Bugün güne deli sorularla başladım. Beni diğer tüm yaratılanlardan ayıran nedir? Akıl! Kulağıma çok saygın geliyor! Şimdi kim olduğunla gurur duy şapşiğim. Kafamda öyle bir mekanizma var ki, kalbimde öyle büyük hisler var ki ancak hepsi egoist, dar, sığ ve sıradan, küçük egoizmime sabitlenmiş durumda. İşte bu yüzden hiçbir şey işe yaramıyor.
Gerçekten böyle mi? Fark etmem gereken tek şey bu mu? Evettt. Sadece bu, elimde hiçbir şey olmadığı. Peki elimde ne var o zaman? Sadece aramızdaki ilişkilerde, komşumun benim için kendimden daha değerli olacağı, öylesine üst ilişkilere ulaşmak için birbirimizle yakınlaşmaya doğru gitmek. Bugünkü aklım beni ancak daha derin bir egoizme sürükleyebilir ve daha büyük darbelere maruz bırakabilir.
”Kalp anlar.” Akıl ise arzuları takip etmek zorunda. İnsan arzularını düzelttiği ölçüde, bu ölçüye göre aklı onlarla çalışabilir. Ve sanki evrilmeye çalıştığım şey, doğru ortak yaşam bu olacak.
Öyleyse benim aklımın dışında daha büyük bir üst akıl var ve benimle böyle oynuyor. Hımmm kesinlikle. Aklım bu üst aklın bir parçası mı değil mi? Benim aklım değil. Ve fakat ona geleceğim, zihnimi ve duygularımı üst akılla birleştirmeye geleceğim içimdeki arzu ve çabamla.
Bu yolu anlamaya çalışırsam eğer rasyonel-maneviyatın veya rasyonel-kalbin olgunlaşmasını hızlandırabilir miyim?
Kendimi bir tür olarak koruyabilmek için karşıt özelliklere geçmekten başka bir yolum olmadığını anlamalıyım. Fark etmem gereken şey bu — başka çıkış yolun yok sevgili şapşiğim.
“Bu gerçekçi değil, bu imkansız.” diye bağırıyor içimde tepinen egom. Neyin mümkün ya da imkansız olduğunun bir önemi yok! Basitçe tek çıkış yolu bu. Bu yüzden mutlak egoist olduğum gerçeğinden mutlak özgecil olmam gerektiği gerçeğine, birbirimizden nefret etmekten birbirimizi sevmeye kadar uçurumun üzerinden atlayacağım. Başka hiçbir şeye gerek yok. Ve birbirimize olan bu sevgi niteliğinde, evrenin her şeye ve herkese, tüm maddeye, zamanın ve mekanın üstünde nüfuz eden büyük gücünü hissetmeye başlayacağım kim bilir. Sonra bambaşka bir seviyeye, farklı bir boyuta gireceğim belki de.
Benden tek istenen bu mudur? Bu, kendi güçlerimle mümkün görünmüyor. Şimdi kendimi düşündüğümde, herkes kendi gücünden bahseder. Oysa yalnızca kolektif güçlerle üstesinden gelebiliriz. O zaman, hadi bunu birlikte başaralım mı?
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nesrin Gökpınar
Köprüden Önce Son Çıkış
Bugün güne deli sorularla başladım. Beni diğer tüm yaratılanlardan ayıran nedir? Akıl! Kulağıma çok saygın geliyor! Şimdi kim olduğunla gurur duy şapşiğim. Kafamda öyle bir mekanizma var ki, kalbimde öyle büyük hisler var ki ancak hepsi egoist, dar, sığ ve sıradan, küçük egoizmime sabitlenmiş durumda. İşte bu yüzden hiçbir şey işe yaramıyor.
Gerçekten böyle mi? Fark etmem gereken tek şey bu mu? Evettt. Sadece bu, elimde hiçbir şey olmadığı. Peki elimde ne var o zaman? Sadece aramızdaki ilişkilerde, komşumun benim için kendimden daha değerli olacağı, öylesine üst ilişkilere ulaşmak için birbirimizle yakınlaşmaya doğru gitmek. Bugünkü aklım beni ancak daha derin bir egoizme sürükleyebilir ve daha büyük darbelere maruz bırakabilir.
”Kalp anlar.” Akıl ise arzuları takip etmek zorunda. İnsan arzularını düzelttiği ölçüde, bu ölçüye göre aklı onlarla çalışabilir. Ve sanki evrilmeye çalıştığım şey, doğru ortak yaşam bu olacak.
Öyleyse benim aklımın dışında daha büyük bir üst akıl var ve benimle böyle oynuyor. Hımmm kesinlikle. Aklım bu üst aklın bir parçası mı değil mi? Benim aklım değil. Ve fakat ona geleceğim, zihnimi ve duygularımı üst akılla birleştirmeye geleceğim içimdeki arzu ve çabamla.
Bu yolu anlamaya çalışırsam eğer rasyonel-maneviyatın veya rasyonel-kalbin olgunlaşmasını hızlandırabilir miyim?
Kendimi bir tür olarak koruyabilmek için karşıt özelliklere geçmekten başka bir yolum olmadığını anlamalıyım. Fark etmem gereken şey bu — başka çıkış yolun yok sevgili şapşiğim.
“Bu gerçekçi değil, bu imkansız.” diye bağırıyor içimde tepinen egom. Neyin mümkün ya da imkansız olduğunun bir önemi yok! Basitçe tek çıkış yolu bu. Bu yüzden mutlak egoist olduğum gerçeğinden mutlak özgecil olmam gerektiği gerçeğine, birbirimizden nefret etmekten birbirimizi sevmeye kadar uçurumun üzerinden atlayacağım. Başka hiçbir şeye gerek yok. Ve birbirimize olan bu sevgi niteliğinde, evrenin her şeye ve herkese, tüm maddeye, zamanın ve mekanın üstünde nüfuz eden büyük gücünü hissetmeye başlayacağım kim bilir. Sonra bambaşka bir seviyeye, farklı bir boyuta gireceğim belki de.
Benden tek istenen bu mudur? Bu, kendi güçlerimle mümkün görünmüyor. Şimdi kendimi düşündüğümde, herkes kendi gücünden bahseder. Oysa yalnızca kolektif güçlerle üstesinden gelebiliriz. O zaman, hadi bunu birlikte başaralım mı?
Nesrin Gökpınar