olmadı.

Öğrenmemiz gereken tek bir şey var: Etrafımızdaki herkese yönelik düşünceli olmak’ Kendimizi tıka basa doldurmadan önce herkesin yiyecek yemeği olduğundan emin olmak, alt sınıf insanlar ev kredilerini ödeyemedikleri için evsizliğe terk edilip aileleri için masaya koyacak yemekleri olmadığı zaman ultra zenginlerinde çarçur edecek paraları olmadığından emin olmamız gerekir.

Genel olarak; toplumun hiçbir kesiminin, diğer hiçbir kesimi sömürmediğinden emin olunmalıdır. Ancak o zaman hep beraber yeni bir dünyada hiçbir eksikliğimizin olmadığını hissederek yaşayabiliriz. “Zengin” başkalarının ihtiyacını kendi ihtiyacından önce tutan kişiye verilen bir tanım olur o zaman.

Mutlu Meydan