Penceremden dışarıda lapa lapa yağan karı seyrediyordum. Beyazlığın temizliğini ve fakat soğukluğunu da hissettim içimde. Peki bu beyazlık içindeki aydınlık, ferahlık içimizde nasıl renk değiştiriyor?
Bu katılaşmışlık, sertlik, donukluk ve soğukluk nasıl evriliyor? Dünyamızda var olan tüm bedensel ilkeler bedene ait; sağlık, ruh hali, maddesel çevre ve aile. Öte yandan, tüm bunların nasıl bir müdahale yarattığına, onlarla olan bağımı nasıl etkilediğine bakmak zorundayım.
Bu şekilde etkileyen tüm faktörleri tek bir kaynağa bağlıyorum ve her şeyin doğadan geldiğini tespit ediyorum. Hem dışsal hem de içsel tufan O’ndan geliyor. Eğer her şeyin doğadan geldiğini anlarsam, o zaman tek yapmam gereken karar vermek. Ben de doğaya ait miyim değil miyim?
Sadece bir kontrol noktam doğaya ait değil, kalpteki noktam. Doğam alma arzumla yaratıldığında, O’nunla olan bağlantımı kopardı ve bu nedenle kendimi O’ndan ayrı hissediyorum. Bir gelinin damattan ayrı olduğunu hissettiği gibi. Oysa damat o kadar sıcak ki bu soğukluğu eritebiliyor.
Aklımı da kalbimi de O’na bağlamaya çalışmalıyım. Sonra kendime ait hiçbir düşünce ve duyguya sahip olmadığımı ve içimdeki tüm bu duygulara sebep olanın O olduğunu anlayıp, böylece onların kaynağı olarak da onların üzerine, O’na yükselmeliyim.
Duygularım ve düşüncelerim beni tamamen zıt ve kafa karıştırıcı durumlara sürüklüyor ama onları benim dışımda olanın düzenlediği tufan olarak algılıyorum. Arzularımı arındırmak için bana tufan göndermeli, tıpkı şiddetli bir akarsu tarafından yıkanan toprağın çöplerden temizlendiği, bugün penceremden seyrettiğim gibi doğa ananın gelinliğini giyip, yeni bir hayat doğurduğu gibi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nesrin Gökpınar
Doğanın Gelinliği
Penceremden dışarıda lapa lapa yağan karı seyrediyordum. Beyazlığın temizliğini ve fakat soğukluğunu da hissettim içimde. Peki bu beyazlık içindeki aydınlık, ferahlık içimizde nasıl renk değiştiriyor?
Bu katılaşmışlık, sertlik, donukluk ve soğukluk nasıl evriliyor? Dünyamızda var olan tüm bedensel ilkeler bedene ait; sağlık, ruh hali, maddesel çevre ve aile. Öte yandan, tüm bunların nasıl bir müdahale yarattığına, onlarla olan bağımı nasıl etkilediğine bakmak zorundayım.
Bu şekilde etkileyen tüm faktörleri tek bir kaynağa bağlıyorum ve her şeyin doğadan geldiğini tespit ediyorum. Hem dışsal hem de içsel tufan O’ndan geliyor. Eğer her şeyin doğadan geldiğini anlarsam, o zaman tek yapmam gereken karar vermek. Ben de doğaya ait miyim değil miyim?
Sadece bir kontrol noktam doğaya ait değil, kalpteki noktam. Doğam alma arzumla yaratıldığında, O’nunla olan bağlantımı kopardı ve bu nedenle kendimi O’ndan ayrı hissediyorum. Bir gelinin damattan ayrı olduğunu hissettiği gibi. Oysa damat o kadar sıcak ki bu soğukluğu eritebiliyor.
Aklımı da kalbimi de O’na bağlamaya çalışmalıyım. Sonra kendime ait hiçbir düşünce ve duyguya sahip olmadığımı ve içimdeki tüm bu duygulara sebep olanın O olduğunu anlayıp, böylece onların kaynağı olarak da onların üzerine, O’na yükselmeliyim.
Duygularım ve düşüncelerim beni tamamen zıt ve kafa karıştırıcı durumlara sürüklüyor ama onları benim dışımda olanın düzenlediği tufan olarak algılıyorum. Arzularımı arındırmak için bana tufan göndermeli, tıpkı şiddetli bir akarsu tarafından yıkanan toprağın çöplerden temizlendiği, bugün penceremden seyrettiğim gibi doğa ananın gelinliğini giyip, yeni bir hayat doğurduğu gibi.
Nesrin Gökpınar