Hafıza Koridorlarımın Yansıması

Yazının Giriş Tarihi: 29.12.2025 15:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.12.2025 15:16

Benlik” dediğim şey, varoluşumun kostümü, hem onu örten (saklayan) hem de aralayıp görünür olmasını sağlayan bir tül gibi.

“Kendim”, “ben” dediğim şey, hafıza koridorunda beliren bir yansıma, muammalı bir serap, tanımı hayatın her evresinde değişen uçucu bir armoni ve her dönem farklı biçimde arz-ı endam eden kırılgan bir görüntüden başka bir şey değil Şapşiğim.

”Benlik duyumum” da; sürekli ürettiğim iç konuşmalarımla ayakta tuttuğum, yeniden ve yeniden inşa edilen bu hatırlama faaliyetine eşlik eden duygularımın geçit töreni olsa gerek.

İnsan olmak, oynanan oyuna katlanabilmekten geçiyor sanırım.

Başkalarını insanlık dışı ilan etmeden, bu trajik varoluştan gayrı, güzel bir öte yer, bir sahne arkası, bambaşka hayatlar olmadığını kabul edebilmekten.

Kendi mayanı tanıyabilmekten. Sadece iyiden mütevellit olmadığımı, kötülüğümün de yoldaşım olduğunu fark edebilmekten. Hayatta her şeye gücümün yetmeyeceğini ve hatta gücümün olmadığını ama değişmek ve değiştirmek için uğraşmanın sonsuz bir serüven olduğunu, hem de hiç kazancı olmayan bir serüven olduğunu kabul etmekten…

Mavi göğün altında övgülerden dolayı şişinmemek, yergiden dolayı yerin dibine inmemekten. En önemlisi asla, asla dememekten. Zira bu kendi gelişimimi kendi ellerinle boğmaktan başka bir şey olamaz.

Ejderhanın gözüne bakmaktan korkmamaktan. Kozmosun uyumsuz parçası olmaya direnmekten. Akabilmektir, donmadan.

Sahibinin sesi radyosu gibi kendim ile konuşmak, kendi fikirlerimi ve gerçekliğimi tek muhatap almak yerine, diğerlerini dinleyebilmekten.

Verebilmekten, cömertçe dağıtılanların sadece kaynağı daha sağlam kılacağını öğrenmektir be Sevgili Şapşiğim. Korkmaktır, korkmaktan korkmamaktır, korktuğumu tadında bırakıp korkumla yürüyebilmektir sanki.

İlişki muhasebesi gibi afili laflara kanmamak, hayata dair kazanç ve kayıplarımla karakterize olan tüccar duruşumu terk etmektir. Aynı hatayı defalarca yapıp pişman olmamaktır.

Çünkü sınır, başkasının otantik ötekiliğini tanımaktan geçiyor.

Birlik talebim, sınırsızlık arzusu ise kendi ihtiyaçlarımın güdümünde ötekinin farklılığını yutma ihtiyacına işaret eder gibi sanki.

Oysa kendim olarak da dünya bizliğe kucak açabilir.

Ne dersiniz?

Nesrin Gökpınar

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.