SON DAKİKA
Hava Durumu

Sen Sandığın Kişi Değilsin!

Yazının Giriş Tarihi: 07.07.2025 13:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.07.2025 13:10

Bir gün karşınıza en güvendiğiniz, en sevdiğiniz, en değerliniz olan insan çıkıp ‘Sen sandığın, şu an olduğunu sandığın kişi değilsin; bundan çok daha fazlasısın! Bildiğin, deneyimlediğin her şey sana kasıtlı olarak unutturuldu. En yakınlarından çok uzakta, burada sürgündesin. Yuvanı, nereden geldiğini hatırlamıyorsun. Buraya ait olduğunu, burada doğduğunu sandığın için de başka bir gerçekliğin varlığını sorgulamıyorsun. Bu yüzden de geri dönmek için hiçbir şey yapmıyorsun.

Kendini içine düştüğün maddeyle öylesine özdeşleştirdin ki, maddenin dışına çıkamıyor, çıkabilenlerin olduğunu duymaktan bile haz etmiyorsun. Zira seni sadece ve sadece maddeye ait olanlar cezbediyor. Halbuki onların içine saklanan haz, gerçek hazzın yanında denizde damla.

Bu dünyaya, maddeye ait olan her şey sonlu ve kısıtlı. Gördüğünde hissettiğin haz, eline aldığında kaybolur. Ne saklayabilirsin o hazzı ne sakınabilirsin ondan. Çünkü bu dünya denilen yerde seni o haz yönetir. Seni harekete geçiren şey, maddenin içine gizlenmiş o minik haz damlalarıdır. Ona çekilir, onunla beslenirsin, ama doyamazsın. Zira doyduğumuz, doyacağımız, doyurabileceğimiz bir yer değil burası. Burası doyamayacağımızı, doyuramayacağımızı çoktan anlamış olmamız gereken yer. Bir istediğinde birin olursa, senin kaderin ikiyi istemek olur. İkin olduğunda beşi, beşe gittiğinde on beşi… Ne bu döngüyü kırabilir ne de bu döngüde sıkışıp kaldığının farkına varabilirsin.

Ama sanma ki buraya mahkûmsun. Bu algıdan çıkabilmenin bir yolu da var. O yol seni pişirecek, seni senden çıkarıp, ait olduğun yere dönebilmeni sağlayabilmek için, sana yepyeni bir kıyafet giydirip, altıncı bir duyu organı hediye edecek. Eğer en büyük arzun buysa, bu böyle olacak…

Ama gerçekte kim olduğunu öğrenmek için çok zor bir yoldan gitmek ve o yolu tamamlamak zorundasın. O yolda algınla oynanacak, algın karıştırılacak, bazen hayal gördüğünü sanacak, bazen uykudan uyanamayacak, bazen de ölü gibi cansız hissedeceksin. Ama korkmayacaksın, çünkü bu yolda, seni gerçeğe çağıran birileri hep yanında olacak ve o birileri sana sen farkında bile olmadan, çok ama çok iyi bakacak. Başlangıçta onları oldukları haliyle, o güzel halleriyle göremeyeceksin, çünkü görebilmen için onlara benzemen gerekecek. Ama merak etme, onlar bunu bilecek ve sana şefkatle ve anlayışla yaklaşacak. Güvende olacaksın, güvenmeyi çalışacaksın ve sonunda sen de güvenilenlerden olacaksın.

Yolda duyguların karışacak, yola ve yolda olanlara karşı nefret duymanı sağlayacak binlerce düşünce, beyin hücrelerine doğrudan saldıracak, yolda aklını başından alacak ve seni yoldan alıkoyacak bir sürü şeyle dikkatin dağıtılacak ve sadakatin sınanacak.

Sadakatin kendine ise yol seni sona ulaştırmadan, kenara atacak ama sadakatin hakikate, hakikatin senden istediklerini yapmaya doğru evrilirse, işte o zaman ödülün çok ama çok büyük olacak.

Burada, bu algıda yaşıyor olmanın sebebi tam olarak seni bu yolu tamamlamaya teşvik etmek. Oyalanmadan yola çık, aradığın tüm cevaplara yolun sonunda kavuşacaksın. Yola çıkmaya karar verdiysen, önce bilgelerin senin için yazdıkları şu notu oku’ dese ne yapardınız? Gerçekte kim olduğunuzu öğrenmek sizin için gerçekten önemli ise, tüm zorluklarına rağmen, hemen yola çıkmaya karar verip, bilgelerin sizin için yazdığı o nota bakmak istemez miydiniz? İsterdiniz değil mi? O zaman hadi birlikte okuyalım…

‘Bizler, tek bir ruhun parçalarıyız. Bu tek ruh, daha fazlasını anlamak, hissetmek ve alabilmek amacıyla, yeni bir deneyimden geçmek üzere bu dünya dediğimiz koşula indirilmiş. Yukarıdan aşağıya biraz daha unutarak, yeni bir formun, yukarıda olmayan bir formun içine gizlenerek 9 manevi dünyadan geçmiş. İnsanın bu yolu tersine çevirerek, tekrar eski haline, hatta eskisinden çok daha güçlenmiş, büyümüş haline ulaşabilmesi, tekrar tırmanabilmesi için de kalbine ‘bazı hatıralar’ kaydedilmiş. Buna zaman zaman yukarıdan gelen ‘uyandırılmalar’ da eşlik edecekmiş. Bu dünya denilen yer kötülerin olduğu, üstelik kötülerin kötü olduğundan bile bihaber olduğu bir yermiş. Kötülük denen formun kökü ise insanların sadece ve sadece kendi menfaatlerini düşünmeleriymiş.

Bu yüzden aslında tek olan ruh, ayrı bedenlerdeki bireyler olarak tezahür etmiş. O bireylerin tekrar bir olabilmeleri, birlik haline özlem duyabilmeleri ve indirildikleri o yolu tekrar çıkabilmeleri için, kendi dışlarına çıkmaları, kendi menfaatlerini düşünmek yerine, kendi dışındaki her canı, canlıyı düşünmeleri gerekirmiş. Çünkü sadece kendine, kendine sadakat göstermek insanı körleştirip, gerçekten uzaklaştırırmış. Aslında kendi dışımızda ne olduğunu göremezmişiz. Liyakat kazanana kadar hakikat bizden gizlenirmiş. Dışımızda gördüğümüzü düşündüğümüz herkes ise bizmişiz. Dışımızda gördüğümüz dünya, kendi içimizde olanların yansımasıymış sadece.

‘Çaba’ denilen bir çalışmaya dahil edilenler, kendi dışına doğru hareket etme gücünü bulanlar, gerçekte kim olduklarını anlarmış. İnsanoğlunun ‘Çaba’ çalışmasını yapabilir olması için, dünya dediğimiz hale bir sürü engeller yerleştirilmiş. Aslında tek olan o ruhun parçaları ayrı et ve kemiğin içinde ayrı diller konuşur, ayrı inançlarla, ayrı mekânlara yerleştirilerek birbirinden uzaklaştırılır olmuş. Her biri kendi için almaya devam ettikçe de bu mesafe, gerçekle aralarındaki mesafe artar, daha da bencilleşirlermiş. Geldikleri yerleri unutur, hakikati maddede arar dururlarmış. Ta ki biri, en değerlileri, en sevdikleri, en güvendikleri insan karşılarına çıkıp ‘‘Sen sandığın, şu an olduğunu sandığın kişi değilsin; bundan çok daha fazlasısın!’ diyene kadar…

Yasemin Koçak Tezel

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.