#Dijital Bağımlılık

- Dijital Bağımlılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dijital Bağımlılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

SAĞLIĞA SESSİZ TEHDİT: DİJİTAL BAĞIMLILIK Haber

SAĞLIĞA SESSİZ TEHDİT: DİJİTAL BAĞIMLILIK

Türkiye'de internet ve sosyal medya kullanım oranlarının rekor düzeye ulaştığı 2025 yılında, uzmanlar önemli bir halk sağlığı sorununa dikkat çekti: dijital bağımlılık. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç ve Uzman Klinik Psikolog Pınar Aytaçlar, ekran başında geçirilen sürenin hem fiziksel hem ruhsal sağlık üzerinde ciddi tehditler oluşturduğunu belirterek, toplumun dijital farkındalık konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi. 4 SAATİ AŞAN KULLANIM "TEHLİKE ÇANI" İnternet ve sosyal medya kullanımındaki artışa dikkat çeken Prof. Dr. Kılınç, ekran başında günde 4 saati aşan sürenin özellikle gençler için kritik eşik olduğunu vurguladı. Özellikle gece yatakta telefonla vakit geçirmenin ve bildirimlere sürekli tepki vermenin uyku kalitesini bozduğunu, bu durumun da kalp-damar sağlığı, obezite ve kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları gibi birçok sorunu tetiklediğini ifade etti.“Yatmadan en az yarım saat önce ekrandan uzaklaşmak, masa başında kısa egzersiz molaları vermek ve dijital molalar planlamak hayati öneme sahip,” dedi. "UYKUSUZLUK, KAS AĞRISI VE PISKILOJIK BOZUKLUKLAR" Prof. Dr. Kılınç, ekran bağımlılığının yalnızca ruhsal değil, aynı zamanda fiziksel sağlık açısından da ciddi risk taşıdığını vurguladı: Kalitesiz uyku, bağışıklık sistemini zayıflatıyor Uzun süreli hareketsizlik, damar tıkanıklıklarına ve ölümcül akciğer pıhtılarına yol açabiliyor Yanlış oturma pozisyonları, skolyoz, bel-boyun ağrıları ve bileklerde sinir sıkışmalarına neden olabiliyor SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI VE DEPRESYON İLİŞKİSİ İEÜ Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (PUAM) Uzman Klinik Psikoloğu Pınar Aytaçlar, sosyal medya kullanımının ruh sağlığıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.“Araştırmalar, sosyal medyanın aşırı kullanımının depresyon ve anksiyete (kaygı) düzeylerini artırdığını gösteriyor. Kişiler özellikle ‘bir şeyleri kaçırma korkusu’ (FOMO) nedeniyle dijital platformlarda uzun süre kalıyor.” Aytaçlar, kadınlarda sosyal bağlantı ve aidiyet, erkeklerde ise rekabet ve oyun odaklı kullanımların bağımlılık eğilimini artırdığını vurguladı. GEÇİCİ HAZ, KALICI ZARAR Sosyal medya platformlarının dopamin sistemi üzerinde etkili olduğuna işaret eden Aytaçlar, kullanıcıların kısa süreli “iyi hissetme” hali yaşasa da bu durumun uzun vadede duygusal dengesizlik, gerçek ilişkilerden kopma ve yalnızlık duygusunun artışına yol açabileceğini söyledi.“Yemeğe odaklanmak yerine telefona bakmak, yürürken etrafı görmek yerine ekran kaydırmak... Tüm bunlar bizi farkındalıktan uzaklaştırıyor. Dijital detoks ve bilinçli farkındalık çalışmaları, bağımlılıkla mücadelede etkili yöntemlerdir.” TÜRKİYE’DE 77 MİLYON AKTİF İNTERNET KULLANICISI Dijital 2025 Türkiye Raporu verilerine göre: Türkiye’de aktif internet kullanıcı sayısı: 77,3 milyon Sosyal medya kullanıcı sayısı: Yaklaşık 60 milyon Günlük ekran süresi: Ortalama 7 saat En yoğun kullanım saatleri: 21.00 – 01.00 arası Bu veriler, Türkiye’yi dijital bağımlılık açısından riskli ülkelerden biri haline getiriyor.

EKRAN BAĞIMLILIĞI RUH SAĞLIĞINI BOZUYOR Haber

EKRAN BAĞIMLILIĞI RUH SAĞLIĞINI BOZUYOR

Teknolojinin hayatımıza entegrasyonu baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve çevrim içi oyunlar artık sadece birer araç değil, günlük hayatın temel dokusuna işlemiş durumda. Ancak bu yoğun kullanımın gölgesinde büyüyen ciddi tehlike dijital bağımlılık, bireylerin yaşamlarını tehdit ediyor. VM Medical Park Bursa Hastanesi Psikiyatri Kliniği'nden Uzm. Dr. Oğuzhan Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dr. Tüzün, "Beynimiz milyonlarca yıllık evrimsel süreçte ödül mekanizmaları üzerine şekillendi. Sosyal medya bildirimleri, beğeniler veya oyunda kazanılan başarılar dopamin salınımını tetikliyor. Bu yapay ve sürekli uyarılar, beynin giderek daha fazla uyaran istemesine neden oluyor. Tıpkı nikotin ya da şeker bağımlılığında olduğu gibi bir kısır döngü oluşuyor" diye konuştu. "Sosyal medyada geçirilen uzun saatler kaygı ve depresyon riskini artırıyor" Sosyal medyanın cazibesinin insanın en temel ihtiyacı olan ait olma duygusuna hitap ettiğini söyleyen Uzm. Dr. Tüzün, bu durumun aynı zamanda sürekli bir karşılaştırma döngüsü oluşturduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Tüzün, "Özellikle ergenler, henüz kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü, algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor" dedi. "Oyun Oynama Bozukluğu artık resmi bir tanı" Çevrim içi oyunların sadece bir eğlence değil, aynı zamanda sosyal bir deneyim sunduğunu belirten Uzm. Dr. Tüzün, riskin bu deneyimin gerçek hayat sorumluluklarının önüne geçmesiyle başladığını ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, şu bilgileri paylaştı: "Dünya Sağlık Örgütü'nün 2019'da "Oyun Oynama Bozukluğu"nu resmi bir tanı olarak kabul etmesi tesadüf değil. Bazı gençler oyun uğruna derslerini ihmal ediyor, uyku düzenleri bozuluyor, aile ilişkileri yıpranıyor. Bu noktada oyun, bir eğlence aracından çıkıp kişinin yaşamını kontrol eden bir mekanizma hâline geliyor." "Çözüm dijital hijyen ve toplumsal farkındalık" Dijital bağımlılıkla mücadelede en önemli adımın bilinçli kullanım olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Tüzün, günlük ekran süresinin sınırlandırılmasının, yatak odası gibi "ekransız bölgeler" ve aile yemekleri gibi "ekransız zamanlar" oluşturulmasının etkili bir başlangıç olduğunu söyledi. Ebeveynlerin kendi ekran sürelerini yönetmesinin çocuklara örnek olması açısından kritik olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tüzün, spor, sanat, kitap okuma ve yüz yüze sohbet gibi çevrim dışı alternatiflerin bu dengeyi sağlamaya yardımcı olabileceğini belirtti. Buna rağmen kişinin günlük hayatında belirgin işlev kaybı ya da ilişkilerinde bozulma varsa psikoterapi, aile danışmanlığı ve gerekirse medikal tedavinin devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca kişisel bir zaaf olarak görülemeyeceğinin altını çizerek, "Bu sorun teknoloji şirketlerinin tasarım tercihleriyle, politikaların yönlendirmesiyle ve toplumun eğitim düzeyiyle şekilleniyor. Dolayısıyla, çözüm de çok katmanlıdır. Aileler, öğretmenler, sağlık çalışanları, yasa koyucular ve teknoloji sektörü ortak sorumluluk taşımalıdır. Daha etik dijital tasarımlar, bilinçlendirme kampanyaları ve erişilebilir tedavi modelleri geliştirilmeden bu sorunun büyümesi kaçınılmazdır" dedi. İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.